Fotoğrafta gördüğünüz ve son kata kadar demir parmaklıklarla sıkı bir şekilde kapattırılmış binayı görünce bir hayli şaşırıp görüntüsünü almıştım.
Şaşırmakta haklıydım, çünkü demir parmaklık olayı en fazla ikinci kata kadar kullanılan bir güvenlik önlemi çeşididir.
En azından benim o ana kadar gördüğüm örneklerin hepsi o şekildeydi, öyle biliyordum.
Hatta siz de rastlamışsınızdır; birinci katların çoğu sadece balkonların bulunduğu odaların pencerelerine parmaklık taktırır. Ve bu durum, sözüm ona güvenlik önlemi alınmış o eve genel bir bakış atıldığında komik bir görüntü oluşturur. Nasrettin Hoca Türbesi'ndeki mizanseni hatırlatır çünkü. Hani her taraf açıktır da sadece ortada tek başına dikili demir kapıya kocaman bir kilit vurulmuştur, onun gibi.
İnsanın insana yaptığını kimse yapmaz, derler ya. Apartman sakinleri böyle bir kararı uygulamaya alırken, yani hırsızdan korunmayı öncelikli madde olarak belirlerken bir yangında ya da deprem anında o parmaklıkları aşıp nasıl kurtulacaklarını da düşündüler mi acaba? Demek ki ''insan'' denilen felaket hepsinden ağır basmış onlar için. Pencere ya da balkondan giremeyen hırsız kapıdan girer oysa. Yeter ki niyet etsin.
''Kapıdan giremeyen bacadan girer,'' atasözümüz boşuna söylenmedi. İşte bunları düşünememişler maalesef.
Onlar hırsızların sadece ''Spiderman'' olduğunu düşünmüşler sanırım.☺️
Yetkililer, hırsızlık olayları ilgili kulaktan dolma bilgilerle alınan ve çok güvenli olduğu zannedilen önlemlerin birçoğunun yetersiz olduğunu, hırsızlık kurbanı on binlerce ev ve iş yerindeki güvenlik önlemlerinin bu yetersizliği doğruladığını söylüyor. Bu yanlışlardan en yaygını daire kapıları ile ilgiliymiş örneğin.
"Kapının kalınlığının sağlamlığının bir göstergesi olduğuna inanılır. Ancak unutulmaması gerekir ki tüm kapılar açılmak üzere tasarlanmıştır. Nasıl ki kapıda kaldığınızda çağırdığınız çilingir birkaç dakika içinde kapıyı kolayca açabiliyorsa, kötü niyetli kişilerin de kapıyı açabilme ihtimali her zaman söz konusudur,'' diyorlar. Doğru söze ne denir!
Kolay erişilebilen pencere, balkon veya çekme kapıların bulunduğu mekanlarda ise, demir parmaklık ya da panjur benzeri mekanik yöntemlerin kesinlikle alarm sistemi ile desteklenmesi gerekiyormuş...
Geçen ay gazetelerden okuduk hepimiz.
Bir ülke düşünün ki Emniyet Genel Müdürü’nün evine bile hırsız giriyor. Niteliksiz hırsızlık ve asayiş sorunlarının hangi boyutlarda olduğunu gösteren hayli önemli bir örnekti bu.
Dikkatli olmak gerekiyor…
Şaşırmakta haklıydım, çünkü demir parmaklık olayı en fazla ikinci kata kadar kullanılan bir güvenlik önlemi çeşididir.
En azından benim o ana kadar gördüğüm örneklerin hepsi o şekildeydi, öyle biliyordum.
Hatta siz de rastlamışsınızdır; birinci katların çoğu sadece balkonların bulunduğu odaların pencerelerine parmaklık taktırır. Ve bu durum, sözüm ona güvenlik önlemi alınmış o eve genel bir bakış atıldığında komik bir görüntü oluşturur. Nasrettin Hoca Türbesi'ndeki mizanseni hatırlatır çünkü. Hani her taraf açıktır da sadece ortada tek başına dikili demir kapıya kocaman bir kilit vurulmuştur, onun gibi.
İnsanın insana yaptığını kimse yapmaz, derler ya. Apartman sakinleri böyle bir kararı uygulamaya alırken, yani hırsızdan korunmayı öncelikli madde olarak belirlerken bir yangında ya da deprem anında o parmaklıkları aşıp nasıl kurtulacaklarını da düşündüler mi acaba? Demek ki ''insan'' denilen felaket hepsinden ağır basmış onlar için. Pencere ya da balkondan giremeyen hırsız kapıdan girer oysa. Yeter ki niyet etsin.
''Kapıdan giremeyen bacadan girer,'' atasözümüz boşuna söylenmedi. İşte bunları düşünememişler maalesef.
Onlar hırsızların sadece ''Spiderman'' olduğunu düşünmüşler sanırım.☺️
Yetkililer, hırsızlık olayları ilgili kulaktan dolma bilgilerle alınan ve çok güvenli olduğu zannedilen önlemlerin birçoğunun yetersiz olduğunu, hırsızlık kurbanı on binlerce ev ve iş yerindeki güvenlik önlemlerinin bu yetersizliği doğruladığını söylüyor. Bu yanlışlardan en yaygını daire kapıları ile ilgiliymiş örneğin.
"Kapının kalınlığının sağlamlığının bir göstergesi olduğuna inanılır. Ancak unutulmaması gerekir ki tüm kapılar açılmak üzere tasarlanmıştır. Nasıl ki kapıda kaldığınızda çağırdığınız çilingir birkaç dakika içinde kapıyı kolayca açabiliyorsa, kötü niyetli kişilerin de kapıyı açabilme ihtimali her zaman söz konusudur,'' diyorlar. Doğru söze ne denir!
Kolay erişilebilen pencere, balkon veya çekme kapıların bulunduğu mekanlarda ise, demir parmaklık ya da panjur benzeri mekanik yöntemlerin kesinlikle alarm sistemi ile desteklenmesi gerekiyormuş...
Geçen ay gazetelerden okuduk hepimiz.
Bir ülke düşünün ki Emniyet Genel Müdürü’nün evine bile hırsız giriyor. Niteliksiz hırsızlık ve asayiş sorunlarının hangi boyutlarda olduğunu gösteren hayli önemli bir örnekti bu.
Dikkatli olmak gerekiyor…
Harika bir yazı. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilBeğenmeniz mutlu etti beni. Çok teşekkür ederim.
SilDiğer felaketler konusunda kesinlikle haklısınız. Benimde aklıma çoğunlukla hep onlar gelir.
YanıtlaSilHaber bültenlerinde birkaç kez rastlamıştım.
SilYangın esnasında demir parmaklıklar nedeniyle birinci kattan dışarı kaçamayıp ölen insanlar oluyor.
Hırsızlar bende fobi, çocukluğumda hırsızlıktan da öte kötü bir anım var. Hep ürperiyorum, ne çalacaksa çalsın zarar vermeden defolsun gitsin zihniyetine büründüm artık.
YanıtlaSilBu kötü ruh halinden ve ürpertiden kurtulman lazım ama.
SilBence alarm sistemi tercih etmeli ve bu fobiden kurtulmalısın.
Birkaç yıl önce üç kişilik bir hırsız çetesi ''Beyaz eşya anketi yapıyoruz'' bahanesiyle zile basmıştı, Evde yalnız olmadığımı görünce ''Arkadaşlarımız alt katta. birazdan size gelip yanıtlarınızı alacaklar'' deyip gittiler. Tabii ne gelen var ne giden. sonradan öğrendik ki alt kattakine hiç kimse anket yapmamış. Çok dikkatli olmak lazım..