07/07/2014

Sermet Sami Uysal: Değişik Yanlarıyla Yahya Kemal

Yaşadığı döneme damgasını vurmuş, silinmez izler bırakmış sıra dışı insanların yaşam kesitleri hep dikkatimi çekmiş, öğrenme isteğiyle doldurmuştur beni...

Edebiyat tarihimizde haklarında olumlu ya da olumsuz ''en çok'' yazı yazılmış, kitap yayımlanmış (ve konuşulmuş) üç şair var.
Zamanlama sıralamasına göre; Tevfik Fikret, Yahya Kemal ve Nazım Hikmet...
Bu üç şair arasında hakkında en çok yazı yazılma rekoru Yahya Kemal Beyatlı'nın. Şairin ayrıca bugüne kadar hiçbir şair tarafından kırılamamış bir ''dünya rekoru'' da var: Hem Türk hem Dünya edebiyatında tek şiiri bile yayımlanmadan, ülkesinin en büyük şairi kabul edilmiş ''ilk'' (ve son) şair olması.
Yahya Kemal, tartışmasız Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında limitleri aşarak zirve yapmış, Divan şiiri ile Batı şiirini kaynaştırmış ve Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamış çok parlak bir isim.
Yalnızca şair yanıyla değil, medeniyet ve tarihle ilgili düşünceleriyle de sınırları aşıp ulaşılmaz bir yere oturmuş sıra dışı bir kimlik!
O bir şair ve yazar. O bir siyaset adamı, diplomat. O aynı zamanda Nazım Hikmet'e hocalık yapmış, şiir konusunda dersler vermiş, Edebiyat Fakültesinde Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğretmeni olmuş büyük bir edebiyatçı!
Koşar adımlarla çıktığı ulaşılması güç şiir tahtında yaklaşık kırk yıl saltanat sürdükten sonra 1958'de artık kıyıya iyice yanaşmış olan ''Sessiz Gemi''sine binmiş ve rotayı ''geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan'' kapıya çevirerek ''gemiler geçmeyen bir ummanda'' sonsuzluğun içinde ağır ağır kaybolmuş...

Ölüm karşısındaki çaresizlik edebiyata ait en temel konulardan biri, özellikle de şiirde bir şahdamar.
Yayımlanmış 190 şiirinden 92'sinde ölüme vurgu yapan Yahya Kemal'i tanımak...

RİNDLERİN AKŞAMI
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç.

Yahya Kemal Beyatlı

Hemen herkes tarafından bilinen bu muhteşem parçanın bestesi Münir Nurettin Selçuk'a ait.
Ömrün son demlerine vurgu yapan olağanüstü bir şiirin musikiyle eşsiz birleşimi sonucu ortaya çıkmış ender örneklerden biri. Öyle ki ''Münir Nurettin Selçuk Konçertosu'' olarak da addediliyor...

Ve, bir şair düşünün ki hayatı boyunca hiç ''ev''lenmemiş...
Bu ifade her iki anlamıyla da geçerli Yahya Kemal için. Ne bir eşi olmuş ne de yaşamını idame ettireceği kendine ait bir evi.
Ömrü sürekli otel odalarında geçmiş ve nihayetinde Park Otel son mekânı olmuş.

Yahya Kemal'in neredeyse 'kesintisiz' biçimde ölümü duyumsaması ve şiirlerine yansıtmasında bir değil birçok neden var.
Küçük yaşta kaybettiği için anne figüründen yoksun oluşu, ona ait bir resme sahip olamayışı, yüzünün bile neye benzediğini bilmiyor oluşu en önemli etkenlerden...

50 yıl gibi uzun bir zaman dilimine yayılan son derece titiz bir kaynak araştırması sonucu ortaya çıkarılmış ve kendi içinde bir bütünlük oluşturmuş on dokuz bölümden oluşan bu kitaptaki her bölüm Yahya Kemal'in başka bir yönüne ışık tutuyor...

İstanbul Üniversitesi mezunu, aynı zamanda Paris Üniversitesi'ni birincilikle bitirdikten sonra Sorbonne'da doktora yapmış bir türkolog olan Sermet Sami Uysal tarafından, Yahya Kemal'i bilinmeyen yönleriyle tanımak isteyen edebiyat severler için büyük bir özveriyle hazırlanmış, bir solukta okunacak mükemmel bir kaynak...