Dün havayı güneşli görüp flanözlük yaparken ayarı kaçırıp fazla gezmişim. Ayaklarıma karasular inmiş resmen. Oturduğum yerden kalkacak halim yok bugün. Neyse ki evde yapılacak fazla bir iş yok. Anlatılacak bir şeyler ve fotoğraflar var. Bundan sonraki konu başlıklarını da buraya not düşeyim ki bağlantı nedeni belli olsun.
Musevi mezarlığından söz ettikten sonra peş peşe o kadar çok konu çıktı ki karşıma. Aynalı Çarşı mesela. Burada yaşayan ve halkın çok sevdiği Museviler, oturdukları evler, havraları, ekim ayı sonunda gerçekleşecek buluşmaları derken bir de baktım sokak sokak adres arıyorum. Evler, sokaklar, tabelalar derken Ermenilerin oturduğu mahalle girmiş devreye. Kendiliğinden. İki dakikaya kalmadan merak ettiğim bir kütüphanenin önündeyim. Alman arkeolog Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann'ın kurmuş olduğu o ünlü kütüphane! Sevinçten çıldırmak üzereyim. Lâkin kısa bir süre içinde sevincim yerini öfkeye bırakıyor. Hepsi bundan sonraki yazılarda yerini alacak. Şimdi gelsin dünden kalanlar:
Dün kestane kebapçıları görünce epey şaşırdım. Ocaklarını ateşlemişler çoktan. Havalar biraz serinledi serinlemesine de, kestaneyi kışın kar yağdığında kese kâğıdından ellerin yana yana alıp yemek şahane olur. Tam mevsimi olan meyveler hemen bitişikteki tezgâhta. Taze taze sıkılan nar ve portakal suyu. 😋
At kestaneleri de aynı dönemde olgunlaşıyor. Şaşırtıcı aslında.
İlginç öyküsünü şurada anlattığım iskeledeki asırlık manolya ağacının çiçek açma dönemi sona erip üzerinde kırmızı tohumlar bulunan kozalak oluşturma evresi başlamış. Altına da epeyce tohum dökülmüş. Bir zamanlar bu tohumlardan bulup çimlendirme başlatmayı ne çok istemiş; ama bulamamıştım. Şimdi tam da kaynağını bulmuş oldum. Bu kırmızı ve hoş kokulu tohumları kuşlar, özellikle de kargalar çok seviyormuş. Toplamayı düşünenler dikkatli olsun o yüzden. Kargaları kızdırmadan lütfen. 😏😊
Tezgâhlarda en çok satılan şey hünnap bu ara. Şehri ziyarete gelenler başında kuyruk. Blogda defalarca yazdım. Lâkin bir kez daha söylüyorum. Duymayan, bilmeyenler faydalarını okusun, bulduğu zaman kaçırmasın. Küçük boy olanlarından ama. Fotoğraftakiler gibi iğde/zeytin boyutunda olanları tercih edin.
Gazilerimiz dün grup halinde şehri ziyarete gelmişler. İçlerinden ikisi ile Aynalı Çarşı'dan çıkıp hemen karşıdaki banka dinlenmek için oturmak üzerelerken rastlaştık. Kendilerine ülkem adına teşekkürlerimi ve minnet duygularımı ilettim; ama hangi şehirden geldiklerini sormayı unuttum.
Değerli Gazilerimiz Hüseyin Yıldırım ve Mustafa Pelit;
Vatanımızın bölünmez bütünlüğü uğruna canınızı ortaya koyup ulvi bir mücadele örneği gösterdiğiniz için sizlere şükranlarımızı ve sevgilerimizi sunuyoruz. Sağlığınız hep yerinde, yolunuz her daim açık olsun. 🙏
Tam da bu noktada Aynalı Çarşı'nın tüm nazarlıkları sevgili gazilerimiz için gelsin.
''Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar bacılar ümidi kesti...''
Haftanın kedileri ürkek ile sinirli :)
Sonbaharın keyifli renkleri ve serinliği eşliğinde huzurlu bir hafta diliyorum.
Görüşmek üzere...