Son birkaç haftadır sağlıklı beslenme ile ilgili ne kadar bilgi, haber, açık oturum varsa neredeyse hiçbirini kaçırmadan izledim. Öğrendiğim her bilgi endişe içinde yenilerinin peşine düşmeye zorladı beni.
Canan Karatay'ın ''Pakete girmiş yiyecek ve içeceklerden uzak durun'' söylemi kazınmıştı aklıma en çok. Nitekim tüm dünyanın bayıla bayıla yediği Nutella'nın içeriğindeki palm yağı nedeniyle kanserojen etki taşıdığı doğrulandı.
İşte bu yüzden hazır gıdalardan iki misli daha uzak durmaya başladım. Açıkçası bisküviden kuru yemişe işlem görmüş her yiyecek ciddi anlamda korkutuyor artık beni. Mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.
Bir taraftan da yıllardan beri köy sütü almak, yoğurdu ve kefiri evde mayalamak, ekmeği evde yapmak gibi doğrulara imza attığım için huzur duygusu var içimde. Konuyla ilgili en radikal kararım tavuğu hayatımızdan çıkarmak olmuştu. Ne kadar isabetli bir kararmış meğer. Oturduğu yerden hiç kıpırdamadan antibiyotikle büyütülen tavuklar sayesinde vücudumuzun antibiyotiğe doyması ve bakterilerin çok daha dirençli hale gelmesi gibi korkunç sonuçlar ortaya çıkmaya başladı.
Bilim artık antibiyotiğe ''Hayır'' diyor ve birtakım önerilerde bulunuyor. Beslenme alışkanlıklarımız sayesinde kanser illeti haricinde uzun vadeye yayılmış kim bilir daha ne yan etkiler çıkacak ortaya. Artık zararın neresinden dönersek kâr!
Kanser riskini en aza indirmek için şekerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini öğrendik. Hatta ''Kanseri besleyen şekerdir'' cümlesi bir replik olarak beynimize kazındı. Metabolizmayı güçlendirmek için önerilen besinler neler peki?
Liste başı olarak probiyotik zengini doğal yoğurt ve kefir var. Ve uzmanlar bu yıl özellikle, bağırsaklardaki probiyotik bakterilerin çoğalmasını teşvik eden prebiyotik yiyeceklerden faydalanmak gerektiğini 'önemle' vurguluyor.
En çok da lahana turşusu konusunda hemfikirler. Zayıflatma özelliği olan lahananın, turşu olarak da metabolizmayı hızlandırıp kilo verdirmesi bir yana; kanser, damar tıkanıkları, kalp ve sinir sistemi hastalıklarında son derece etkili olduğunu, lahana turşusu mayalanırken üretilen laktik asitin tansiyonu düşürdüğünü ve kan dolaşımını teşvik ederek damar açıcı etki yaptığını söylüyorlar. Aslolan şu:
Lahana turşusu yapılırken fermantasyon süreci kanserle savaşan enzimleri harekete geçiren 'sulforaphane' isimli kimyasal ve indol gibi bileşenler üretiyor.
Lahana turşusunun şeker hastaları için de faydalı bir besin maddesi olduğu biliniyor. Öyleyse ne yapmalı?
Tam da mevsimiyken hemen bir lahana turşusu kurup bağışıklık sistemini güçlendirmeli. Probiyotik bakterilerle bağırsak florasını olumlu yönde değiştirip kanserden korunmalı. Hem turşu suyundaki probiyotik bakterilerin kişiyi grip ve benzeri enfeksiyonlardan koruyan en güçlü ilaç olduğu haberleri basında epeyce yer almıştı.
Sağlıklı beslenmek adına bir öneri de benden gelsin mi?
Nutella benzeri çikolata + fındık kreması içeriklere alternatif olarak meyveli, bol kuru yemişli ''sağlıklı ve besleyici'' kekler yapın çocuklarınıza.
Çok severek yiyeceklerine emin olun.
Şekeri az, yağsız ve kullandığınız süt 'doğal' olsun. Keki yaparken kavrulmamış fıstık, cevizi ve fındığı kabuklu satın almak gibi yöntemlerle ''işlenmemiş'' kuru yemiş tercih edin. Kuru üzümleri bol suda yıkadıktan sonra kullanmayı unutmayın.
Malzemenin dibe çökmemesi ve eşit dağılması için keki 200 derecede ısıtılmış fırında 10 dk kadar pişirin ve fırını kapatın. 3 dk bekleyin. Daha sonra 160-170 derecede en az yarım saat pişmesini sağlayın.
Huzurlu ve sağlıklı bir haftaya başlangıç yapmak dileğiyle...
Canan Karatay'ın ''Pakete girmiş yiyecek ve içeceklerden uzak durun'' söylemi kazınmıştı aklıma en çok. Nitekim tüm dünyanın bayıla bayıla yediği Nutella'nın içeriğindeki palm yağı nedeniyle kanserojen etki taşıdığı doğrulandı.
İşte bu yüzden hazır gıdalardan iki misli daha uzak durmaya başladım. Açıkçası bisküviden kuru yemişe işlem görmüş her yiyecek ciddi anlamda korkutuyor artık beni. Mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.
Bir taraftan da yıllardan beri köy sütü almak, yoğurdu ve kefiri evde mayalamak, ekmeği evde yapmak gibi doğrulara imza attığım için huzur duygusu var içimde. Konuyla ilgili en radikal kararım tavuğu hayatımızdan çıkarmak olmuştu. Ne kadar isabetli bir kararmış meğer. Oturduğu yerden hiç kıpırdamadan antibiyotikle büyütülen tavuklar sayesinde vücudumuzun antibiyotiğe doyması ve bakterilerin çok daha dirençli hale gelmesi gibi korkunç sonuçlar ortaya çıkmaya başladı.
Bilim artık antibiyotiğe ''Hayır'' diyor ve birtakım önerilerde bulunuyor. Beslenme alışkanlıklarımız sayesinde kanser illeti haricinde uzun vadeye yayılmış kim bilir daha ne yan etkiler çıkacak ortaya. Artık zararın neresinden dönersek kâr!
Kanser riskini en aza indirmek için şekerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini öğrendik. Hatta ''Kanseri besleyen şekerdir'' cümlesi bir replik olarak beynimize kazındı. Metabolizmayı güçlendirmek için önerilen besinler neler peki?
Liste başı olarak probiyotik zengini doğal yoğurt ve kefir var. Ve uzmanlar bu yıl özellikle, bağırsaklardaki probiyotik bakterilerin çoğalmasını teşvik eden prebiyotik yiyeceklerden faydalanmak gerektiğini 'önemle' vurguluyor.
En çok da lahana turşusu konusunda hemfikirler. Zayıflatma özelliği olan lahananın, turşu olarak da metabolizmayı hızlandırıp kilo verdirmesi bir yana; kanser, damar tıkanıkları, kalp ve sinir sistemi hastalıklarında son derece etkili olduğunu, lahana turşusu mayalanırken üretilen laktik asitin tansiyonu düşürdüğünü ve kan dolaşımını teşvik ederek damar açıcı etki yaptığını söylüyorlar. Aslolan şu:
Lahana turşusu yapılırken fermantasyon süreci kanserle savaşan enzimleri harekete geçiren 'sulforaphane' isimli kimyasal ve indol gibi bileşenler üretiyor.
Lahana turşusunun şeker hastaları için de faydalı bir besin maddesi olduğu biliniyor. Öyleyse ne yapmalı?
Tam da mevsimiyken hemen bir lahana turşusu kurup bağışıklık sistemini güçlendirmeli. Probiyotik bakterilerle bağırsak florasını olumlu yönde değiştirip kanserden korunmalı. Hem turşu suyundaki probiyotik bakterilerin kişiyi grip ve benzeri enfeksiyonlardan koruyan en güçlü ilaç olduğu haberleri basında epeyce yer almıştı.
Sağlıklı beslenmek adına bir öneri de benden gelsin mi?
Nutella benzeri çikolata + fındık kreması içeriklere alternatif olarak meyveli, bol kuru yemişli ''sağlıklı ve besleyici'' kekler yapın çocuklarınıza.
Çok severek yiyeceklerine emin olun.
Şekeri az, yağsız ve kullandığınız süt 'doğal' olsun. Keki yaparken kavrulmamış fıstık, cevizi ve fındığı kabuklu satın almak gibi yöntemlerle ''işlenmemiş'' kuru yemiş tercih edin. Kuru üzümleri bol suda yıkadıktan sonra kullanmayı unutmayın.
Malzemenin dibe çökmemesi ve eşit dağılması için keki 200 derecede ısıtılmış fırında 10 dk kadar pişirin ve fırını kapatın. 3 dk bekleyin. Daha sonra 160-170 derecede en az yarım saat pişmesini sağlayın.