2021/01/09

Hava Yolu Firmalarının Lezzetsiz Menüleri

Efendim, bugünkü konuya girmeden, birkaç saniyeliğine ilkokul bilgilerimize inip beş duyumuzu hatırlayalım önce. Beş farklı duyu organına sahiptik: Göz, kulak, burun, dil, deri  Bunlar sırayla; görme, işitme, koku alma, tat alma ve dokunma duyularımızı sağlıyordu. 

Vücudumuz kusursuz bir mekanizma ve sahip olduğumuz bu beş duyu sandığımızdan daha çok görevi yerine getiriyor. Anne karnındayken gelişen ilk duyumuz dokunma; iki ve üçüncü sırada tat alma ve koku duyularımız geliyor. 

Bu yazıda konumuz gereği sadece tat ve koku alma duyularımızın önemine, neden gerekli olduklarına ve kaybı halinde neler olabileceğine değineceğim. Tuzlu, tatlı, acı ve ekşi dışında ''umami'' diye adlandırılan beşinci bir tat daha var bu arada. Nasıl bir tat olduğu sorulduğunda; mantar, soya sosu ve yosun örnek veriliyor. 
Acı tat algımız, zehirli gıdaları ayırt etmek için yardımcı. Tatlı algımız, şeker kontrolü ve karbonhidrat dengesi için gerekli. Tuzlu ve ekşi tat algımız ise aminoasit ve minerallerin dengesi için elzem. Koku duyumuzun birincil özelliği çevresel tehditleri fark etmemizi sağlaması. Düzenli beslenmemiz için gerekli bir duyu. 
Dilimiz ve burnumuz birlikte çalışıyorlar. Tat ve koku duyuları birleştiğinde de ortaya lezzet adını verdiğimiz duygu çıkıyor. İşte bu yüzden, koku duyumuzu kaybettiğimizde, tat alma duyumuz eksilip lezzet algısı bozuluyor. Buna en basit örnek; kış aylarında nezle-grip olduğumuzda yediğimiz hiçbir şeyin tadını tam olarak alamamamız.

Şimdi gelelim esas konumuza. Sizin de başınıza gelmiştir. Uçakta yediği yemeğin çok lezzetli olduğunu söyleyene rastladınız mı hiç?  Cevap ''Hayır'' tabii. Tüm uçak menüleri nasibini almıştır bu görüşten. Cezbedici görüntüleriyle ağız sulandıran o yiyecek ve içeceklerin hiçbiri alıştığınız lezzette değildir çünkü. Fotoğrafta gördüğünüz menü, beş saate yakın bir yolculuğun çok aç olduğum bir zaman diliminde gelmişti. Normal şartlar altında silip süpüreceğim çeşitler mevcut; ama hiçbirinin yarısını bile bitiremedim. Bazıları olduğu gibi geri gitti.

Peki uçaktayken neden bunları yaşıyor, yolculuk esnasında gelen ikram ve yemeklerden neden memnun kalmıyoruz? 
Çünkü yapılabilecek hiçbir şey yok! 
Dünyanın en lezzetli yemeği de gelse durum değişmeyecek, yediklerinizin tadı size ''tuhaf'' gelecek. 

Bunun nedeni; on bin metre yükselen bir uçakta hava basıncı ve nem oranının % 12'ye kadar düşmesi ve bu durumun tat alma duyumuzu % 30 azaltması. Kısacası; 30 bin feet’i aştıktan sonra hem damak hem koku duygumuz bozuluyor.

Bu durum nasıl mı tespit edilmiş? Uçak yolcularının yiyeceklerle ilgili şikayetleri o kadar artmış ki konuyla ilgili neden tespiti için yoğun araştırmalar yapılmak zorunda kalmış.

Sonuç ortada. Yediklerimizdeki tuhaflık metabolizmamız gereği. Tersi olsaydı işte o zaman anormal olurdu. Hatta dilerseniz bu durumun sağlamasını da yapabilirsiniz. İkram edilen yiyeceğin bir kısmını iniş yaptıktan sonra yemeyi denerseniz, durum bariz bir şekilde netlik kazanacaktır.

*   *  *
Atatürk Havalimanı Terminali Dış Hatlar Yolcu Gidiş Bekleme Salonu'ndan uçağa yolcu köprüsünün yanaştırılması (üstteki 2 foto) ve içindeki ''uzun süreli'' bekleme anlarından...

Kalın sağlıcakla