2020/11/08

Çiçekler, Probiyotikler, Keller:)

Sonbaharı da tamamlamak üzereyiz. Günler, mevsimler art arda gelip geçiyor.  

İzmir depremiyle birlikte zar zor toparlamaya çalıştığımız keyifler kaçtı yine. Ruh halimizi düzenlemek için resmen uğraş veriyoruz. 

En azından benim durumum öyle. Tek dileğim; seneye bu zamanlar her şeyin eski normale dönmesi ve bloglara gelip neler yazıp yayınladığımızı gülümseyerek ve şükrederek okuyabilmek. Yine son çektiğim fotoğraflar eşliğinde ''oradan, buradan'' etiketli bir  pazar yazısı bırakmak geldi içimden. 

Bakalım doğanın gündeminde neler varmış. Açmak için bu kez hangi çiçekler sıraya girmiş? Ben neler yapmışım? Biraz blogun havası değişsin. Araştırma yapmak, yeni bir şeyler öğrenip fikir üretmek için hiç havamda değilim bugünlerde...

Doğadaki diğer canlılarda hiçbir sorun yok. İnsan özeniyor doğrusu...


Begonvil güzelliği bambaşka bir şey...

Bu mevsimin en belirgin çiçekleri bunlar. İsmini bilen varsa yazabilir mi?


Bu da çok şık bir peyzaj çiçeği. İsmini bir türlü bulamadıklarımdan...

Ama girişte de kullandığım bu güzellerin adı ''melek borazanı''. İnsan bakmaya doyamıyor...

Mandalinalar bitmek üzere artık. Portakal ağırlıklı günler başlıyor.

Pandemide virüsten korunmak için birinci şartın bağışıklığı güçlü tutmak olduğunu söylemeyen doktor kalmamıştı. Öyleyse evde de probiyotiklerden hiçbirinin eksik olmaması gerekti. Ev yoğurdu, kefir, ev yapımı doğal sirke, doğal sirkeyle yapılmış turşu diye sayarsak, evde sürekli kullanımda olan 4 ayrı probiyotik vardı. Aklıma takılan sadece ekmek kalmıştı. Azmin elinden hiçbir şey kaçmaz. En sonunda onu da başardım. Son 1 aydır bizim evde sadece ve sadece probiyotik ekmek var. Tam buğdaylı ya da kepekli undan yapılma ekşi mayalı ekmek..

Ekşi maya ile üçüncü imtihanım bu. Diğer ikisi fazla uzun süreli olamamıştı. Maya bir şekilde bozuluyor, yenisini başlatmak için de içimde istek kalmıyordu. Bu kez kalıcılık elde ettim. Sırrını soracak olursanız; mayayı kafama göre beslemek. Evet evet, bunu ilk kez yaptım. Oradaki bakterileri bazen beyaz unla bazen kepekli ya da tam buğday unuyla besledim. Suyu yeterli görünüyorsa su vermedim. Bazen un koymayıp azıcık su ilave ettim. Ve süper bir kalıcılık, hiç olmadığı kadar kocaman kabarmış ekmekler elde etmeye başladım. Maya mı? Her geçen gün daha da güzelleşerek buzdolabında beni beklemekte. Tavsiye ederim...

Karnıbahar mevsimi. Sevmeyeni çoktur. Karnıbahar greten denemediyseniz hemen başlayın. Yok böyle bir lezzet. Bir tür börek ama lezzet 10 numara. En sevmeyen bile bayılarak yiyecektir, eminim.

Tepside yer var diye bir kenarına da ince dilimlenmiş patates koymuştum. Onlar da patates greten oldular ve inanılmaz lezizdiler. Bir sonrakini, beşamel sosu sadece kızarmış patates ve köftelerin üzerine dökerek yaptım. En son da kaşar tabii. Parmakları yediren cinsten oldu.

Trabzon hurması en sevdiğim meyvelerden. Bağışıklığı güçlendirme özelliği çok güçlü. Pandemi zamanı ve tam mevsimiyken bol bol yemek gerekiyor. Olgunlaşmış bir Trabzon hurması kadar leziz çok az meyve var bence...

Dün izlediğim belgeselde de Arap hurması vardı. Onu da çok seviyorum. Pazarda tazesi satılıyor bazen.

Zeytin hasadı zamanı geldi. Benim de zeytin yapma günlerim. Bunlar en fazla 1 hafta içinde olacaklar. Hemen yemek için. Diğerlerini daha sonra ve 5'er kiloluk kavanozlara, en az 6 ay açmamak üzere hazırlayacağım. Yeşil zeytinler için illaki salamura tabii. Hemen yemelik 2 kilo kırma da ondan yaptım. Tarifleri merak edenler yan taraftaki ''zeytin'' etiketini tıklarlarsa bulacaklar.

BİLGİ
Tüm kalbimle katılıyorum. Ben de diyorum, artık bu türden fotoğrafları neden görmez olduk. En sonunda birisi ortalığı bilgilendirmiş de kurtulmuşuz şu acayip pozlardan. Ohh gerçekten!


Çok beğendiğim bu karikatürle bitireyim. Umut Sarıkaya'nın çizdiği CEO KELİ karikatürü. 


Eh, kimse üzerine alınmasın; ama artık 20'li yaşların başında bile hızla kelleşme sürecine girmiş gençler görmekteyiz. Benim de dökülüyor saçlarım:( Bana göre bunun nedeni içeriğinde sayısız kimyasal bulunan şampuanlar. Saçları yerinde duran insan sayısı epeyce düştü. Saç ektirme yarışına girenler, bu tedavi için yurtdışından ülkemize gelen yabancılar. Bence bıraksınlar doğal haline. Sıfıra vurdurmak güzel çözüm bence. Hayli entel bir görünüm veriyor. Ama neden sipsivri modası var, sebebini bilemedim. 😆😆😆 

Yazarken bariz bir şekilde rahatladım, inanır mısınız? 
Blog yazmak gerçekten de terapi etkisi yapıyor, bu kesin..

Sağlık ve huzur dolu günler dilerim...