18/05/2013

Adalet İronisi

Adalet kavramını sembolize eden şu figüre bakar mısınız?
Dikkatli bakın ama. 
Hiç düşündünüz mü, bu nasıl bir ironidir? 
Oradaki insan figürünün gözleri kapalı. Bir elinde terazi diğer elinde kılıç var 
ve bu haliyle adaleti sağlayacak!
Ancak, gözleri görmeyen kör bir insan değil orada betimlenen, dikkat edin. Gözleri gören, fakat ''gerçeklere bilinçli bir şekilde gözlerini kapamış'' biri.
Ya da şöyle tanımlayabiliriz: Gözleri kör edilmiş, fakat ''sözde adalet'' sağlamak amacıyla ortaya çıkarılmış bir piyon! Sol eliyle tuttuğu teraziyle dengeyi ve eşitliği sağlayacak, sağ elindeki kılıçla da hak edene cezasını uygulayacak. 
Peki ama terazinin dengede durup durmadığını görebiliyor mu sizce? 
Kısaca özetleyelim mi?
Zannedildiği gibi adaletin ne terazisi adil bir terazidir ne de kılıcı adil bir kılıç.
Hem zaten ''Adaletin kestiği parmak acımaz'' denip üstüne bir de cilâ çekilmemiş midir? 
Nedir adalet? 
Bence bir ütopyadır, olmayandır. Belki de bu yüzdendir en büyük dinlerin onu sadece öbür dünya için vadetmeleri. 
Öyle çelişkilerle dolu bir kavramdır ki adalet; nice kahramanlar ortaya çıkıp bu uğurda can vermişlerdir. Değişik toplumlar belki de sırf bu nedenle adalete dair atasözleri oluşturup yeryüzünde var olduğuna inanmadıklarını anlatmak istemiştir.  ''Tanrının değirmeni yavaştır ama; kusursuz öğütür,'' diyen bir Alman atasözü örneğinde görüldüğü gibi. ''Farklı toplumlarda ve kültürlerde yer almış, insanlar tarafından 'uydurulmuş' bir cezalandırma ya da haklının haksızdan ayrılması yöntemidir,'' şeklinde de tanımlayabiliriz onu. 
Genellikle ''boş'' olduğu bilinen bir kavram olmasına rağmen içinin doldurulması beklentisidir adalet. 
Bir avuntudur aslında, özlemdir. Yeryüzünde var olmaması için hiçbir neden yokken yokluğu en çok hissedilendir. Belki de ''her sistem bozulma yönünde eğilim gösterir'' demenin tek kelimeye sığdırılmış halidir.

Zulüm kelimesinin zıt anlamlısı gibi dursa da adalet; zulme uğrayıp ''mağdur'' olarak yola çıkan kişiyi suçlu ilan edilebilecek kadar da ''zalim'' bir kavramdır. Enteresandır...

39 yorum:

  1. Adsız18/5/13

    offff...
    ne yaptın zeugma:))

    bu figürün çıkıs noktasını paylasayım seninle...
    biliyor olsan da belki bilmeyen arkadaslar vardır.

    ki doğrusu daha geçenlerde kim milyoner olmak ister de çıkan soru üzerine çıktı tartısmamız...
    ben de emin değildim.

    themis mi?
    nemesis mi?
    diye.

    doğrusunu oğrenmis olduk,
    themis...
    adaletin tanrıçası.
    ama dikkat,
    tanrısı değil tanrıçası.
    çok onemlidir.
    bunu ayrı oturumda haftalarca konusabiliriz.

    gozleri kapalı olmasını sebebi aslında...
    kimin ne olduğunu gormem tanımam sadece terazime bakarım demek.
    kim haklı kim haksız.

    kılıcı...
    keserim lan boynunuzu demek değildir aslında...
    caydırıcılıktır.

    ha mitolojide boyledir bu...
    günümüze uyarlarsak adalet kavramını.
    oturur hüngür hüngür ağlarız:)))

    e biz zaten güleriz ağlanacak halimize.

    not,
    zulmun tam karsıtıdır adalet evet...teoride.
    amma...
    tarihin her doneminde,
    zulüm yapmak için.
    adalete sığınılır.

    ayyyyy

    bak daralttın beni.
    zor soruyosun zeugmaaaaa:)))







    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor sormuyorum absalom. Hakkaten düşündürücü bir konu bu:)
      Bahsettiğin yarışmayı izlemedim, TV ile aram pek iyi değil çünkü. Ama o figürün çıkış noktasını elbette ki biliyorum. Fakat ben mitolojik zamanlardan beri süregelen anlamını reddettiğimden Tanrıça figürlerinden bağımsız bir post yapmak istedim :)
      Gözleri kapalı olmasını asla kabul edemem, asla. Kişinin gözleri kapatılarak tarafsızlık olmaz. Elindeki terazinin aynı hizaya gelip gelmediğini bile göremez ki öyle? Hangi tarafsızlık?
      Asırlar öncesine ait mitolojik semboller kötü çağrışımlar yapıyor bana göre. Nitekim tarafsızlık söz konusu ise mahkemelerde hakimler neden adı soyadından tut da oturduğu yere, ne iş yaptığına kadar bir yığın soruyu yanıtlatıp belge haline getirmiyor mu? Hadi sadece ''insan'' olduğu için karar verseler ya tanrıçalar gibi. Bu asla mümkün değil. Zaten yargıçların çoğu kadın değil erkek :)
      Bak şimdi, madem sen mitolojiden açtın, ben de merak edenler için ilave bilgiler yazayım.

      Üç Adalet Tanrıçası var ve kökeni Mısır'a kadar uzanıyor.
      Mısır'ın adalet tanrıçası Ma'at. Ma'at'ın bir elinde asa, diğer elinde sonsuz yaşam anahtarı, saçlarında ise bir devekuşu tüyü olduğu söyleniyor. Bu tüy, gerçeği, iyiliği ve saflığı simgeliyor. Zaten dünyada var olan karmaşa Ma'at'ın koyduğu yasalarla düzene girmiş. Terazinin bir kefesine konan ölü kalbi diğer kefedeki tüyle dengede durursa o ölünün günahsız kabul edilmesi gibi kıstaslar var. Aksi taktirde sonsuz ölüm cezası uygulamaya girecek.

      Antik Yunan'daki Adalet Tanrıçası; Delphi'nin kehanetlerini görme yeteneğine sahip Themis'tir. Onun gözleri kapalı değil. Çünkü karar vermeden önce geleceği görmesi gerekiyor. Hatta oğluna "geleceği görebilen" anlamına gelen Prometheus ismini bu yüzden vermiş. Kendi isminin anlamı ise "Doğanın Yasası". Onun elinde kılıç yok örneğin. Çünkü o gücü değil, ortak aklı ve uyumu temsil ediyor.

      Şimdi gelelim son tanrıçamız Roma Adalet Tanrıçası Justina'ya. Onun gözleri bağlı. Bir elinde kılıç, diğer elinde terazi var. İşte bu figürde görmüş olduğumuz; günümüze kadar gelen son tanrıça Justina...

      Ha, bir de bu tanrıçaların ellerinde ne olduğu birbirine karıştırıyor. Themis'in gözleri kapalı mı açık mı çelişiyor örneğin.

      Aslında ne var biliyor musun?
      Bu üç tanrıçadan sonra hüküm süren biri var.
      Ve o bir kadın değil, erkek:
      İktidarda bulunan ''İltimas Tanrısı''!

      Katkın için çok teşekkürler absaloooommm :)))

      Sil
    2. İkinizin de haklı olduğu ve zaten ortak düşündüğünüz paydalar var. Bence çok da aydınlatıcı olmuş hem yazı hem yorumlar.

      Mitoloji ve tarihteki adalet neydi tartışılır ama şu gün ki adalet tartışmasız zulüm ve adalet diye bir şey yok. Maalesef :/

      Sil
    3. Evet, ortak paydalar var elbette.
      Şu anki adalet ''bozulma yönünde eğilim göstermek'' tabirine çok uygun.
      Yani var olan haklar da birer birer elden gidiyor pehito.

      Sil
    4. Maalesef öyle Zeugma :/

      Sil
  2. her adaletsizliğin peşine düşemeyebiliriz belki ama sessiz de kalamayız bu duruma.. bugün ona yarın bana mantığı olmalı insanda hep..
    bu dünyada hakkı yenenin hakkı elbet bir gün verilir o da ayrı mesele..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuçta insan beyniyle üretilmiş, ''menfaatler'' doğrultusunda şekilden şekle sokulmaya çalışılan ve azami ölçüde başarılı olunan oynak bir sistem.

      Sil
  3. Evet, terazi de kılıç da adil değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke ilk çağlarda vurgulanmış anlamıyla var olabilseydi her daim.
      Sözlüklerde yer verilen; “Zulmetmemek, eşit olmak, eşit tutmak. İnsaflı ve doğru olmak, doğru davranmak. İstikamet ve hakkâniyet. Her şeye hakkını vermek, düzeltmek. Mutedil olmak, her şeyi yerli yerinde yapmak.” şeklindeki anlamlarıyla örtüştüğünü hiçbirimiz söyleyemeyiz.

      Sil

  4. gözlerin kapalı olsa bile hakkını savun- tart -öyle karar ver taktiği işte :))
    dengeni bil- gardını al- ama her zaman adil ol !

    ben çokmu iyimserim ne ?
    :))))

    sevgiler zeugmam ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özde değil ''sözde'' öyle olduğu çok açık ama. Ben gözlerin kapalı olmasını ''kör olmak'', dolayısıyla adaletsiz kararlar vermekle eşleştiriyorum:) İşte o zaman çok güzel uyuyor.

      Evet, sen gerçekten de çok iyimsersin ;)
      Sevgiler Nunucuğum :)

      Sil
  5. Demek ki adalet denen şey net olamıyor ,tartışılıyor ! Teşekkürler aydınlatızı yazı ve yorumlar için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette ki net değil. Son dönem iyice ivme kazanmış bulunan Amerika menşeli planlarla Türk ordusunun tasfiyesi olayını, yani Balyoz davasını düşünelim. Sırf bu amaçla özel yetkili yargı sistemi düzenlenip eski Genel Kurmay Başkanlarına kadar tutuklanmadı mı?

      Ziyaretiniz için teşekkürler Arzu Hanım..

      Sil
  6. Hakikaten bunu hiç düşünmemiştim.Hele ülkemizde adalete olan inancım hiç kalmadı.Bu arada Zeugmacım daha nice 19 Mayıslara gururla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülkede yargı kurumları ve adalet siyasete alet ediliyorsa, iktidar tarafından ele geçirilmişse elbette ki inanç diye bir şey kalmaz.

      Cumhuriyetimizin doğum günü olan nice 19 Mayıslara Ebrucuğum. Gururla...

      Sil
  7. Artık adaletin varlığına inanmıyorum. hele ki ülkemizde hiç yok bence....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altyapı çalışmalarını tam olarak bitiremediler henüz.
      Bittiği zaman göreceğiz asıl...

      Sil
  8. Metallica'nın "... and justice for all" diye bir şarkısı var, sözlerine dikkat ederek dinlemenizi öneririm. Örneğin “Halls of justice painted gren / Adalet salonları yeşile boyalı. - Money talking/Para konuşuyor” diye başlar şarkı. (http://www.metrolyrics.com/and-justice-for-all-lyrics-metallica.html)

    "Adalet" figürünün terazisi suçlu ile masumu ayırıyor haklısınız. Ancak elindeki kılıç hükmü ve hatta daha da önemlisi hükmün hızını temsil eder. Yani aslında çok doğru bir çıkarıma gönderme yapar: Geciken adalet, adalet değildir! (Adalet Herkes İçin...)

    Tabii ne geçmişte ne de günümüzde bundan bahset biraz güç!

    Bir de malum adalet terazisi ve terazinin bir baston ile aldatılması ve terazinin dünyadan kaldırılması hikayesi vardı! Ne kadar ironik semboller kullanıyoruz değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, gerçekten de ironik. Keşke mitolojideki anlamlarıyla var olabilseydi o semboller. ''Geciken Adalet'' deyince şu an bir ağır ceza hakimi geldi aklıma. Asıldıktan sonra suçsuzluğu ortaya çıkan bir adamı yıllar boyu unutamadığını anlatmıştı gazetede. Hatta konuyla ilgili bir kitap yazmıştı yanılmıyorsam ya da yazacaktı.
      Metallica'nın o parçasının şu kısmı her şeyi özetliyor aslında:
      Lady justice has been raped
      Truth assassin
      Rolls of red tape seal your lips
      Now you're done in
      Their money tips her scales again
      Make your deal
      Just what is truth? i cannot tell
      Cannot feel

      Sil
  9. Yanıtlar
    1. 4 yumurta aşırıp omlet yapan askerin askeri mahkemede yargılanması. İroninin alâsı buradaymış. Mutklaka okunması gerekir diye düşünüyorum.

      Orada dikkatimi çok dikkat bir yorum var. Virgülüne bile dokunmadan aynen kopyalıyorum:
      ''gata da 2009 senesinde genel cerrahi kısmında kanser tedavisi olurken/ yatarken yanıma kirli sakallı küpeli birini yatırdılar üstelik ne öğrenci, ne çalışan ne de sigortası yoktu, yaşından dolayı aile üzerinden de bakılamıyodu, yasal olmamasına rağmen yinede tedavisini oldu ben kan sırası beklerken o sıra beklemeden işlerini hallediyordu çünkü ben astsubaydım o ise koskoca albay çocuğuydu......bu albaylık nasıl bir güçse babadan oğla da geçiyor heralde..0,91 kuruşluk yumurta davası yarbayımı kahraman yapmıştır nede olsa bir astsubaya ceza aldırttı...''

      Katkılarınız için çok teşekkürler Erkan Bey...

      Sil
  10. İçimden geçenler öyle karamsar ki. Umut dolu bakmak isterdim ama olmuyor malesef.
    İlahi adalete inanıyorum. O da olmasa yaşayamam herhalde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen ben de o durumdayım.
      Umutsuzluk içinde beklemekten başka yapabileceğimiz bir şeyler elbette var. Makarnayla uyuşturulmuş beyinlerin uyanma vakti gelmiştir umarım. Yeter artık, uyansınlar!

      Sil
    2. Katılıyorum..

      Sil
  11. Adalet bence eski bir kadın isminden öteye gidemez. Hele ki Türkiye'de ( :)) )
    Behzat Ç. ' de adalet ile ilgili çok güzel bir sahne vardı , tam gediğine oturtulan bir kelime.. bende buradan o kelimeyi diyorum ve susuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adalet Ağaoğlu gibi yıllanmış bir kadın yazarımızda görüldüğü üzere.
      Behzat Ç'yi ne yazık ki hiç izlemediğim için bilemedim o kelimeyi.
      Muhtemelen ''bip''li bir kelime :)

      Sil
  12. Hayata daha gözlerimizi açarken adil olmayan bir durum söz konusu!Adil olmayan bir hayatın içinde adaletten söz etmekte çok afakî kalıyor. Adalete inancı kalmayan koca bir gürühuz biz!. Bu öyle bir virüs haline geldi ki inançsızlıklarımız hemen her alanda hüküm sürmekte!.Tanrılar her kılıkta her yerde!ilizyonlarıyla birbirleriyle rekabette!Kimi ayakta alkışlanmakta kimi ilizyonistin farkında zamanını kollamakta!. Mitlerden günümüze adalet hep tartılmak istenmiş!kantarda dahi hilelere rastlanmış!.Gerçek denge sağlanabilmiş mi! bence ne dün ne de bugün adalet hiç bir zaman tam sağlanamamış!.Yüzlerce yıl öncesine; geçmişe tanıklığımız yok elbette, bunu tam olarak bilemeyiz!Ama bugün adaletin 'a' sından dahi söz etmemiz mümkün değil!. Çünkü zaten teraziyi elinde tutan seninde dediğin gibi o bir 'İltimas Tanrısı!' sorulacak olunursa 'iltimas bunun neresinde?' ben de derim ki adalet bunun hangi kefesinde!.Zalimin zulmünde mi!

    Teşekkürler Zeugmacığım...Adaleti geçmişten günümüze,farklı bir bakış açısı içinde sorgulamamızı sağladığın için...Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, aynen öyle. Afrika'daki açlık ve sefalete gözlerini açmış bir bebek ile Monaco Sarayı'nda dünyaya gelmiş bir bebek adalet ve adaletsizliği yeterince kanıtlıyor bence. Adaletin imtiyazlı olandan yana devam edeceğini de. Hatta parayla satın alınabilen bir kavram olduğunu da
      Öyle güzel bir özet çıkarmışsın ki üstüne ne söylesem yetersiz kalacak.
      Adalet, İltimas Tanrısı'nın hem elinde hem zulmündeki terazide can çekişiyor artık Esinciğim...
      Değerli görüşlerin için ben çok teşekkür ederim..
      Sevgilerimle...

      Sil
  13. Hiç o açıdan bakmamıştım. Sizi izlemeye aldım. Ben de bloğuma beklerim

    YanıtlaSil
  14. Adaletsizlik, belki de kendisine karşı birleşen fikirler topluluğu ile insanları birbirine daha sıkı bağlayan zararlı bir düzen parçasıdır...
    Zıtlıklar düzeninin çarklarından birisidir belki de!
    Adaletsiz yönetimler olmasa,adil yönetimlerin,
    Kötüler olmasa iyilerin,
    Merhametsizler olmasa merhametlilerin,
    Kirli olmasa temizin kıymetinin farkına varamayız.
    Bu yüzden ben kendi fikrimce ''Sonsuza kadar adaletsizliğin ve adalet peşinde onu aramanın'' hiç bitmeyeceğini düşünüyorum.



    YanıtlaSil
  15. Zararlı bir düzenin parçası olduğu kesin. Tarih de zaten adaletle uzaktan yakından ilgisi olmayan en zalim diktatörlerin icraatlarıyla dolu değil mi?
    Yakın tarihe baktığımızda 1990'larda Kuzey Afrika'daki savaşlarda ölen milyonlarca insan, 2003'te Irak'ta başlayan kanlı savaşlarda yine milyonlarca asker ve sivilin ölmesi hangi adaletin indirdiği kılıcın keskin ve de vahim sonuçlarıydı?
    Sonsuza kadar adalet arayışı pek de mümkün durmuyor. Örneğin Yargıtay Balyoz davası sanıklarının cezalarını onayladığında ceza alanların AİHM'ye başvurma hakları bile yok edilmiş oluyor. Bu adaletsizlikler böyle uzayıp gidiyor Kürşat Bey. Ve içinde bulunduğumuz dönem sandığımızdan çok çok daha kötü boyutlarda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size katılıyorum.Adaletsizliğin had safhada olduğu karanlık bir tunelden geçmekteyiz.Fakat Afrika atasözü bana hep umut verir ve der ki ; Sular yükselince balıklar karıncaları,sular çekilince de karıncalar balıkları yer!
      Elbet biz karıncaların da sırası gelecek değilmi :) Sabır ...

      Sil
    2. Afrika atasözü ne kadar güzelmiş öyle. İlk kez duydum sayenizde.
      Sabır ve umuda dair harika bir örnek vermişler.

      Tüm karıncalar adına teşekkür ediyorum size ;)

      Sil
  16. :)) ay zamanım oldukça bloga birşeyler ekleyip yorum bırakanlara geri dönüş yapmaya çalışıyorum, daha önce uyardığım biri olmadı ama blogda hata gördüysem haber vermişliğim oldu evet :)

    YanıtlaSil
  17. Seni hep takipteydim, ama bu postunu nasıl olduysa kaçırmışım. Artık adalet filan kalmadı. Afrika ata sözüne de bayıldım. Sular çekilir mi acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sular hiç bu kadar yükselmemişti. Balıklar karıncaları yemekle meşgul Zehra Hanım. Sular elbette ki çekilecek. İşte o zaman....

      Sil
  18. Sokaktaki vatandaş; sen, ben, hepimiz... hangimiz adaletin kendimize adalet olmasını istediğimizi ve bizim için adaletin sadece lehimize verilmiş mahkeme kararlar olduğunu açık açık kabul edebiliriz ki? 20 yıla yakın avukatlık yaptım daha ben bunu diyenini görmedim.:)) Themis yaratıcıları tarafından tecavüze uğramış bir tanrıçadır, sakildi, sakattır bizim anlayacağımız dille aslında açık takiyyedir. elindeki kılıcın hızla ilintisinden bahsetmiş yorumculardan biri. Kılıç.. sadece hız mı? adaletin gücünü ve keskinliğini de temsil eder. Peki güzel; ama kılıcı tutan güç? Yasalar güce teslimdir. İktidar kimse mahkemeler de ona aittir. Yahu Roma icadından (Mevcut Hukuk sistemi ve Tanrıça) medet beklenir mi?:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adalet yolunda 20 yıl çalışmış biri olarak sözleriniz çok değerli Avram Hocam.
      Öyle bir şey diyenini ben de hiç görmedim :)
      Themis'le ilgili sözleriniz de yukarıdaki İngilizce parçanın sözlerini aynen doğruluyor. E, tabii ki bence de öyle. Dedim ya iktidardaki ''İltimas Tanrısı'' ne dediyse doğru olan odur! Gerisi hayaldir, öfkedir, saçını başını yolmaktır, yaratılan korku dağlarıyla ülkenin geleceğinin karanlıklara doğru yol almasıdır...

      Sil