Hava sıcaklığının gitgide artacağı anlamına gelen ilkbahar ekinoksu bu yıl 21 Mart Çarşamba günü gerçekleşmişti.
Baharı müjdeleyen ilk çiçekler genellikle ekinokstan birkaç hafta önce açmaya başlar. Bunların başında ocak ayında filizlenmeye başlayan mimozalar ile parlak yapraklı kartopular gelir, akabinde papatyalar çıkardı. Sonrasında da her yıl en fazla bir-iki hafta değişimle badem, erik, kayısı gibi meyve ağacı dalları bahar çiçekleriyle donanmaya başlar, döngü çok da fazla sekteye uğramadan devam ederdi.
İçinde bulunduğumuz yıl eylül ayı hayli sıcak geçmişti. Ekim normallerin bir parça altını denese de kasım ortalamaların üzerinde seyretti. Aralık ayı cömertçe sergilediği güneşi ve ılımanlığıyla baharı yaşatmış, kardı, kıştı unutulup gitmişti. Üstelik bu sıralamayı benim diyen meteorologlar bile tahmin edememişti. İpler Doğa Ana'nın elindeydi. Havanın, suyun toprağın hakimi doğaydı tabii. Mis kokulu çiçek kızlarını canı ne zaman isterse o zaman uyandırmaya karar vermişti:)
Vee... Aylar süren bahar esintileri sonrası sürpriz bir faaliyet gösterisi başladı. Etkinlik zamanı olarak mart ayı seçilmişti. Rengârenk bir sunumla, mis kokulu, çok kapsamlı, kesintisiz bir şölen sergileniyordu. Martta boy gösteren birkaç çiçeğe eşlik etmek üzere otların içinde kaybolmuş, dallara sıralanmış, çalıların üzerinde peyzaj süslemesine renk katmış miniminnak, renk renk, boy boy ne çok çiçek vardı. Martın ortasında çıkan gelincikler bu yıl nasıl da erkenci? Erguvan ve leylakların martta uyandıklarına şahit olan var mı sahi? Morsalkımların çardaklardan hızla ve hevesle serpilişlerine?
Haydi o zaman, Doğa Ana'nın mart ayı etkinliklerine buyurmaz mısınız? Yaz-kış açan Bodrum papatyaları her daim...
Veda etmelerine çok az kalmış olan mimozalar
Kiraz ağacı çiçekleri
Bir peyzaj bitkisi olan parlak yapraklı kartopu
(Viburnum Tinus)
Mart ayı başında ilk açanlardan, badem ağaçları
Bir zamanlar Alman banknotlarının üzerine resmi basılan karahindiba bitkisi, her haliyle...
Bir masalda geçiyordu. Karahindiba minik perilerin paraşütüymüş. Onlara tutunarak uçmayı öğreniyorlarmış.😊💡✌
Ah, mis kokulu incirler yapraklardan önce çıkmış. Çok aceleciler bu yıl:)
Oregon üzümünün (Mahonia) muhteşem kokulu salkımları bir an önce üzüme dönüşmek için pek bir hevesli:)
Kırların özgür ruhlu sarı çiçekleri ile papatyalar ne de hoş. Onlarsız bir bahar asla...
Geçen yıl nisan sonlarında bile kendini göstermeyen gelincik, bu yıl çok tez canlı:)
Üstteki ilk gördüğüm gelincikti. Birkaç gün sonra tüm güzellikleri ve zarafetleriyle çoğalmaya başladılar.
Oxalis Rosea - Süs Yoncası
Gözlerimizin aşina olduğu bu minik pembe çiçeklerin yonca olduğunu öğrenmek çok şaşırtıcı oldu.😄😤
Trifolium repens (Ak Üçgül)- Baharda başlayıp her dem yeşil kalan yonca türü bitki örtüsü
Papatya bulamadığımız zaman bu beyaz çiçeklerden taç yapardık:) Çok da güzel olurdu...
Baş döndürücü kokusuyla leylaklar...
Tomurcuklardan ilk kez patlayan çiçekler bunlar...
Çiçekleri minik, kırmızı elmalara dönüşecek olan Malus Rudolph.
Adını dün akşam zar zor bulup öğrenebildim:)
Elmalar zeytin büyüklüğünde oluyor ve yabancı ülkelerde reçeli yapılıyormuş.
Kim bilir, hasat zamanı geldiğinde ben de bir miktar deneyebilirim.
Morsalkımlar tomurcukken adeta bir kozanın içinde gizleniyor sanki. Ne kadar ilginç...
Dünkü yürüyüşümde açmış erguvanları görünce şok oldum. Bu ne acele!
Rengiyle, salkımların formuyla nasıl da güzeller..
Bu da demek oluyor ki, İstanbul Boğazı'nın erguvan rengine dönüşümü başladı.
Boğaz turlarının zamanıdır;)
Bahar tadında, mis kokulu ve rengârenk günler dileğiyle...
Baharı müjdeleyen ilk çiçekler genellikle ekinokstan birkaç hafta önce açmaya başlar. Bunların başında ocak ayında filizlenmeye başlayan mimozalar ile parlak yapraklı kartopular gelir, akabinde papatyalar çıkardı. Sonrasında da her yıl en fazla bir-iki hafta değişimle badem, erik, kayısı gibi meyve ağacı dalları bahar çiçekleriyle donanmaya başlar, döngü çok da fazla sekteye uğramadan devam ederdi.
İçinde bulunduğumuz yıl eylül ayı hayli sıcak geçmişti. Ekim normallerin bir parça altını denese de kasım ortalamaların üzerinde seyretti. Aralık ayı cömertçe sergilediği güneşi ve ılımanlığıyla baharı yaşatmış, kardı, kıştı unutulup gitmişti. Üstelik bu sıralamayı benim diyen meteorologlar bile tahmin edememişti. İpler Doğa Ana'nın elindeydi. Havanın, suyun toprağın hakimi doğaydı tabii. Mis kokulu çiçek kızlarını canı ne zaman isterse o zaman uyandırmaya karar vermişti:)
Vee... Aylar süren bahar esintileri sonrası sürpriz bir faaliyet gösterisi başladı. Etkinlik zamanı olarak mart ayı seçilmişti. Rengârenk bir sunumla, mis kokulu, çok kapsamlı, kesintisiz bir şölen sergileniyordu. Martta boy gösteren birkaç çiçeğe eşlik etmek üzere otların içinde kaybolmuş, dallara sıralanmış, çalıların üzerinde peyzaj süslemesine renk katmış miniminnak, renk renk, boy boy ne çok çiçek vardı. Martın ortasında çıkan gelincikler bu yıl nasıl da erkenci? Erguvan ve leylakların martta uyandıklarına şahit olan var mı sahi? Morsalkımların çardaklardan hızla ve hevesle serpilişlerine?
(Viburnum Tinus)
Gözlerimizin aşina olduğu bu minik pembe çiçeklerin yonca olduğunu öğrenmek çok şaşırtıcı oldu.😄😤
Papatya bulamadığımız zaman bu beyaz çiçeklerden taç yapardık:) Çok da güzel olurdu...
Adını dün akşam zar zor bulup öğrenebildim:)
Kim bilir, hasat zamanı geldiğinde ben de bir miktar deneyebilirim.
Rengiyle, salkımların formuyla nasıl da güzeller..
Boğaz turlarının zamanıdır;)
Bahar tadında, mis kokulu ve rengârenk günler dileğiyle...