İki gündür moralim çok bozuk. Nedeni malum. Dün gece özellikle, TV başında kahroldum üzüntüden. Dünyayı yönetmeye soyunmuş birkaç hasta ruh sayesinde gün yüzü göremedik bir türlü. Paylaşılamayan nedir şu üç günlük dünyada? Anlamak o kadar zor ki. Nedir bu başımıza gelenler? Neden hiç hak etmediğimiz şeyler yaşıyoruz? Daha bir sürü soru, bir sürü kahır ve keder...
Kendimi biraz olsun iyileştirecek bir şeyler bulmalıydım. Geçen yıl öğrendiğim ve uyguladığım kırmızı-beyaz bilekliklerden bu yıl da yapıp takmayı kafama koymuştum. Mart başlangıcına 24 saat kadar kalmıştı. Bu bilekliklerden yapıp kafamı dağıtmalıydım. Mart ayı başında bileğine "marteniçka" adlı bu bilekliği takıp dilek tutanların dileklerinin gerçek olduğu söyleniyordu. Benim de şaşırtıcı biçimde dileklerim gerçek olmuştu. Öyle ki; uzun yıllardır görmeyi arzu ettiğim Zeugma Mozaik Müzesi'ni bile marteniçkayı taktığım yıl görebildim. Bir de şöyle enteresan bir durum oldu. Sol bileğimde dört tane marteniçka vardı geçen yıl. Her biri ayrı bir dilek içindi. Ama gelin görün ki, özellikle kırlara, dağlara, köylere doğru çıkıp leylek aramama rağmen bir tane olsun leyleğe rastlayamadım. O nedenle tam 1 ay boyunca bileğimdeydiler. Böyle bir durumda ne yapılıyordu peki? Yani leylek göremeyince? Bir akarsuyun başına gidilip akan suya bırakılıyordu. Ben de mart ayının en sonuncu günü öyle yaptım. Bir köprünün ortasında durup bileklikleri tek tek çıkararak aşağıda akan çaya bıraktım. Dileklerim dışında gerçekleşen bir şey daha vardı: Bir yıl öncesinden bugüne o kadar çok köprü ve akarsu gördüm ki, inanılır gibi değil! Hem de hayatımda ilk kez gördüm hepsini. Seyhan Nehri ve Köprüsü, Asi Nehri, Fırat ve Dicle Nehirleri, Meriç Nehri ve Köprüsü, daha birçok irili ufaklı nehir ve köprü! Bu gerçekten çok şaşırtıcıydı!
Marteniçka, bizdeki Hıdrellez geleneğine oldukça benzeyen bir Balkan geleneği ile bütünleşmiş bir bileklik. Baharın gelişiyle birlikte geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günlerinin ve çok eskilere dayanan bu şenliklerin olmazsa olmazı. Bağlarken dilenen dilekler de öyle. Bileğinize dilek tutarak bağladığınız marteniçkayı leylek görene kadar takıyor, sonra da çıkarıp gördüğünüz ilk çiçeklenmiş bahar dalına asıyorsunuz. Şayet leylek göremezseniz mart ayı boyunca takmanız uygun. "Mart ipi" anlamındaki bu bileklikler, genellikle sağlık ve gücün sembolü olan kırmızı ip ile uzun ömrü temsil eden beyaz ip örülerek ya da burgu haline getirilerek yapılıyor. Balkan topluluklarında, özellikle Bulgaristan'da hayli yaygın. Geçen yıl ''ŞURADA'' anlatmıştım.
Efendim, şimdi sıkı durun! Geçen yıl siyasi partilerimizden birinin genel başkanının bileğinde 'marteniçka' adı verilen bu bileklik dikkat çekiyor ve soruyorlar. Kendisi Kırklareli'nde bir partilinin hediye ettiğini söylüyor. ''Dileğiniz nedir?'' diye soruyorlar. ''Tahmin etmek zor değil'' diye yanıtlıyor. Ekipteki birkaç partilinin daha aynı bileklikten taktığı görülüyor. Ve ne oluyor bilin bakalım? "Martın Sonu Bahar'' oluyor, bahar!!! Dilerseniz hemen Google'a sorup teyit edebilirsiniz.
Marteniçka bileklikleri bijuteriler ve takıcılarda satılıyormuş. Ancak, bu durum geleneğe ters. Çünkü marteniçka asla para verip alınmamalı. İnsanların birbirine hediye etmesi neredeyse birinci özelliği.
Bu videoda kolay bir şekilde marteniçka yapımı gösteriliyor.
Sabah olunca bir müddet daha marteniçkalarla oyalanıp kendimi dışarı atmaya karar verdim. Gecenin kasveti hâlâ üzerimdeydi. Bana en iyi gelen şeye, doğaya koşmalıydım. Uzun bir zamandır yaşam belirtisi göstermeden bekleyen ağaçların kupkuru dallarında hareketlenme başlamış.
Tek tük de olsa, aceleci ve de meraklı olanlar tomurcuk hallerinden kurtulup çiçek hale gelmişler. Bahar çiçeği...
Erik ağacı zarif çiçekleriyle her zamanki gibi çok erkenci
Baharda en çok badem ağacını severim. En erkenci odur aslında. Çok değil, bugün yarın şölene dönecek tüm dalları...
Umuyorum ve diliyorum ki bize de kısa bir süre içinde mutlak bahar gelecek ve şölene dönecek ülkemiz...
Kendimi biraz olsun iyileştirecek bir şeyler bulmalıydım. Geçen yıl öğrendiğim ve uyguladığım kırmızı-beyaz bilekliklerden bu yıl da yapıp takmayı kafama koymuştum. Mart başlangıcına 24 saat kadar kalmıştı. Bu bilekliklerden yapıp kafamı dağıtmalıydım. Mart ayı başında bileğine "marteniçka" adlı bu bilekliği takıp dilek tutanların dileklerinin gerçek olduğu söyleniyordu. Benim de şaşırtıcı biçimde dileklerim gerçek olmuştu. Öyle ki; uzun yıllardır görmeyi arzu ettiğim Zeugma Mozaik Müzesi'ni bile marteniçkayı taktığım yıl görebildim. Bir de şöyle enteresan bir durum oldu. Sol bileğimde dört tane marteniçka vardı geçen yıl. Her biri ayrı bir dilek içindi. Ama gelin görün ki, özellikle kırlara, dağlara, köylere doğru çıkıp leylek aramama rağmen bir tane olsun leyleğe rastlayamadım. O nedenle tam 1 ay boyunca bileğimdeydiler. Böyle bir durumda ne yapılıyordu peki? Yani leylek göremeyince? Bir akarsuyun başına gidilip akan suya bırakılıyordu. Ben de mart ayının en sonuncu günü öyle yaptım. Bir köprünün ortasında durup bileklikleri tek tek çıkararak aşağıda akan çaya bıraktım. Dileklerim dışında gerçekleşen bir şey daha vardı: Bir yıl öncesinden bugüne o kadar çok köprü ve akarsu gördüm ki, inanılır gibi değil! Hem de hayatımda ilk kez gördüm hepsini. Seyhan Nehri ve Köprüsü, Asi Nehri, Fırat ve Dicle Nehirleri, Meriç Nehri ve Köprüsü, daha birçok irili ufaklı nehir ve köprü! Bu gerçekten çok şaşırtıcıydı!
Marteniçka, bizdeki Hıdrellez geleneğine oldukça benzeyen bir Balkan geleneği ile bütünleşmiş bir bileklik. Baharın gelişiyle birlikte geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günlerinin ve çok eskilere dayanan bu şenliklerin olmazsa olmazı. Bağlarken dilenen dilekler de öyle. Bileğinize dilek tutarak bağladığınız marteniçkayı leylek görene kadar takıyor, sonra da çıkarıp gördüğünüz ilk çiçeklenmiş bahar dalına asıyorsunuz. Şayet leylek göremezseniz mart ayı boyunca takmanız uygun. "Mart ipi" anlamındaki bu bileklikler, genellikle sağlık ve gücün sembolü olan kırmızı ip ile uzun ömrü temsil eden beyaz ip örülerek ya da burgu haline getirilerek yapılıyor. Balkan topluluklarında, özellikle Bulgaristan'da hayli yaygın. Geçen yıl ''ŞURADA'' anlatmıştım.
Umuyorum ve diliyorum ki bize de kısa bir süre içinde mutlak bahar gelecek ve şölene dönecek ülkemiz...
Bahar... Zeugma çok güzel yazmışsın, içim umutla doldu ve ben de yapmak istedim. Ah geç kalmışım dedim fakat yaşadığım coğrafyada Mart'ta çiçek falan görmemiz mümkün değil :) Ben bu adeti Nisan'a çekebilir miyim? :)
YanıtlaSilUmarım yazıdaki tüm güzel dileklerin bir an önce gerçek olur...
Teşekkür ederim. Birinin içini umutla doldurmak ne güzel. Birincisi, geç kalmadın. Bugün martın ilk günü. Tam zamanı işte:) İkincisi martın son gününe kadar mutlaka çiçek açmış bir ağaç görürsün. Tabii Kanada'da falan yaşamıyorsan, ki orada bile açar:) Diyelim ki göremedin. O zaman akarsuya atarsın. Çünkü marteniçka geleneği bu. Nisaneniçka değil;)
SilGüzel dileklerin için çok teşekkür ederim. Umarım senin de öyle olur...
Haftaya çocuklara yaptıracağız biz de atölye olarak. Martın başını kaçırdık ama neyse artık :) Dileklerin bir bir gerçekleşsin gönlünce.
YanıtlaSilOlsun, mart ayı sonuçta. Ne güzel bir etkinlik olur. Çocukların bayılacağına eminim. Hiç akıllarından çıkmaz bir daha. Nazar boncuğu da düşünürseniz, aklınızda olsun, ip geçirilecek yerleri çok dar olmasın sakın. Ben biraz zorlandım:)
SilGüzel dileğin için çok teşekkürler. Kolay gelsin sevgili Handan...
Yaşama dair ne çok şey üretmiş;insanlık insan olma yolunda...Gören gözler,bakan dimağ...Teşekkürler Zeugma...
YanıtlaSilBaharı beklemiş sevgiyle, umutla. Dilekler tutup evrene göndermiş. İnsan olma yolunda tıpkı bahar dalları gibi çiçeklenmeyi umut etmiş hep birlikte. Bakan, gören gözlere şenlik olmuş. Teşekkürler Güven Bey.
Silİlk kez gördüm ne güzel gözüküyor emeklerine sağlık:)
YanıtlaSilKızımla yapsam mı :)
Ben de ilk kez geçen yıl öğrendim. Güzel bir bileklik, aynen. Dilerseniz daha güzellerini yapabilirsin kızınla. Bence hiç durmayın:)
SilTeşekkürler, sevgiler Bahar...
Bahar geliyor hoş geliyor.
YanıtlaSilHer şeye rağmen iyi ki geliyor.
Sil🌱🌿🌾🌼🌸🥀🍀💚🙏
Benim de aklıma geldi ama hepimiz gibi canım o kadar sıkkındı ki yapamadım. Halbuki sayesinde geçen sene çok çabuk leylek görmüştüm. Hattâ leylek sürüsü görmüştüm ve farklı farklı seyahatlerim olmuştu. Sen iyi yapmışsın. Tüm dileklerin gerçek olsun:)
YanıtlaSilGirişte bahsettiğim üzere benim canım da feci sıkkındı. Marteniçka en çok da bu yüzden geldi aklıma. Hem oyalanıp kafamı dağıtacak hem de dilek tutacaktım. En karanlık gecenin bile sabahı var, en sert geçen kışın sonu bahar..Martın Sonu Bahar örneğine benzer bir dilek de olmalıydı o yüzden.
Silİnançla ilgili galiba en çok. Ne güzel. Sahiden de çok farklı seyahatlerin oldu, ilgiyle okuduk. Ben leylek göremediğimden diğer kurallara uydum. Uzun soluklu ve çok farklı yolculuklara çıktı bende de. Köprü ve nehirlerin fazlalığı hayret verici oldu:)
Bence yine yapıp takabilirsin.
Çok teşekkür ediyorum. Sevgiler Sezer...
Bende geç mi kaldım diye düşündüm ama henüz bizde de açan dallar yok, yapıp takacağım hemen :) Tüm dilekler kabul olsun...
YanıtlaSilYapabilirsiniz tabii. İllaki ilk gün yapılacak diye bir kural yok. Niyet önemli ayrıca. Tüm dilekler kabul olsun.
Sil"Marteniçka" ilk kez duyuyorum. Balkanlar'a ait ne hoş bir gelenekmiş. Mart başında yapılıyormuş ama! Ben sanırım tarihi kaçırmış oldum. Şu aralar hepimizin kafası allak bullak olmuş vaziyette. Gerçekten bir ohhh diyemiyoruz. Ama mevsim bahar. Dünyalıların aksine o, zarif döngüsünü hiç aksatmadan tamamlamakla meşgul yine de!. Bu yüzden yürümek bir terapi bize! Doğanın içinde istediğim kırlarda, hadi deyince olamasam da, karşıma yine de erik ve badem ağaçları çıkabiliyor... Marteniçka'nın hatırına; Dünyamız için, ülkemiz için, komşularımız için güzel şeyler olsun. Savaşlar, hastalıklar son bulsun!..Sevgi ve barış hakim olsun dünyamıza. Öncelikli dileğim bu!. her şey yolunda olunca biz de kendi yolumuzu buluruz nasılsa.. İyi dileklerimle ve sevgilerimle Zeugmacığım.
YanıtlaSil"Marteniçka" ilk kez duyuyorum. Balkanlar'a ait ne hoş bir gelenekmiş. Mart başında yapılıyormuş ama! Ben sanırım tarihi kaçırmış oldum. Şu aralar hepimizin kafası allak bullak olmuş vaziyette. Gerçekten bir ohhh diyemiyoruz. Ama mevsim bahar. Dünyalıların aksine o, zarif döngüsünü hiç aksatmadan tamamlamakla meşgul yine de!. Bu yüzden yürümek bir terapi bize! Doğanın içinde istediğim kırlarda, hadi deyince olamasam da, karşıma yine de erik ve badem ağaçları çıkabiliyor... Marteniçka'nın hatırına; Dünyamız için, ülkemiz için, komşularımız için güzel şeyler olsun. Savaşlar, hastalıklar son bulsun!..Sevgi ve barış hakim olsun dünyamıza. Öncelikli dileğim bu!. her şey yolunda olunca biz de kendi yolumuzu buluruz nasılsa.. İyi dileklerimle ve sevgilerimle Zeugmacığım.
YanıtlaSilSen bilirsin. Mart başında diye aklına takılacaksa seneye yaparsın Esinciğim. Benim marteniçkalar hâlâ kolumda. Bu kez leylek görünce çıkarmayı istiyorum ama leylek falan yok ortalıkta yine. Oysa Leylek Yaren Karacabey'e geleli 1 haftayı geçti. Bu gidişle yine 1 ay kolumda kalacak ve yine bir köprüye çıkıp akarsuya bırakacağım. Sağlık olsun. Öyleyken de güzel:)
SilOff yaaa. Hem de ne allak bullak kafamız. Bir de virüs çıktı başımıza. Sonumuz hayrolsun. İnşallah atlatacağız bunu da. Ben yaz-kış kesintisiz her akşam üzeri, hafta sonları da sabahları yürüyorum. Terapi etkisi çok fazla. Kafan boşalıyor resmen. Zarif döngü çok güzel bir söylem. Dün akşam üzeri öyle zarif öyle güzel bahar çiçeklerine rastladım ki. Bol bol fotoğraf çektim. Bloga da koyarım belki.
Dileklerin için kocaman bir Amiin diyorum. Her biri tez zamanda gerçek olsun da biz de su gibi akıp yolumuzu bulalım. Benden de en iyi dilekler ve kocaman sevgiler Esinciğim.