Pandemi döneminde yapılacak en güzel faaliyetlerden biri de birincil nedeni ''vakitsizlik'' olan ve uzun süredir aklında takılı kalmış bir konuyu eyleme dökmektir bence. Örneğin; bir yörenin tarihi, özellikle de arkeolojik zenginliği; araştırmaları, buluntu ve incelemeleri hakkında olabildiğince detaylı bilgilenmektir.
Pandemi bitiminde ziyarete hazır hale geldiğin o bölgeye gittiğinde gördüklerin edindiğin bilgilerle örtüşürken hissedilenlerin muhteşemliğini yaşamak kim bilir ne muazzam şeydir. Geçmişte yaz tatili için iki kez tercih ettiğimiz Antalya'nın ne yazık ki yalnızca denizi, güneşi ve kumundan faydalanabilmiştik. Onun dışında aşırı sıcaktan bırakın arkeolojisiyle ilgilenmeyi şehri doğru dürüst gezemedik bile. Hatta kapısına kadar geldiğimiz Alanya Kalesi'ne çıkmaktan vazgeçip acilen oteldeki klimalı ortama dönmüştük. O gün bu gündür içimde ukdedir.
Antalya tatil yapmak için en gözde kentlerimizden biri. Peki ya arkeolojisi?
Tarih, mitoloji ve arkeoloji meraklısı bir blog yazarı olarak, hem içerik hem baskı kalitesi bakımından olağanüstü bir kitapla geldim bugün. Bir başucu kitabı niteliğindeki LYKİA KİTABI ile...
Kitap, Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik'in 1993'ten beri süren kazı, araştırma ve incelemelerinin 4 yılda kaleme alınıp vücut bulmuş hali. Kendisi ''Yoksa Lykia topraklarındaki her bir ayak izim 'Boşa gezmişsin' diye bana hesap sorardı,'' cümlesi eşliğinde ömrünün son 32 yılını verdiği Lykia'ya karşı borcunu ve yükümlülüğünü yerine getirmek, tüm birikimini, sanki sadece kendisine aitmiş gibi belleğinde öbür dünyaya göçmemesi gerektiği inancıyla bir kitapta toplamaya karar vermiş bir bilim adamı. Ne yüce bir davranış biçimi...
Kitabın kapsamında Prehistoryasından Osmanlı'ya kadar Lykia'nın arkeolojisi, tarihi, kültürü, sanatı, dini, şehirciliği, mimarisi, mezarları, geçim kaynakları, ekonomisi, dili, yazısı, idari ve sosyal yapısı gibi tüm konuları ve irili ufaklı 130 yerleşim bulunuyor. Yazarın özgün bilimsel yorumları ve değerlendirmelerinin yanı sıra farklı bilim insanları tarafından uzun bir süreç içinde üretilen bilgi ve bulgular da bir araya getirilmiş ve bu kültür bölgesi her yönüyle topluca ilk kez ele alınmış.
Büyük oranda yazarın ilk elden bilgilerinden ve yine yazara ait olan haritalar, çizimler, hava ve yer fotoğraflarından oluşan özgün görseller eşliğinde 600 renkli ve büyük sayfada BATI ANTALYA, LYKİA her dönemi ve her yanıyla ele alınmış kapsamlı bir kitapta Türk Tarih Kurumu tarafından okuyucuya sunulmuş.
Bilimsel yazım ve düzen disiplinine tam uygunluk yanında, bilim dünyası ötesinde toplumun her katmanına hitap eden kolay ve keyifle okunabilen edebi bir dil ve kurguyla yazılmış Lykia Kitabı.
Temel amaç olmakla birlikte aynı zamanda arkeoloji ve tarihi okutmak, öğretmek ve sevdirmek için bir bahanedir bu kitap. Tarih ve kültürün benimsenmesi ve korumayla sonuçlanması umulan; turizme, tanıtıma, ekonomiye önemli katkılar veren güçlü bir bahane...
"Tanrı ve insan bir olup Likya’yı yaratmış. İnsana boşluğu duvarlarla sınırlamak, mekânlar yapmak düşmüş. İstemiş ki; evinde kendisi, kamu binalarında yönetimi, tapınakta tanrısı onurlansın. Tanrı da tüm bunlar için cömertçe malzeme sunmuş insanına: Taş sunmuş, çamur sunmuş, ağaçların en iyisini sunmuş. Üstüne üstlük eksilmez ışık düşürmüş üstlerine. En mavi denizi de değdirmiş eteklerine. Tanrı ve insan bir olup Likya’yı yaratmış.” - Prof. Dr. Nevzat ÇEVİK