27/06/2021

Balkondaki Öğrenciler

Yıl 2010. Akşam üzeri eve dönerken uzun zamandır görmediğim eski komşularımızdan birine rastlıyorum. Ayaküstü sohbet ediyoruz haliyle. Hal hatır sorma aşamasında diyor ki komşum: 
- Biz de işte yatırım olsun diye yeni bir daire satın alalım dedik. 
- Çok güzel bir karar vermişsiniz. Hayırlı olsun.
 - Teşekkür ederim. Aldık ve hemen üniversite öğrencilerine kiraya verdik. 
 - Öğrenciler ev bulmakta zorluk çekiyor. Çok iyi yapmışsınız.
 - Evet bence de. Dört erkek öğrenciye 600 TL'ye verdik. Kız öğrenci olmasını ben istemedim zaten. 
- Aa, neden ama? 
- Eve erkek alırlar diye. 
- ????!!!! 
Ne zaman öğrenci ve kiralık ev konusu gündeme gelse hemen bu diyalog düşer aklıma ve ''Değişen bir şey var mı? Sanki erkek öğrenci olduğunda eve kız arkadaşları gelmeyecek'' diye kıs kıs gülerim. 

Tesadüf bu ya, bizim evin tam karşısındaki dairelerden birinde erkek öğrenciler oturuyor. Corona yüzünden bir yıldan fazladır gelen giden yoktu eve; ama iki haftaya yakındır full dolu. En az 5-6 kişi olmak koşuluyla akşam olduğunda hemen balkona konuşlanıyor gençler. Paket servis taşıyan kuryelerin biri geliyor diğeri gidiyor bu arada. Muhabbet, kahkaha, gümbürtü gırla ve birinin bile aklına şunlardan hiçbiri gelmiyor:
''Aşağı yukarı tüm balkonlarda insan var.''
''Sohbet eden insanların ses ayarı böyle mi olur?'' 
''Yüksek desibel nedir?'' 
''Neden diğer insanlar bizim gibi bağırarak konuşmuyor?'' 

Gece 3'e kadar bu böyle. İnsan kızamıyor da biliyor musunuz. Geçen yıl marttan beri memleketteki evlerinde hapis hayatındaydı bu gençler. Şimdi birbirlerini bulunca -mutluluk ve sevinçten kaynaklı olsa gerek- akıllarına gelmiyor demek ki. 
Neyse efendim. Gençlerin arasında kızlar da var tabii. Ve yüksek sesli muhabbetten mütevellit, ister istemez sohbet ettikleri konular gayet net duyuluyor. Bir ara artık hangi dersin konularını kapsıyorsa, Kıbrıs Harekatı detaylarına, ''Ayşe'' adlı koda falan da girdiler hatta. 

Ve... Dün gece gümbürtü ve kahkahalar eşliğinde devam eden sohbet sırasında 23.00 gibi birinin telefonu çaldı. Genç kızlardan birinin annesiymiş arayan. Gecenin karanlığında sarfettiği cümleler aynen şöyleydi çünkü: 
* İyiyim annecim. Zeyneplerdeyim. 
* Evet, Zeynep de gelmiş. Ona uğradım. 
* Bizim edebiyat hocası vardı ya hani. Onun kızı. 
* Tamam annecim. Birazdan yatacağım zaten. 

Ve telefon konuşması sona erdi. Bu arada diğerlerinden ''tık'' bile çıkmadığı için ve de kız, tıpkı az önceki gibi yüksek sesle konuşmaya devam ettiğinden, kurduğu cümleler normalden çok daha net bir şekilde duyuldu. 
Şimdi sıkı durun. Kızın kurduğu son cümle aynen şuydu: 

 ''Amma yalan söyledim ha!'' 
 ''???!!!''

İşte bu olmadı çocuk. Hiç ama hiç olmadı...




15 yorum:

  1. İnsan menzaraları,her devir kendi devrimini yapmak için yola çıkar,kendisinden sonra gelen bir başka kuşağa yenik düşer...Sümer tabletlerinde,beş bin yıl önce kayda geçen bir yazı; " Bu gençler,yetersiz,bu gençler çok zorlanacak,çok duyarsız!" gibi...Yazınızın özü,dokunduğu doğrular adına alkışlıyorum...Bir yandan da söylediğiniz gibi insan kızamıyor; bu kadar ciddi görünen,bu kadar yalancı bir dünya karşısında onların "doğru" olacağına dair hiçbir şey anormal gelmiyor insana...Evde,siyasi çevrelerde,ticari alanda,eğitim alanlarında hep yanlışlarla karşılaşan genç dünyalar,bu yalan ve şamata nehrine bırakıveriyorlar kendilerini...Halbuki 2500 yıl önce da saf doğru peşinde koşan bir avuç insan hep vardı; elinde fener olup gündüz vakti insanı arayan...Teşekkür ederim Zeugma...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan manzaraları; gençler, yaşlılar, ebeveynler, karşı çıkanlar, olumlayanlar, endişe duyanlar binyıllar öncesinde bile neredeyse aynıymış değil mi? İyi ki hatırlattınız. Bahsettiğiniz tabletlerdi galiba. Geçen yıl Muazzez İlmiye Çığ'ın bir sözü düşmüştü önüme. Diyordu ki: ''Sümer tabletlerinde 'Bu gençlik nereye gidiyor?' ibaresini gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum.''
      Her ne kadar yanlış bulsa da, insan kızamıyor gerçekten gençlere. Neredeyse antik çağlardan beri süregelen bir kuşak çatışması söz konusu. Gençlerin sergilediği davranışların gerektiği şekilde anormal gelmemesi, (bir anlamda kanıksanmasıyla) ilgili nedenlerde o kadar haklısınız ki. Bizler gündüz vakti elimizde fenerle ya da mumla arayarak da olsa Diyojen'in tarafındayız Güven Bey.
      Değer katan bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla...

      Sil
  2. Sanırım yıllardır değişen bir şey yok, söylenen yalanlar konusunda:-) Bizim toplumda erkek ve kadın kavramlarına yıllarıdır farklı gözle bakıldığından aileler baskı, çocuklar halen yalan peşinde... Tabi yalanın marifet sayılması da bu işin başka bir boyutu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de öyle. Detaylar hep aynı:) Baskı ve yalan ayrılmaz ikili. Merak ettiğim bir konu varsa, ebeveynler inanıyor mu bu yalanlara? Telefondaki anne "Ver bakalım şu Zeynep'i bana" dese mesela, neler olur? Daha kötüsü, uydurulan yalanın desibeli yüksek bir sesle sarfedilmesi, balkonlardaki sayısız insanın bu duruma şahit olması. Diğerlerinin açık vermemek için hiç ses çıkarmaması ve dediğiniz şekilde "yalanın marifet sayılması" ne kadar da normal...

      Sil
    2. Bence ebeveynler inanıyordur:-) Hani vardır ya, benim kızım, oğlum hayatta yapmaz düşüncesi.. Tabi birde ebeveynlerin bu anlamda hayat tecrübesi az yada hiç yoksa rahat inanıyorlardır gibime geliyor:-)

      Sil
    3. :) 10-15 yıl öncesi bu dediğinizin doğru olma yüzdesi çok yüksekti. Artık o kadar çok üniversite/fakülte/bölüm açılmış durumda ve öğrenciler o şehirdeki evlerde öyle yaygın biçimde oturuyorlar ki, en yaşlı ve de cahil insan bile öğrendi her şeyi:)

      Sil
  3. Merhabalar.
    Yazınızı çok güzel bir şekilde kaleme alıp, olayları çok güzel bir şekilde irdelemişsiniz. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Gençler aylardır evlerde kalmak zorunda olsalar bile, açık alanda bu kadar gürültü yapmaları hiç şık değildi. Bir çoğu üniversite öğrencisidir. Gençlik çok şımarık ve hele birkaçı bir araya geldiklerinde şımarık hareketlerinin ve çirkin söylemlerin dozu da artıyor. Ben bu gençlikten hiç memnun değilim.

    Dünyanın hiç affedilemeyen ve yapılması asla mazur görülmeyen bir hareket olan "yalan" en tehlikeli bir olgudur. Ve telefon konuşmasında kaldığı yer konusunda ailesine yalan söyleyerek onları yanıltan genç öğrencinin bu yaptığını ben ahlaksızlık olarak addediyorum.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Çok teşekkür ederim Recep Bey. Bu sorunu bilmeyen, rahatsızlığını duymayan yok neredeyse. Bir önceki evimizde aynı binada oturduk öğrencilerle. Karşı dairede 3 erkek öğrenci kalıyordu (sözüm ona). Ama daire kapıları her gün sabaha kadar güm güm çarpılmak suretiyle çalışıyordu, giren çıkan belirsiz. Ev sahiplerinde de suç var aslında. ''Komşuları rahatsız etmeyeceksiniz diye anlaşma yapmadan aldıkları paraya bakıyorlar. Girişte bahsettiğim 600 TL kira 10 yıl önce iyi paraydı mesela.
      Her biri 18+ olduğu için özel yaşamları bizi ilgilendirmez aslında. Gece geç saatlere kadar sürdürdükleri ve karşı binadan dahi gayet rahatsız edici biçimde duyulan gürültüleri çekilmiyor. Üniversite kazandıklarına göre geri zekalı da değillerdir ama düşünmüyorlar işte. Kızlar çok daha şımarık oluyor gözlemlerime göre. İyi ahlaklı olanlar da mutlaka var; ama ben de bu gençlikten pek memnun değilim.
      Çok haklısınız. Annesini telefonda göz göre göre kandıran ve üstüne bir de övünen genç kızın yalanları affedilecek gibi değil ve bence de ahlaksızlık.
      Katkınız için teşekkürler, selam ve saygılar...

      Sil
  4. Daha dün gece yan bahçede gençler bir araya gelip bir şeyler kutladılar saat 2'ye kadar. tam yattığımda şarkılar türküler sanki odamın içindeydi. o an hem kzıp hem ya ne yapsın milletin de ayarı kaçtı şu pandemiden diye geçirdim içimden. Anneye söylenen yalanlar her daim var, belki 2 sene sonra üniversiteye giden kızımda aynı şeye başvuracak. çok zor bunu
    ayarlamak. kaçıncı katlardan sevgilisi tarafından bir tartışma sonucu atılan kızların
    her daim zulüm gördüğü topraklardayız. aman kızım sakın diye başlayan binlerce
    nasihatlar kuruyorum bir kulağından girip diğerinden çıkacağını bilip.
    bunu bildiğinden ben de onu aradığımda aman susun deyip o da şurdayı burdayım diyecektir eminim. ama görüntüyü aç diyeceğim ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek bu aralar okullarının bulunduğu şehirdeler. Onca zaman sonra bir araya gelmelerini kutluyorlardır. Çünkü gerçekten çok mutlular:) Ne konuşacaklarsa, neye güleceklerse, hangi müziği dinleyip hangi kutlamayı yapacaklarsa normal insanlar gibi normal ses ayarıyla yapsalar hiç sorun yok aslında. Diğer insanları yok sayıp bu kadar ben merkezci ve de sorumsuzca davranmak neden?
      Kızına verdiğin nasihatlerde ve endişe etmekte çok haklısın.Son satırlara çok güldüm:) Sanırım tek çocuk. Bence en garantili yol üniversite kazandığı şehre birlikte gitmeniz. Hem o rahat eder hem siz :)

      Sil
    2. o benden kaçma planları yapıyor , bakalım seneye herşey belli olacak !

      Sil
    3. O planı yapmayan yok. Arkadaş kışkırtmaları önemli etken.
      Bir arkadaşın kızı (tek çocuk), sınav sonrası tercih yaparken bulunduğu şehirdekine puanı yetmesine rağmen küçük bir vilayetteki Ekonomi Bölümünü öne almakta ısrar ediyordu. Tek amacı evden uzakta okumak tabii:) Annesi benden destek istedi ve başardık. Şu an iki çocuğu var ve konuyu açtığımda "İyi ki oraya gitmedim, rahatça okudum" der hep.

      Sil
  5. yalan konusu olmamış. Bende evde yaşadım 4 bayandık ama hiç eve erkek arkadaş almadık. Üstümüzde erkekler oturuyordu, Gülhan akşam onlara sorardı ne yemek var diye, bakla dediler mi gülhan bana da verin bir tabak bende size şu yemekten vereyim derdi. Bakla sevmezdik o severdi ama almazdık, erkeklerden otlanırdı o yemeği. Evim şehrin en dışında idi gece 24:00 otobüsüne bilet alıp eve geleceksem eğer onlara söylerdim, gece beni otobüs yazıhanesine bırakırlardı yalnız salmazlardı. Geçmiş günler geldi aklıma:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizinki pek güzelmiş. Hem arkadaş hem koruma. Hemen üst katınızda olmaları isabet olmuş. Bir derdiniz olsa akraba gibi hemen imdada yetişecek olmaları güvencesi çok güzel. Birbitinize misafirliğe de gidip gelebilirdiniz, neden olmasın? Çaya kahveye ya da yemeğe. Kimse bir şey diyemezdi ki. Yine de güzel günlermiş. Hatırlamak iyi geliyor değil mi? :)

      Sil
  6. Değil mi ama Ausecim? Değişen hiçbir şey olmayacak. Aslında en çok kızlar ziyarete gidiyor erkek arkadaşlarını. Komşumun çekindiği ortam asıl kendi evinde olacak:))
    Evet özlemişler. Birlikte vakit geçirsinler zaten de, aşırı derecede gürültü çıkarmaları yanlış.
    Sizinki bir şey değil. Arada kaçabilir kahkahalar. Kendi kendini kontrol edebilir insan ve hemen toparlanır. Bundan 5-6 yıl önce yatılı misafir gelmişti bize. Bunlar iki kişi sabah erkenden (7 gibi) uyanmışlar ve yattıkları odanın balkonuna çıkıp başlamışlar muhabbete ama taa içeriden ben uyanıyorum seslerine düşün:)) Bu arada hemen karşıdaki blokta tam 12 dairenin birden yatak odaları bunların muhabbet ettikleri balkona en fazla 10 metre uzaklıkta ve günlerden pazar! Yataktan ok gibi fırlayıp hemen balkona koştum ve bunları içeri çağırdım. Sonra da derin bir ohhh çektim.
    Şimdi açık konuşayım. Yalan olmadı elbette de, kız daha kötüsünü yapıyor. Gece gündüz o evde kalıyor. 4 erkek 1 kız, bazen 2 kız oluyorlar. Ya birgün anne-baba habersiz çıkıp gelse de kızlarını o evde bulsa ne olacak. Sen gece 11 de orada olduğunu söylemekten korkuyorsan, sabahın köründe baban seni o evde bizzat bulup da gözleriyle görürse ne olacak? Özellikle de baskı yapan evde büyümüşsen yapmayacaksın böyle işler. Başka şehirlerde mahalle huzurunda bağıra bağıra rol kesmeyecek, yalan söylemeyeceksin. Ay kızdım şimdi:(
    Ah Ausecim, ben ailenin isteklerine göre davranılmasından yanayım. Evleninceye kadar bir müddet dişini sıkmak zorunda baskı görenler. Sonuçta gelenek ve göreneklerine bağlı, müslüman bir toplumuz. Ve o baskıları aileler çocuklarının iyiliği için yapıyor kesinlikle. Keşke böyle olmasa ama böyle.

    Çok teşekkürler ziyaretine. Snin de kalemine sağlık Ausecimm

    YanıtlaSil