Eski Yunan dönemini "rivayetlere göre" değil de doğru bir kaynaktan öğrenmek ve kavramak adına başvurulacak temel bir eser, eşsiz bir kaynak. Yüzyıllar öncesinden günümüze uzanabilmiş esaslı bir klasik. Mitolojiye, özellikle Yunan mitolojisine ilgi duyanların heyecanla okuyup sihirli bir atmosfere geçiş yapacağı, boyut değiştireceği bir şaheser.
Dünya edebiyatının temel taşlarından biri olan İlyada'yı okumak sıra dışı gerçekten. Bir o kadar da heyecan verici. Manzum bir eser eşliğinde Olympos'ta tanrılar dünyasının tam ortasında kaptırmış gidiyorken, bir de bakmışsınız gerçek dünya insanlarıyla iç içe, nefes nefesesiniz.
MÖ IX. yüzyılda Sakız Adası'nda yaşadığı düşünülen Yunanistan'ın büyük şairi Homeros'un yazdığı iki eserden birincisi ''İlias Destanı'' (İliada). İkincisi ise Odysseos Destanı (Odysseia).
İlias Destanı'na bu adın verilmesi, olayların geçtiği bölgeye İlion (Truva) denilmesinden. Destan Yunanlılarla Troyalılar arasında geçen ve dokuz yıl süren savaşları konu edinse de, detaylı anlatılan kısım son 51 gün.
Destanın eski Yunanca aslı kafiye kullanılmadan ''heksametron'' (altı hece) denilen aruz veznine benzer bir vezinle yazılmış. Avrupa sanatında birçok bakımdan ana tema sayılıyor. Çünkü şiir, tiyatro, resim ve heykel, hatta müzik olmak üzere binlerce eserin konusu ya da motifleri ''İlias''tan seçilmiş. Homeros, İlyada'yı yazarken, yaşadığı dönemde herkesin bu öyküyü bildiğini düşünüp Truva kuşatmasını baştan sona anlatmıyor. Neredeyse bitmek üzere olan savaşın özellikle son dört gününü anlatan ve “Aşil’in Öfkesi” olarak bilinen kısım ağırlıkta.
Başlangıç için okumaya alışmanın biraz zorladığını itiraf etmeliyim. Ancak bu durum kısa sürüyor ve şaşırtıcı bir adaptasyon sağlanıyor. Hayranlık uyandıran betimlemelerin kitabı edebi açıdan oldukça değerli kıldığı kesin.
İlyada Destanı'nda okura kuşatması dokuz yıl süren Troya savaşının elli bir günü yansıtılıyor görünse de, içerikte askerlik, hekimlik, gemicilik, din ya da politika ile ilgili bilgiler de mevcut. Akhilleus’un küskünlüğüyle başlayan
destanda gelişme bölümü savaş içerikli. Patroklos ve Hektor’un ölümleri geliyor ardından.
Troyalıların hazırladığı cenaze töreni ile son buluyor.
Antik Yunan'da neredeyse kutsal bir kitap sayılan ve bahsettiği döneme
ışık tutan en gerçekçi eser olan İlyada mutlaka okunmalı.
Dünya edebiyatının temel taşlarından biri olan İlyada'yı okumak sıra dışı gerçekten. Bir o kadar da heyecan verici. Manzum bir eser eşliğinde Olympos'ta tanrılar dünyasının tam ortasında kaptırmış gidiyorken, bir de bakmışsınız gerçek dünya insanlarıyla iç içe, nefes nefesesiniz.
MÖ IX. yüzyılda Sakız Adası'nda yaşadığı düşünülen Yunanistan'ın büyük şairi Homeros'un yazdığı iki eserden birincisi ''İlias Destanı'' (İliada). İkincisi ise Odysseos Destanı (Odysseia).
İlias Destanı'na bu adın verilmesi, olayların geçtiği bölgeye İlion (Truva) denilmesinden. Destan Yunanlılarla Troyalılar arasında geçen ve dokuz yıl süren savaşları konu edinse de, detaylı anlatılan kısım son 51 gün.
Destanın eski Yunanca aslı kafiye kullanılmadan ''heksametron'' (altı hece) denilen aruz veznine benzer bir vezinle yazılmış. Avrupa sanatında birçok bakımdan ana tema sayılıyor. Çünkü şiir, tiyatro, resim ve heykel, hatta müzik olmak üzere binlerce eserin konusu ya da motifleri ''İlias''tan seçilmiş. Homeros, İlyada'yı yazarken, yaşadığı dönemde herkesin bu öyküyü bildiğini düşünüp Truva kuşatmasını baştan sona anlatmıyor. Neredeyse bitmek üzere olan savaşın özellikle son dört gününü anlatan ve “Aşil’in Öfkesi” olarak bilinen kısım ağırlıkta.
İlyada Destanı'nda okura kuşatması dokuz yıl süren Troya savaşının elli bir günü yansıtılıyor görünse de, içerikte askerlik, hekimlik, gemicilik, din ya da politika ile ilgili bilgiler de mevcut. Akhilleus’un küskünlüğüyle başlayan
destanda gelişme bölümü savaş içerikli. Patroklos ve Hektor’un ölümleri geliyor ardından.
Troyalıların hazırladığı cenaze töreni ile son buluyor.
Antik Yunan'da neredeyse kutsal bir kitap sayılan ve bahsettiği döneme
ışık tutan en gerçekçi eser olan İlyada mutlaka okunmalı.
Mitleri ve efsaneleri çok severim yıllar yılar önce okumaya çalışmış ama anlatım ve gidişhat alışılmışın dışında gelince bir türlü dediğiniz gibi adapte olamayıp okuyamamıştım, hala kitaplığımda eksiklik olarak gördüğüm bu iki kitabı en kısa sürede alıp okuyacağım, bu konular üzerine bir belgesel veya yapıma denk gelirsem soluksuz izlerim, kitapta da aynı keyfi yaşamak süper olur :)
YanıtlaSilMitolojiyi ben de inanılmaz seviyorum Derya.
SilHer yıl Troya Festivali düzenleyen ve halkı kendisinden halen "Biz Troyalılar" diye bahseden Çanakkale'yi, buram buram mitoloji kokan Gökçeada ve Bozcaada'yı görebilmeni, antik tarihin izlerini sürebilmeni de gönülden diliyorum.
Homeros, Odesa'yı İlyada'dan sonra yazmış. Onu henüz almadım. İLYADA İş Bankası Kültür Yayınları tarafından geçen yıl basılmış. Oldukça kaliteli bir kitap olduğunu söylemeliyim.
Dediğin gibi filmlerini izlemek de süper olur:)
İnşallah, Çanakkale'de Asos'a kadar gidebildim o da çok kısa geçerken bir ziyaretti, dilerim görebilirim oraları. Yayınevi öğrenmem iyi oldu, önemli çünkü :) çok teşekkürler..
SilSiz niyetine girin yeter ki. Gerisi düşündüğünden daha kolay inan. Çanakkale'de her bütçeye uygun konaklama imkanı olduğu gibi, isteyenler için merkezdeki iskeleden kalkan deniz otobüsü ile (en kısa yoldan) hem Bozcaada hem Gökçeada'yı günübirlik gidip görme gibi bir kolaylık da var artık. Bence buna değer.
Silİlgin için ben teşekkür ederim sevgili Derya:)
Mitoloji çok ilgi alanıma girmiyor ama çok okumak istemişmdir.Uzun süre bu tür kitaplara odaklanamıyorum halbuki yazınızı merakla okudum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilBenim durumum ise tam tersi sanırım. Mitolojiye ilgi duymak; ama yüzyıllardır sanatın bütün dallarında tüm dünyaya tema teşkil etmiş klasik bir eseri okumayı yeni akıl etmek. Manzum bir eser olmasına rağmen çevirmenlerin başarısının "ayakta alkışlanası" olduğu gerçeği kitabı zevkle okunur kılıyor.