Farsçada ''özgür ve asil ağaç'' anlamı olan Melia Azedarah. Diğer adları hint leylağı ya da tespih ağacı. Hayranı olduğum bu güzeller güzeli ağaç dört mevsim ayrı sunum yapıyor. Soldaki eflatun çiçekler bu yıl ilk kez gördüğüm, mis gibi kokan bahar hali. Diğeri ise hâlihazırdaki kış hali. Ne kadar da sıra dışı...
Tespih tanelerine benzeyen salkımlar halindeki meyveler insanlar için zehirli olsa da kuşlar için değil. Özellikle yeşil papağanların en sevdiği yiyecek. İnanılmaz bir görsel şenlik, inanılmaz bir döngüye sahip ağacın yaprakları döküldüğünde tanecikler salkım halinde bahara kadar üzerinde.
Turuncuya çalan bu minnak kırmızı meyveleri görmeyen yoktur herhalde. Üzerine kar yağmış halde kartpostallık görüntüleriyle ünlü özellikle. Gülgiller familyasına ait bu faydalı bitki kışın aç kalan kuşlar için harika bir kurtarıcı. Bu yüzden olsa gerek, ismi kuş üvezi. Yol kenarlarında ve çalılık bölgelerde yetişiyor. Bazı inançlara göre meyvelerin üzerindeki beş köşeli yıldız Venüs gezegeni yörüngesinin dünyadan gözlenebilen şekli. Yani pentagram. Venüs ayrıca bir tanrıçanın adı olduğundan minik meyvelerin üzerindeki o şeklin ''Venüs'ün damgası'' olduğu inancı da taşınıyor. Sağ taraftaki mor yapraklı peyzaj bitkisinin adını bir türlü bulamıyordum. Barberry Berberis ya da Berberis diye geçen, yaygın olarak kızamık adı verilen ve yaprak dökmeyen bir tür çalı imiş.
Halk Bahçesi'ne (Calvert Parkı) bu kadar yakınken içeri girip yüzlerce ağacın çıkardığı bol oksijenli, mis gibi havayı içimize çekmeden, negatif iyonlardan faydalanmadan olmaz. Maclura ağacının tenis topuna benzeyen son meyveleri de düşmüş yere. O da nesi? Yanı başında bir kedi gördüm sanki? O la la! En sevdiğim kedi türü. Hiç bakmayan, hiç yüz vermeyen, suratından düşen bin parça kedi. O anda bana sinir oluyor. Azıcık daha başında dursam patilerini hazırlayıp uçarak yapışacak üzerime. Suratını yerim senin. Tamam, tamam. Hemen gidiyorum:)))
Vitrin önlerinde ve tezgâhlarda yılbaşı hazırlıkları için hatırlatmalar başlamış şimdiden.
Bilmeyenler için, soldaki güzellik malta eriğinin (yeni dünya) salkım şeklindeki çiçek hali. Geçen yıl ejder meyvesinin kilosu 15 TL idi, eminim bundan. Şimdi ise tanesi 30TL. Fiyatlar konusunda son dönem acayip bir kontrolsüzlük mevcut. İsteyen istediği fiyatı biçiyor gibi her ne satıyorsa. Mağazalar dahil.
Bugün fotoğraf makinesi dosyalarından birinde rastladım. 22.10.2021 tarihinde çektiğim tane 15 TL ejder meyvesi fotoğrafı efendim (Taneyi kilo olarak yanlış hatırlamışım). Tanesi de olsa 1 yıl içinde yüzde yüz zamlanmış demek ki. -12.8.2024
Anlaşıldığı üzere pazara çıktım. Cuma günü. Kazdağı'nın Yörük Kadınları'ndan biri hızlıca önümden geçti. Bu kadınları anlattığım yazıdaki tarzda bebeğini sırtına bağlamıştı. Gayet sağlam ve hoş duruyordu. Bebek rahat ve güvendeydi. Böylece bebeği sırta bağlama geleneğini yakından görmüş oldum. Bu insanlar otantik giysilerini ve yaşam tarzlarını asla değiştirmeden yaşayan, kentin saygı duyulası rengârenk güzellikleri bence. Ve diğer görsel pazarın at süsleri satılan kesiti. Aynalı Çarşı'daki ''aynalı'' sözcüğünün bu meslek grubundan geldiği, çarşının bir zamanlar yalnızca at süsleri arastası olduğu söyleniyordu zaten.
Aralık ayı neredeyse yarılandı; ama buralarda hava halen ılıman. Bugün evin içi doğalgazı açmadan 21 derece mesela. Şu an fena lodos var lakin. Dışarıda kimseler yok sabahtan beri. Kırağı da düşmedi henüz. ''Acı patlıcanı kırağı çalmaz,'' derler hani. Cuma günü pazardan aldığım sebzelere bakın. Direkt tarladan. Taptaze ve leziz hepsi de. Küçük küçük her biri. Patlıcanlar dört parmak kadarlar. Bu mevsimde içleri bembeyaz ve çekirdeksiz üstelik. Ve kilosu 10 TL. İnanılır gibi değil gerçekten. Minnettarım yetiştirenlere. ''Köylü milletin efendisidir,'' diye boşuna dememiş Atamız.
Sigara zamlarından sonra çığ gibi büyüyüp çoğalan tütün evlerini gördükçe rahatsız oluyorum açıkçası. Normal paketlerin yarı fiyatından daha ucuza satılıyormuş sanırım. İnsanlar daha tehlikeli ve de okkalı biçimde zehirlensin diye adeta. Keşke kökten yasaklansa şu sigara illeti:(
Her şeye 3-4 misli zam geldi son bir-iki yılda. Üç yıl önce 16 TL idi balık ekmek mesela. Şimdi 45 TL. O zamanlar işletmenin içinde yer bulunamıyordu. Şimdi ise iki aile vardı yalnızca. Dükkânın önündeki alışılagelmiş kuyruk falan hak getire tabii.
Madem zamlardan ve fiyatlardan gidiyoruz, Efibadem kurabiyesinden de bahsedeyim. Sekiz adet küçük kurabiye 40 lira tuttu geçen gün. E, o zaman ben de YouTube'dan güzel bir tarif bulup un kurabiyemi kendim yapmaz mıyım? Üstelik o kadar kolay ki. Malzeme yalnızca un, tereyağı ve pudra şekeri. Bu üçü iyice yoğurularak yapılıyor. Mis gibi oldu, hemencecik bitti. Bir dahakini sadece yuvarlak ve hamuruna badem katarak yapmalı ki tam olarak Efibadem kurabiyesi olsun:)
Şu an ''Demokraside çareler tükenmez,'' sözünü anımsadım hafiften. Şimdilik tabii. ''Sonumuz hayrolsun,'' demekten başka elden bir şey gelmiyor özünde...
Mutlu, huzurlu bir hafta diliyorum.
Kalın sağlıcakla...✋