Dün telefona Google'ın ''Yarın bugünden 7° daha soğuk'' bildirimi düşmüştü. Az önce ise ''Yarın 24°. Bugünden 4° daha soğuk'' bildirimi geldi. Sağanak yağış varmış.
Düşe düşe bir hal olan sıcaklık umarım daha fazla düşmez de 3 gün önce yağan dolu sonrası beyaza bürünüp kış görünümü sergileyen Konya'ya dönüşmeyiz haziranda. O değil de, komşunun bahçesinde adeta ışık hızıyla büyüyen şu mandalina ağacı, önünden geçerken ''Kış geliyor, kışş!'' diye fısıltılar çıkarıp yeterince korkutuyor zaten:)
Öyleyse yaz mevsiminin muhteşem yaseminleriyle sarmaş dolaş şu masalsı yolda ağır ağır ilerleyip gözümüzü gönlümüzü bayram ettirelim biraz. Mis kokularla mest olup tüm benliğimizle yazı duyumsayalım.
Oturduğumuz caddede baştan başa mis gibi ıhlamur kokusu var bu ara. Çok değil, bir haftaya kalmaz mevsimi sona erer. Ne kokusu kalır ne çiçeği. Arılar harıl harıl bal topluyor üzerlerinde.
Ortancalar daha yeni çıkmış, miniciktiler. Hangi ara bu kadar çok büyüdüler?
Dün rastladığım bu çiçeği hayatımda ilk kez gördüm. İsmi ''portakal zambağı'' ya da ''Lilium Bulbiferum''. Çok güzel kokuyordu.
Asma yaprağı da sona erdi sayılır. Bunları da zar zor bulup (susuz) kavanozladım. Bu yöntemi YouTube'da bir hanımdan öğrenip çok memnun kalmıştım. Çok kolay ve çok dayanıklı.
Geçen haftaki yazıda benjamin ağacının dallarının esnekliğinden ve köklerinin kafes ya da örgü şeklinde düzenlenebildiğinden bahsetmiştim. Sağdaki alışveriş ettiğim şarküteriden, soldaki çiçekçinin benjamini.
Maydanozu en pahalı zamanlarında ekmeye karar vermiştim. Büyüdüler bile.
Bu hafta derin dondurucuya bezelye atmak için son şansımdı. 5 kilo alıp bir seferde hallettim.
Yazdı, kıştı derken bir yazı daha burada biter.
Kalın sağlıcakla...