2009/11/02

Bilmek, Ama Söylememek

Gün gibi açık bazı gerçekler vardır hayatımızda. O kadar eminizdir ki söz konusu gerçek bütün detaylarıyla beynimizin kıvrımlarına yerleşmiştir.

Üstelik her an tüm çıplaklığıyla gözümüzün önündedir ve orada sanki bir film şeridi gibi beklemektedir. Aklımıza geldiğinde vücudumuzun her zerresinde patlar adeta ve sarsar bizi.

Peki sadece bilinçte mi kalmalıdır bu? Bildiğimiz doğruyu düşünceye ve oradan da kelimelere döküp bir anlamda eyleme dönüştürmüyorsak eksilmez miyiz?
Bu türden bir varoluşu sorgulamıyorsak, hiç taviz vermeden, tutarlı, emin bir duruşla ve yaklaşımla, gereken itiraz ve eleştirilerle
''değiştirmeye'' yönelmiyorsak kendimize saygıdan bahsedilebilir miyiz ?

Ütopya olduğunu sanmak, bize dayatılanı kabullenmiş görünmek niye?


Bile bile üstelik...

Yoksa Attila İlhan'ın dediği gibi mi?


''Bir yerde vahim bir hata yapılmıştır.
Ne söylemeye dilim varır,
Ne düzeltmeye gücüm yeter.
Meyus bir papağan gibi
Söylenir dururum kendi kendime.''


*meyus:  Üzgün,karamsar