15/05/2022

Mayıs Sıkıntısı - Yorumlar

Bugün çok bunaltıcı bir hava var dışarıda. Termometre oda sıcaklığını 25 göstermeye başladı. Birdenbire oldu böyle. Aklı olan evden çıkmaz bence. Bu demektir ki, bundan böyle güneş battıktan sonraya kaldı hem flanöz haller hem de yürüyüşler. Az önce ''Mayıs Sıkıntısı'' diyerek balkondan içeri kaçtım; ama nereden hatırladığımı çıkaramadım. Bir N. Bilge Ceylan filmiymiş meğer. Altın Portakal Ulusal Film Yarışması'nda En İyi Yönetmen Ödülü almış.

Severim kendisini. Pandemi öncesi Troya Müzesi'nde karşılaşmıştık. Eşi ve oğulları da yanındaydı. Aynı anda gezmiştik müzenin katlarını. Ekranda gördüğümüzden çok daha uzun boyluydu ve oldukça mütevazı bir havası vardı. Akşama ''Mayıs Sıkıntısı''nı bulup izlemeli yeri gelmişken.
Ben de şu an spontane başlattığım ve adını ''Mayıs Pazarı Sıkıntısı'' koyduğum filmden zihnimde epeydir yerleşik duran konu başlığının açılımını yapayım. Pek neşeli bir yazı olmayacak, söyleyeyim. 

Epeyce merak eden ve nedenini soran olduğundan hemen başlıyorum: Blog neden yorumlara kapalı?
Bunu epeydir düşünüyordum. Hatta dört-beş hafta kadar önce o kapalı yorumlardan birinde belirtmiştim. Kapatalı iki hafta bile olmadı aslında. Böyle iyiydi. Ancak, teknik arızalar yaşamaya başladım. Fark ettiyseniz cuma günü yayına verdiğim konser yazısı bir türlü listeye düşmedi. On saatten fazla, sabaha kadar bekledi. Cumartesi öğlen oldu, üzerine başka bir yazı daha girdim, yine kıpırtı yok. İkisi birlikte beklemeye başladılar. Can sıkıntısı içinde çözüm düşünürken buldum galiba. Yorumlar da blogun tarih-saat gösteren bir parçasıydı. Devreden çıkarınca sistem etkilenip arıza başlamış olabilirdi. Aynen öyleymiş. Ayarlar kısmına gidip kısa bir süreliğine açıp yeniden kapadım. Sorun çözüldü. Bundan sonrası ne olur bilemiyorum.

Yorumları neden kapattığıma geçeyim. Bir kere bloglarda eski hava yok. Pek çok arkadaş yazmayı bıraktı. Devam edenlerin de canı pek yazmak istemiyor, WhatsApp gurubu havasında ya da forum gibi yürütüyorlar bence. Ben de fazla araştırmalı, uzun (belki de sıkıcı) yazılar yazıyorum. Uyuşmazlık mevcut. Bir de; uygunsa komşu komşuya uğrar, iade-i ziyaret yapar hani, adı üzerinde. Üst üste komşuna hep sen gidince olmuyor işte. Başka komşularda rastlıyorsan hiç olmuyor. Neyse bunlar o kadar önemli değil aslında. 

*   *   *
-YAZIYI SİLMEK YERİNE TAM BURADAKİ İKİ PARAGRAFI ALIP RAFA KALDIRDIM.-
BU KONU MERCEK ALTINDA YALNIZ

*   *   *
Bunları yazmak zorunda kaldım, çünkü yorumları kapattım diye başka sebepler akla gelip iletişimden soruluyor. Sanırım yazıyı çoğunluk okuduktan sonra sileceğim. Diğer ziyaretçileri germeye hakkımız yok, değil mi? Ve siz ikiniz, her zamanki gibi bu yazıyı da okuyacaksınız, onu da biliyorum. 
Görseldeki çam ağacına bakar mısınız? Sırnaşığın pardon sarmaşığın biri  o güzelim çamın boğazına kadar dayanmış:)

İyi pazarlar, sevgiler....

*   *   *