Newcastle, İngiltere'nin kuzey doğusunda, Tyne Nehri'nin kuzey yakasında kurulmuş bir kent. Asıl adının Newcastle upon Tyne olması bu yüzden. Zengin bir tarihe ve kentsel dokuya sahip...
Newcastle University (Ülkemizdeki Erasmus programlarının vazgeçilmez isimlerinden olduğunu bilenler bilir) ve Northumbria University gibi iki önemli üniversitesi var.
Dolayısıyla nüfusunun büyük çoğunluğu öğrencilerden oluşuyor. Şehirdeki sosyal yaşam ve şehir ekonomisi için yerli ve yabancı öğrencilerin önemi oldukça büyük. ''Eskişehir ile benzer özellikler taşıyor'' diyebiliriz belki... Bu nedenle kültür ve eğlence merkezi olma özelliği de kazanmış olan Newcastle, İngiltere'nin en ucuz şehirlerinden biri. Genç nüfusu ve kaliteli-ucuz eğlence noktalarıyla eğlenmek isteyenler için tam bir çekim merkezi.
Hazır Durham'da konaklıyorken ve iki şehir arasında fazla mesafe yokken Newcastle'ı görmemek akılsızlık olacaktı. Hem hızlı tren ne güne duruyordu? Newcastle upon Tyne'e günübirlik bir gezi yapmanın ve gezebildiğimiz kadar gezmenin tam zamanıydı. Tyne Nehri üzerinde bulunan Gateshead Milenyum Köprüsü ile başlamak istiyorum. Çünkü bu köprü resmen bir mühendislik harikası, dünyanın ilk ve tek eğilen köprüsü. İlk olma özelliği ise ''tek ayaklı'' olmasından kaynaklı.

(Gif: ashleysheets.com)
1998'de yapımına başlanan ve 17 Eylül 2001'de açılışı yapılan köprünün uzunluğu 126, yüksekliği ise 50 metre.
Köprü, Gateshead ve Newcastle arasında yalnızca yayalar ve bisikletlilerin kullanımı için yapılmış.
Ancak altından da bazı deniz araçlarının geçebilmesi için, her iki tarafında bulunan büyük su mengeneleri
köprüyü özel miller üzerinde geriye doğru yatırıyor. Yani köprü bir süreliğine yay gibi gerilerek yukarıya açılıyor
ve gemilerin geçmelerine olanak veriyor.
Bu esnadaki görünümünden dolayı Blinking Eye Bridge (Göz Kırpan Köprü) olarak da adlandırılıyormuş.
Açılıp kapanması yalnızca dört buçuk dakika süren köprü aynı zamanda bir çevre dostu. Neden mi?
Çünkü açılma sırasında üzerindeki pisliklerin nehre düşmesini engelleyecek düzeneğe de sahipmiş.
Başka bir yerde yapılan ve tek parça olan 800 ton ağırlığındaki bu köprüyü taşımak ve nehre yerleştirmek için
dünyanın en büyük yüzer vinçi Asian Hercules II kullanılmış.
Yaya olarak köprüyü kullanıp karşı tarafa geçmek istediğimizde bariz bir titreşim (ya da sallantı) hissettik nedense...
Bir tasarım harikası olarak pek çok ödüle sahip olan Gateshead Milenyum Köprüsü elbette ki fotoğraf çekmek isteyenlerin gözdesi. Özellikle gece çekimlerine bakın. Muhteşem ötesi...
Kömür taşımacılığındaki önemi nedeniyle Tyne Nehri'nde art arda sıralı pek çok köprü var.
Gateshead Millenyum Köprüsü'nden sonra hemen karşısındaki Tyne Köprüsü ünlü ve göz alıcı olanlarından...
10 Ekim 1928 tarihinde açılan köprü 59 metre yüksekliğinde ve yapımında bir hayli emek sarfedilmiş...
Haydi şimdi köprünün altından geçerek sessizce Newcastle'ın dik sokaklarında yol almaya başlayalım.
Ve artık bundan sonrasını fotoğraflar anlatsın...
Tren istasyonuna ulaştık. Durham trenine binmek için sayılı dakikalar var. Aklımda ise göz kırpan o köprü.💕😉😖
Kalın sağlıcakla...
Newcastle University (Ülkemizdeki Erasmus programlarının vazgeçilmez isimlerinden olduğunu bilenler bilir) ve Northumbria University gibi iki önemli üniversitesi var.
Dolayısıyla nüfusunun büyük çoğunluğu öğrencilerden oluşuyor. Şehirdeki sosyal yaşam ve şehir ekonomisi için yerli ve yabancı öğrencilerin önemi oldukça büyük. ''Eskişehir ile benzer özellikler taşıyor'' diyebiliriz belki... Bu nedenle kültür ve eğlence merkezi olma özelliği de kazanmış olan Newcastle, İngiltere'nin en ucuz şehirlerinden biri. Genç nüfusu ve kaliteli-ucuz eğlence noktalarıyla eğlenmek isteyenler için tam bir çekim merkezi.
Hazır Durham'da konaklıyorken ve iki şehir arasında fazla mesafe yokken Newcastle'ı görmemek akılsızlık olacaktı. Hem hızlı tren ne güne duruyordu? Newcastle upon Tyne'e günübirlik bir gezi yapmanın ve gezebildiğimiz kadar gezmenin tam zamanıydı. Tyne Nehri üzerinde bulunan Gateshead Milenyum Köprüsü ile başlamak istiyorum. Çünkü bu köprü resmen bir mühendislik harikası, dünyanın ilk ve tek eğilen köprüsü. İlk olma özelliği ise ''tek ayaklı'' olmasından kaynaklı.

1998'de yapımına başlanan ve 17 Eylül 2001'de açılışı yapılan köprünün uzunluğu 126, yüksekliği ise 50 metre.
Köprü, Gateshead ve Newcastle arasında yalnızca yayalar ve bisikletlilerin kullanımı için yapılmış.
Ancak altından da bazı deniz araçlarının geçebilmesi için, her iki tarafında bulunan büyük su mengeneleri
köprüyü özel miller üzerinde geriye doğru yatırıyor. Yani köprü bir süreliğine yay gibi gerilerek yukarıya açılıyor
ve gemilerin geçmelerine olanak veriyor.
Bu esnadaki görünümünden dolayı Blinking Eye Bridge (Göz Kırpan Köprü) olarak da adlandırılıyormuş.
Açılıp kapanması yalnızca dört buçuk dakika süren köprü aynı zamanda bir çevre dostu. Neden mi?
Çünkü açılma sırasında üzerindeki pisliklerin nehre düşmesini engelleyecek düzeneğe de sahipmiş.
dünyanın en büyük yüzer vinçi Asian Hercules II kullanılmış.
Bir tasarım harikası olarak pek çok ödüle sahip olan Gateshead Milenyum Köprüsü elbette ki fotoğraf çekmek isteyenlerin gözdesi. Özellikle gece çekimlerine bakın. Muhteşem ötesi...
Gateshead Millenyum Köprüsü'nden sonra hemen karşısındaki Tyne Köprüsü ünlü ve göz alıcı olanlarından...
Ve artık bundan sonrasını fotoğraflar anlatsın...
Kalın sağlıcakla...
Çok güzelmiş gerçekten. Kız kardeşim de İngiltere de yaşıyor ailesi ile ve yarın ben de olacaklar:))) iyi tatiller size de.
YanıtlaSilDaha önceden bilmiyordum, ben de çok beğendim.
SilSizin de kızkardeşinize, İngiltere'ye gitme ihtimaliniz var o halde:)
Teşekkürler, size de iyi tatiller..
Ne ilginç bir köprüymüş, bayıldım :)
YanıtlaSilEn iyi tasarım ödülü dahil, epeyce ödülü var. Hatta 2007'de 1 pound'un üzerine baskısı yapılmış. Ben de bayıldım:)
SilKöprünün ne ilginç bir tasarımı varmış. Hayal gücünün güzel bir yansıması olmuş.
YanıtlaSilSevgi ve selam ile.
Hayal gücü yaratıcılığı tetikleyen en büyük etken gerçekten de.
SilVe hayallerin böyle bir tasarımda vücut bulması ne ilginç, ne hoş.
Teşekkürler, benden de sevgi ve selamlar.
Londra'nın havası çoğunlukla puslu ve yağışlıdır. Bu fotoğraflarda Londra'nın karakteristik gri rengi daha çok ön plana çıkmış. Milenyum Köprüsü ise gerçekten bir mühendislik harikası. Londra gezisini sizin ayak izlerinizi takip ederek ben de gezdim bir kez daha:) özlem giderdim, teşekkür ederim Zeugmacığım..Güzel bir hafta sonu dilerim. Sevgilerimle..
YanıtlaSilLondra'dayken o puslu ve yağışlı hava bize rastlamadı şansımıza. İkinci gün biraz yağmur yağdı ama fazla sürmedi. Demek karakteristik renk hep gri.
SilDurham'da her gün mutlaka yağmur yağıyordu. Newcastle ile bitişik. Ve ikisi de kuzey doğuda olduğu için sanırım, oldukça serin ve rüzgârlıydı. Ayrıca gece 4-5 saat sürüyordu:) Saat 24:00 ve hâlâ gündüz, düşünebiliyor musun?
Londra daha ılıman geldi bana. Epey aşağılarda, güney doğuda olduğundan bence.
İngiltere seyahati yazılarım burada sona erdi. Geçmişe dönüp yine yeniden hatırlamak hoş olacak:) Bilirsin, blog yazmak en çok bu yüzden güzel...
Dilerim ayak izlerimiz uğurlu gelir ve en kısa zamanda hasret giderirsin sen de.
İlgin için çok teşekkürler. Keyifli bir hafta sonu geçirmen dileğiyle, sevgiler Esinciğim.
Gif olarak da yüklemiş, çalışkanlığına hayranım.
YanıtlaSilHakikaten göz kırpıyor, ilginç tasarım. Yapılar muhteşem, yağmurlu manzaraya çok yakışıyor.
Çalışkanlıkla ilgisi yok Burcu. Olsaydı her gün yazı girerdim.
SilÇalıntı olayından sonra üzerlerine blog linkimi yazdığım için fotoğraflar çok vaktimi alıyor sadece. Gezi yazılarında çok foto kullandığımdan yorucu oluyor.
Yapılar hep öyle. Çoğu tarihi bina. Plato kurmaya falan gerek kalmadan tarihi film çekilebilir:) Bizim ülkemizdeki tarza benzeyen binaya hiç rastlamadım.
Yorum yazmıyor olmam takip etmediğim anlamına gelmez kiii. ;) Bayılıyorum Londra yazılarına ve fotoğraflarına Zeugmacığım. Çok sevdiğim ve uzun zamandır gitmediğim, hatta bazıları da hiç görmediğim yerler. Canımı istettin valla, özellikle de bu sıcaklarda birkaç günlüğüne Londra'da yağmurluklarla dolaşmak ne keyifli olurdu. :) Tadını çıkarmışsınız, ne güzel. Daha keyifle tadını çıkaracağınız bir sürü yer olsun dilerim. Öpüyorum çok, sevgiler..
YanıtlaSilTabii ki gelmezz:) Okuduğunu biliyorum İmgecim.
SilSenin gibi dünyanın her tarafını gezen ultra aktif bir seyyah yorumlarla uğraşmasın hiç zaten. Harika fotoğraflarıyla birlikte bize bol bol bilgi aktarsın. Oturduğumuz yerden dünyayı gezdirsin, sergilere götürsün, duygu ve düşüncelerini paylaşıp önerilerde bulunsun.
Canın istesin bence de. Sıcaklarda kavrulurken birdenbire sepserin bir bahar bahar havasının ortasında buluver kendini. Ara ara çiseleyen yağmur eşliğinde mis gibi gez dolaş İsocuğunla :))
Nazik ziyaretin ve dileklerin için çok teşekkürler İmgecim. Bilmukabele...
Ben de öpüyorum çok, sevgiyle..
Hayalimdi İngiltere de yaşamak yıkanlara selam olsun 😢
YanıtlaSilNeden yıkılsın?
SilKüllerinden doğup yine yeniden şahlan..
Her birine yorum yapamadım ama İngiltere yazılarını keyifle takip ettim. Henüz göremediğim ama görmeyi çok istediğim bir ülke.Emeğinize sağlık, iyi geldi...
YanıtlaSilHer yazıya yorum yapmak şart değil bence de.
SilKeyifle takip edildiğini duymak mutlu ediyor insanı.
Seyahati bu kadar seven biri eminim en kısa zamanda İngiltere'yi de görecek;)
Teşekkür ederim...
Çok güzel ya :) Umarım bir gün ben de görebilirim :)
YanıtlaSilİstedikten sonra denizler dağlar aşılır, görülür:)
Sil