2010/04/25

Marka Yarıştıranlar

Gazete, dergi ve televizyonlardan sürekli ''Bu markayı satın alırsan çevrendeki insanlardan farklı olursun!'' diye bas bas bağıran akıl almaz bir reklam endüstrisiyle yönetiliyor dünya.

Dolayısıyla bu tür yoğun propagandaların baskısı altında ''marka'' satın alarak kendini çevresindeki insanlardan ayrıştırmaya çalışan, farklı olduğuna inanan insanlar çıktı ortaya.


Özellikle de ''Ben herkesten farklıyım. Hatta tek'im,'' duygusunu yaşamak isteyen gençler...

Çoğu siyasetten uzak, ülkesinin geleceği ile ilgili en ufak bir kaygı taşımayan, kitap okumayan, ''emek'' denen kavramı ve onun değerini reddetmiş, özetle; boşluğa düşmüş ve arayış içinde bir gençlik bu...


Kendilerini ''değerli'' hissettirecek projelerden yoksun oluşları ''tüketim kültürü'' ne sarılmalarında ve saplantıya dönüşmüş bir alışveriş çılgınlığının içine düşmelerinde en büyük etken.
Güzele, zengine, güçlü olana hayranlık duyuyorlar. Arayışları da bu yüzden ''hem zengin hem ünlü'' olmanın en kısa ve kolay yoldan nasıl elde edilebileceği yönünde...

''Nereden çıktı şimdi bunlar?'' diyebilirsiniz.

15-25 yaş arası gençliğe bir dikkat edin. Hatta yaş yelpazesini daha da genişletin.

Modaya uymak, marka giymek artık bir üstünlük ve statü olarak algılanıyor. Bir tutku ve yaşam biçimine dönüşen bu durum en çok da üniversitelerde yaygın. Podyumlardan hiçbir farkı olmayan kampuslara gidip bir bakın isterseniz. Özellikle de özel üniversitelere...

Aralarında giydiği markaya, altındaki araba modeline göre arkadaş seçenler var!

Bir blue-jean pantolona 1.000 TL, küçücük bir çantaya sırf marka diye 2.000 TL verenler!

Saati, gözlüğü, parfümü ''en ünlü marka ve yurdışından olmazsa olmaz'' olanlar!

Özel üniversitelerin kantinleri yeterince pahalıyken ve oradaki bir bardak çay ücreti ile devlet üniversitesi kantinlerinde 3 çeşitten oluşan bir menü alınabiliyorken yine de o kantini beğenmeyenler, son model spor arabasına atlayıp yemek yemek için lüks bir semte giden ve sadece bir tabak salataya 20 TL verenler!

Kuaföre gidip süslenen sadece kızlar değil. Makyaj yapmasa bile erkekler arasında da solaryuma giden, sürekli fön çektiren, manikür ve pedikürsüz gezmeyenler çoğunlukta. İçlerinde ilgi alanları ve muhabbet konuları kantinde oturup oradan geçen kızlarla ilgili ''Bugün kim, hangi kıyafeti giymiş? Hangi etiket sahte, hangisi orijinal? Son trend saç modeli mi? Rengi ne?'' şeklinde puan vermek olanlar azımsanmayacak sayıda...

Nereden nereye geldim... Şaka gibi bunlar değil mi?

Ama hepsi gerçek ve biz bunların yaşandığı bir ülkedeyiz.

Üstelik söz konusu bu gençler arasında diplomayı alır almaz okkalı birer koltuğa oturanlar var.Ve belki de halen marka tercihlerine göre insanları sınıflandıranlar...