2018/11/11

Tak Sepeti Koluna, Haydi Bozcaada Bağbozumuna!

Bu yıl Bozcaada'dan gelen ve sloganı "Tak sepeti koluna, haydi bağ bozumuna!" olan, kayıtsız kalınamayacak bir davet vardı. Üstüne üstlük Ata Demirer; "Kargalar yimeden sen yi!" diye bas bas bağırıyordu:) Bir şenlik kapsamında dünyanın en lezzetli üzümlerini Bozcaada'daki bağlardan, dallarından toplamak harika olmalıydı. Adanın 19 yıldır süregelen ünlü Bozcaada Bağbozumu Festivali bu yıl 7-9 Eylül tarihleri arasındaydı. Adaya günübirlik de olsa gitmenin, bir günlüğüne olsa bile ada havası almanın, festival atmosferi içinde eğlenceli ve heyecanlı saatler geçirmenin tam zamanıydı.

İşte bu nedenle Bozcaada'ya gidip adanın ünü dünyayı aşmış üzüm pazarını 'destekleme ve genişletme amaçlı' bağ bozumu turlarına katıldık.
Ege’nin en güzel üzümlerinden elde edilen şarapların bağlarını gördük. Üzüm yemek üzere götürüldüğümüz bağda mis kokulu üzümleri yemekle kalmadık, kolumuza taktığımız sepetleri de tıka basa üzümle doldurup eve getirdik.
Sözün özü; "Tak sepeti koluna, haydi bağ bozumuna!" diyenler kervanına katılıp gerçekten de unutulmaz bir gün geçirdik...

Toplamda 3 gün süren festival kapsamında, eski bir geleneği unutturmayıp yaşatmak adına çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerin başında sembolik olduğu kadar bir o kadar da eğlenceli olan bağ bozumu etkinliği var.

Bağ bozumu şenlikleri eskiden bir yıllık hasadın sonunda bağcılar ve ada halkının birleşerek kutladığı ufak çaplı bir etkinlik iken, gelişen turizmin etkisiyle son birkaç yıldır büyük bir organizasyon şeklinde gerçekleşiyor. Bozcaada bağcıları işçilerle ve festivale gelen ziyaretçilerle birlikte ilk üzümleri toplamak üzere traktörlere biniyor ve bağlara gidiliyor.

Toplanan üzümler küfelere konularak tıpkı eskiden olduğu gibi at, eşek ya da pırpır denen mini traktörlerle adadaki meydana getiriliyor. Bu son derece eğlenceli yolculuk süresince müzikler çalınıyor, şarkılar söyleniyor, tempolar tutuluyor. Böylece keyifli bir şekilde bağlara gidilip dönülerek hasat zamanı kutlanmış oluyor. Bağ bozumu etkinliği ile başlayan festival, üç gün boyunca çeşitli kültür ve sanat etkinlikleri ile devam ediyor tabii. Bozcaada Kalesi'nde verilen konserler adaya bambaşka bir renk katıyor.

Öyleyse iki ay sonra da olsa ancak düzenleyip bloga aktarabildiğim Bozcaada Bağ Bozumu etkinliğimiz gelsin...

Bozcaada'ya ulaştığımızda vakit öğlen saatlerine yaklaşmıştı.

Etkinlikler henüz başlamamıştı.
Zamanımız kısıtlıydı. Öncelikle her yıl farklı renklere ve güzelliklere bürünen adada bir tur atıp son bir yılda neler değişmiş görmek lazımdı.


İlk hedef, Güven Serin arkadaşımızın Bozcaada yazılarımdan birindeki yorumuna istinaden adanın en tepe noktasına ulaşıp arka taraftaki gizemli manzarayı ve kayalıkları keşfetmek idi. Zirveye fazla bir şey kalmamışken hedefe ulaştıracak yolu/yönü bulamamak can sıkıcı olsa da, bu sayede adanın ve kalenin ilk kez izlediğim panoramik manzarası inanılmazdı. Umuyorum ki bir dahaki sefere o patika yolu bulacağım.

Buradan sonrası evlerin arasından yokuş aşağı inen dar sokakları kullanarak adanın merkezine inmek oldu...

Adanın şirin Rum evlerinde boya-badana değişimleri, sokaklarında yeni graffitiler gözlemleniyordu.


Çiçek Pastanesi'nden nefis kokular yayılıyor,
sokaklarda her zamanki gibi el ele âşıklar. Bir taraftan da en aktif zamanlarını yaşayan şarap fabrikaları gözlemleniyor...

Bozcaada evlerinin asmalarla ya da sarmaşıklarla bütünleştiğini bilmeyen var mı?

Adadaki ünlü şarap fabrikalarına bir yenisi daha eklenmiş. Tabii ki her biri dünya çapında markalar.

Bu fotoğrafı bir boşluğa rastlatıp çektim. Yoksa alış veriş edenler bir hayli yoğun idi.

Adanın sokaklarında dolaşma süremiz sona erdi. Çünkü feribot iskelesinin hemen karşısında oluşturulmuş bağ bozumu etkinlik noktasından bize verilen saat geldi.

Buradan önlüklerimizi ve sepetlerimizi alıp
traktörlere bineceğiz.

Traktörlerin bir tarafında bağdan topladığı üzümlerle inenler, diğer tarafta bilet saati gelip boş sepetlerle
yeni binenler birbirine karışıyor.

Belediyenin düzenlediği bağ bozumu seferleri 17.30'da başlayacağı için biz daha erken saatlerde gerçekleşen ve ücretli olan turları tercih ettik mecburen.

Ve traktörümüz boş yer kalmamaca dolup en son darbukacımız da bindiğinde şarkılar, türküler eşliğinde gerçekleşen bir yolculuk sonrası bizim için seçilen bağa indik. Ha, bu arada kimse kimseyi tanımıyordu, üzüm toplarken tanıştık:))

Doğrusu, sağlam salkım ararken epeyce zorlandık her birimiz.
Çünkü bu yıl erken olgunlaşan üzümlerde pek hal kalmamıştı.
Yine de dalından bol bol üzüm yiyerek ve sepetini doldurarak mutlu sona ulaştı herkes.

Bozcaada -Bağ Bozumu

Bağbozumu dönüşü, adanın merkezindeki Atatürk Anıtı'nın bulunduğu meydanda yapılacak üzüm yarışması için hazırlıkların başladığını gördük. Ancak, feribotumuz 19.00'da hareket edeceği için ne yazık ki bu kadarını görebildik.


Bir sonraki yayında Troya Müzesi'nde görüşmek üzere,
esen kalın...