22/12/2021

Hatırlatma Aşısı, Mevsimin İzleri

Sol kolum o kadar çok ağrıyor ki. Çünkü hatırlatma aşımı yapan eli hafif biri değildi bu kez. Şırıngayı omzuma öyle bir sapladı ki yok böyle bir acı. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. ''Çocuk gibi ağlıyor. Amma da canı tatlıymış,'' diyecekler diye dişlerimi sıkmaktan bir hal oldum.

Kaçıncı aşı bu, neden böyle acıdı bu kez, demeye kalmadı, baktım pamuk uzatıyor. ''Omzunuz kanadı. Bastırmadan silin,'' demez mi bir de? Ohoo, baktım ki kanamak değil, kan akıyor resmen. Ben anlamıştım zaten. Tarzı en baştan yanlıştı. Bastırmadan silecekmişim. Ne çok biliyor. Demek hep kanatarak vuruyor. Sen bastırmadan vursaydın madem. O zaman kanamayacaktı. Vurmak, yavaşça zerketmek yerine sapladın adeta! Savaşta düşmana yapılmaz! 

''Aşı da dışarıya akıyor şu an değil mi?'' dedim. ''Hayır'' dedi. Sana inanmayacağım elbette. Elinin ayarını gördük, dilinin ayarı da öyledir bence. Güven duygum sıfır! Doktora gidip sormam gerekiyor. Doktor bir şey olmaz dedi ama tam emin olamadım. Yoksa antikor testi falan mı yaptırsam? Bir taraftan da kolum feci ağrıyor. Aşılandığım için mi yoksa şırınga kurbanı olduğumdan mı, hangisinin etkisi bir emin olabilsem.

Bildiğim bir şey varsa bir kez daha aşı olmak zorunda kalırsam ve aynı kişiye rastlarsam kesin reddedeceğim. 

O zaman yine ruh ve bedene en iyi gelen şeyi yapmalı. Şehri ve kordonu turlamalı boydan boya. Mevsimin izlerini sürüp denizin, dinginlik ve huzurun bünyeye işlemesine izin vermeli.

Deadly nightshade - Atropa belladonna  |  Ölümcül itüzümü  
 Yaprakları ve meyveleri, toksik birer kimyasal olan atropin ve hyoscine içeren bu bitkinin adı İtalyanca, bella donna (güzel kadın). Çünkü Venedikli kızlar, gözbebeklerini büyütmek ve "Buraya gel" bakışı sağlamak için gözlerine bu bitkiden sürüyorlarmış. Roma imparatoru Claudius'un cadılar tarafından iksirine zehir olarak koyulup belladona ile öldürülmüş olabileceği söyleniyor. Ayrıca, 1040 yılında Macbeth'in bütün bir Danimarka ordusunu belladonna ile zehirlediği biliniyor.

Bir sitenin bahçesinde peyzaj bitkisi olarak görüp incelediğim bu bitkinin faydaları olsa da özellikle yaprakları oldukça zehirli vesselam. Görürseniz dokunmaya kalkmayın sakın. Bahçelerimizdeki ve ormanlarımızdaki gizli tehlikelerden sadece biri. Bu arada botanikçilerimiz yine şaşırtmadı. Neden mi? Türkçe ismi beni benden aldı çünkü: Güzelavrat otu 
''Avrat'' demeden olmamış anlaşılan:(


Trabzon hurması ağacının eylül sonu ve ekim aylarındaki olgun halleri. Sağdaki ise yaprakları tamamen sararıp solduktan ve döküldükten sonraki hali. Meyveler kış günü enteresan biçimde dallarda kalıyor. Eğer toplanmazsa ya da kuşlar yemezse Aralık ayında bile bu şekilde ağaçta kalıyorlar.
Gördükleri Can Baba'yı da şaşırtmış olmalı ki ''Son Gürlük'' adlı şiiriyle duyguları dizelere akıvermiş:

''Trabzon hurması ağacına döndüm./
Tüyüm tüsüm döküldü, yapraksız kaldım / 
Yine de meyvaya duruyorum bu cıbıl halimle / 
Tepeden tırnağa / 
Turuncu turuncu / 
Kütür kütür / 
Bu benim sonbaharım / 
Bu benim son gürlüğümdür.'' 


Red Berries-Spindles kırmızı kirazları ve çiçekleri ile tanınan küçük bir peyzaj çalısı. Muhteşem pembe çiçekleri, yeşil renkte olan ve olgunlaştıkça koyu pembeden kırmızıya dönüşen ve içinde birden fazla tohum bulunan koyu turuncu-kırmızı etli bir dokuya sahip meyvelere sahip. Tıbbi özellikleri ile biliniyor.

Güller yapraklarını döktükten sonra tıpkı kuşburnu bitkisine benziyor. Sağdaki ise aralık ayında bile açabilen ağaç minesi.


Tarihi Merkez Hastanesi sağlam bir şekilde koruma altına alındı bu kez. İçinde it, uğursuz ne ararsan var diyorlardı. Mutluluk verici. 

Tarihi hastane sol üst köşede görünüyor. Şu harika merdivenleri kullanarak kordona ineceğim artık. İlerlemeye devam. Pandemi boyunca sadece yukarıdaki fotoğrafta görünen işletmede dondurma yedim. Gerisi yok. Halen boz(a)madım kararımı maalesef.


Şu balıkçı gemilerini merak edip zumladım. Hazırlık yapıyorlar.

Kafeler ve barlara pek talep yok sanki. Artık havanın ayaz olması yüzünden mi yoksa fiyatların katlanmasından mı bilinmez.



Kordondan şehre bakış. Kordon bitiminde bulunan ve heykeltıraş Ahmet Elbi tarafından yapılan  balıkçı heykeli.


Bu kuşu uzaktan görüp iri bir martı sandım. Hızlıca yanına geldim. Baktım farklı bir canlı. Hiç ürkmüyor ve tek gözüyle de beni süzüyor:) Bir  de araştırdım ki ördekmiş kendisi. Muscovy duck, yani Amerikan ördeği. Bursa Hayvanat Bahçesi'nde varmış bu tür. Sanırım oradan uçarak gelmiş. Oldukça yorgun görünüyordu zaten.


Balıkçı kadının motifleri ve pişirdiği balıkların tutulduğu teknelerden biri. 


Gülün tomurcuk hali de var bu mevsimde. Ve diğeri de Yunancada kırmızı anlamına gelen kokina. Yeni yıla doğru yeşil yaprakları arasına 'silcan' adlı kırmızı meyveler yerleştirilen ve iple bağlanarak birleştirilen yılbaşı çiçeği. Rumlar tarafından geliştirildiği söyleniyor. Yılbaşında dilek tutmak için eve alındığında eğer o kırmızı toplar kurumazsa tutulan dileğin gerçek olacağı gibi bir inanç varmış meğer. Hiç denemedim, bilemiyorum.



Görkemli çınarların ve baharda harika çiçekler açan katalpa, yani sigara ağacının kış görünümleriyle bitireyim artık.


Gezginin yürüyüşleri kar-kış geldiğinde de devam edecek;)


Kalın sağlıcakla...