Takvimlere göre sonbaharın bitmesine çok az kaldı. Çoğu kişiyi ''Kapıda bekleyen kış geçen yıl olduğu gibi sert geçecek. Gece gündüz hiç durmadan yağan kar yine günler boyu devam edecek,'' benzeri korkular sarmış. Onca derdin içinde bir de bunun için stres yapalım yani?
''Keşke dört mevsim yerine yalnızca baharlar olsaydı. Kavurucu yaz ve dondurucu kışa ne gerek vardı,'' diyenler de yok değil.
Bu tarz konuşup da hayallere kapılmak ya da gerilmek yorar insanı. Doğadan gelenleri durdurmak imkânsız! Yapacak bir şey olmayınca, akışa bırakmalı. An'ı yaşamalı...
Tam da bu ara pastırma yazı kıvamında, bol güneşli günler yaşıyorken sonbaharın tadını çıkarıp doğanın iyileştirici gücünden yararlanmalı. Ruhunu yıkamalı insan, gevşemeli olabildiğince. Yeni bir şeyler keşfedip farkındalığı artırmalı. En çok da tebessüm etmeli. Hazır günlerden de pazar iken kayıt altına alınanları buraya sabitleyip, yıllık rutine devam edilmeli.
Güneşle buluşan sonbahar renklerine bayılıyorum. Kasım ayı deyince aklıma hep Yedigöller düşer.
Oradaki masalsı ortam ve sonbaharın sihirli renkleri...
İlk kez görüyorum böyle bir ağaç. Harikulade çiçekleri varmış. İsmini bilen?
Adını Yunan mitolojisinden, Apollon'un âşık olduğu Deniz Tanrısı Peneus'un kızı, Su Perisi Daphne'den
alan defne bitkisini bodur bir çalı türü olarak biliyordum. Gördüğüm tüm defne bitkileri öyleydi çünkü.
Her dem yeşil kalma özelliğine sahip defne bitkisinin zeytinimsi meyveleri varmış! Hayatımda ilk kez görüyorum!
Kurutulmuş yaprakları et ve balık yemeklerine özel bir lezzet katsın diye kullanılan ya da sabunu yapılan
defne gördüğünüz gibi büyüyüp kocaman bir ağaç olabiliyormuş!?
Sahiller iyice boşaldı artık. Sandalyeyi kumsala bırakan romantik biri olsa gerek.😃
Martılara tütü giydirmişler sanki. Denize iniş anlarındaki bu görüntüleri inanılmaz, hatta komik.😄
Aylardır ortalarda görünmüyorlardı. Yavrulamaya gitmişler meğer. Ve dönmüşler...
Daha önceden martıların kavgacı ve zeki olduklarını, birlikte hareket ettiklerini yazmıştım. İşte size örnek:
Bir parça simit uğruna çığlık çığlığa meydan kavgası...
Büyük Önderimiz ve Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri. Selfie çeken gruba dikkat ettiniz mi?
GSF öğrencileri çocukların kollarına geçici dövme yapıyor. Arzu edilen kelime hep aynı: K.Atatürk 😘🎈🎆
Benim gibi yeni öğrenenler için, bunların adı ''Berliner''. Diğer adıyla ''Alman Donutu''. O kadar methettiler ki,
uğruna şeker ve tatlı diyetimi bozdum (Bir seferliğine ve yarısından bile az yemek kaydıyla tabii).
Süper ötesiydi yahu, bayıldım!!!😋😋
Ne kadar ilginç, öyle değil mi?
Pamuk şekerler alınmış, selfieler çekiliyor. Gelsin layklar. Hatta yağsın...
Elinde telefonla gezmeyen tek kişi görmek mümkün değil artık!
Hahaha:) Siz hiç bandanayla dolaşan köpek gördünüz mü? Bu zavallım epeydir böyle dolaşıyordu. Meğer sinir oluyormuş.
Şansa bakın, bandanayı tam da çıkardığı ana tesadüf ettim. Fotoğrafını çekerken üstüme atlaması an meselesiydi. Korkudan titretmişim hatta:) O pozdan sonra 5 dakikaya kalmadı bir arkadaşı geldi yanına tesadüf. Ve ikisi birden
çeke uzata çıkarıp attılar bandanayı. Bakın nasıl da oyun oynuyor. Eee, kaç gündür bir parçası olmuştu.
Bu arada; kargalardan sonra köpekler de mutasyona uğramış sanırım. Benim bildiğim
Sibirya kurtları mavi gözlü olur. Bu hangi tür arkadaş ya?
Ara sokaklardan birinden davul zurna sesi geliyor. Etraftaki yüksek binaların pencerelerinden sarkan
insanların telefonla çekim yaptıklarını da görünce, hemen o sokağa ışınlanmalı. 😃
Roman düğünüymüş meğer...
Bu soğukta ne düğünü? Gelin hamamından çıkmışlar üstelik. Ve hamamdan yeni çıkmış gelini o soğukta böyle giydirip sokaklarda dolaştırıyorlar. Umarım hasta olmamıştır. Fotoğrafları izin alıp da çektim tabii. İzin aldığım kişi annesi çıktı. ''Ankara'ya gelin gidiyor,'' derken gözleri dolu doluydu. Dilerim çok mutlu olsunlar.
Bu yılki sonbahar yansımalarım da burada sona erdi.
Sevgiyle ve hoşça kalın...
''Keşke dört mevsim yerine yalnızca baharlar olsaydı. Kavurucu yaz ve dondurucu kışa ne gerek vardı,'' diyenler de yok değil.
Bu tarz konuşup da hayallere kapılmak ya da gerilmek yorar insanı. Doğadan gelenleri durdurmak imkânsız! Yapacak bir şey olmayınca, akışa bırakmalı. An'ı yaşamalı...
Tam da bu ara pastırma yazı kıvamında, bol güneşli günler yaşıyorken sonbaharın tadını çıkarıp doğanın iyileştirici gücünden yararlanmalı. Ruhunu yıkamalı insan, gevşemeli olabildiğince. Yeni bir şeyler keşfedip farkındalığı artırmalı. En çok da tebessüm etmeli. Hazır günlerden de pazar iken kayıt altına alınanları buraya sabitleyip, yıllık rutine devam edilmeli.
Oradaki masalsı ortam ve sonbaharın sihirli renkleri...
alan defne bitkisini bodur bir çalı türü olarak biliyordum. Gördüğüm tüm defne bitkileri öyleydi çünkü.
defne gördüğünüz gibi büyüyüp kocaman bir ağaç olabiliyormuş!?
Aylardır ortalarda görünmüyorlardı. Yavrulamaya gitmişler meğer. Ve dönmüşler...
Bir parça simit uğruna çığlık çığlığa meydan kavgası...
uğruna şeker ve tatlı diyetimi bozdum (Bir seferliğine ve yarısından bile az yemek kaydıyla tabii).
Süper ötesiydi yahu, bayıldım!!!😋😋
Pamuk şekerler alınmış, selfieler çekiliyor. Gelsin layklar. Hatta yağsın...
Elinde telefonla gezmeyen tek kişi görmek mümkün değil artık!
Şansa bakın, bandanayı tam da çıkardığı ana tesadüf ettim. Fotoğrafını çekerken üstüme atlaması an meselesiydi. Korkudan titretmişim hatta:) O pozdan sonra 5 dakikaya kalmadı bir arkadaşı geldi yanına tesadüf. Ve ikisi birden
çeke uzata çıkarıp attılar bandanayı. Bakın nasıl da oyun oynuyor. Eee, kaç gündür bir parçası olmuştu.
Bu arada; kargalardan sonra köpekler de mutasyona uğramış sanırım. Benim bildiğim
Sibirya kurtları mavi gözlü olur. Bu hangi tür arkadaş ya?
insanların telefonla çekim yaptıklarını da görünce, hemen o sokağa ışınlanmalı. 😃
Roman düğünüymüş meğer...
Sevgiyle ve hoşça kalın...