12/03/2023

Yürüyüşten, Alışverişten, Oradan Buradan

İnsanın neyi, ne zaman, hangi şartlarda ve kimden öğreneceği hiç belli olmuyor. 

Misal, şu güzeller güzeli çiçeği ömrümde ilk kez gördüm. Belki de görüyor; ama fark etmiyordum. Cuma günü Çarşı Caddesi'nin kuyumcular kesitinde tezgâh açmış olan çiçekçi kadın satıyordu. Önünde durup ''Ne kadar güzel bir sardunya!'' dedim. ''Ama o sardunya değil ki. Onun adı on bir aylık,'' dedi. İlk defa duymuştum böyle bir çiçek adı. Kadından izin alıp bir fotoğrafını çektim. Akşama doğru eve döndüğümde de Google Lens'e başvurdum. Olağanüstü güzellikteki bu çiçeğin adı küçük bir farkla ''On Bir Ay Çiçeği -Primula Obcania'' idi gerçekten. Kalp şeklinde, uzun saplı ve ince tüylü yapraklara; yılın on bir ayı açan beyaz, kırmızı, pembe ve mavi çiçeklere sahip Çin menşeli bir iç mekân bitkisi olduğu bilgisi vardı. 

O gün uzunca bir yürüyüş rotası çizmiştim kendime. Cuma pazarına kadar gidip gelecektim. Alacağım bazı malzemeler vardı. Son dönem İstanbul'dan gelen birkaç delikanlı açtıkları 8-10 tezgâh uzunluğunda bir standta binbir çeşit malzeme satıyordu. Saymaya kalksam bin çeşidi geçer hatta. Züccaciye, tuhafiye hepsi bir arada. Üstelik fiyat aralığı 2,5-10 TL. Dükkânlarda aradığınızda bulamayacağınız türden incikler, boncuklar, misinalılar dahil çeşit çeşit örgü şişleri, tığlar, iğneler, fermuarlar, çıtçıtlar, ayakkabı, eşofman ve kapşon için her renk ve her boyda bağcık ipleri, rengârenk makaralar, makaslar, kurdeleler, dikiş kutuları. Üstelik eğlenceli bir şekilde satıyorlardı. ''Koşun hanımlar, koşun! Hunharca alışveriş edin. Kocalarınızın parasını hunharca bitirin!'' şeklinde bir tekerleme ile. Uzunca bir zamandır bırakın gülmeyi, gülümsemeyi bile unutmuş yüzlere tebessüm yerleştirmeyi başarıyorlardı doğrusu.

Yürüyüş esnasında fotoğraf çekmeden duramazdım elbette. Telefonum son model falan değil; ama gayet güzel çekiyor. Yine onu kullandım. İkisi de erik ağacı çiçeği. Soldaki bildiğimiz, yani yaprakları gibi yeşil erik, sağdaki ise yaprakları gibi kızıl olan Kanada eriği çiçekleri.

Rotamı olması gerekenden çok daha fazla uzatıp kordona kadar ulaştım. Gökyüzünde yağmur bulutları yoğunlaşmıştı; ama eve dönene kadar yağmadı. 18 Mart'a az bir süre kala Nusret Mayın Gemisi ve hemen sağ taraftaki Kilitbahir Kalesi oldukça etkileyici görünüyordu.

Kordon her zamanki gibi kalabalıktı. Bol bol alışveriş eden Bulgarlar yoğunluktaydı özellikle. Nasıl etmesinler. Paraları bizim paramız karşısında 10 mislinden fazla değer kazandı.

Nurol Holding'in Lapseki ilçesinde açmayı planladığı altın madeni için 158 bin ağacın kesileceği Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından duyurulmuştu. Maden için bölgenin su kaynaklarına el konulacağı kabul edilemezdi ve projenin durdurulması için imza kampanyası başlatılmıştı. Maden diye diye milletin ömrünü çürüttüler. Bir bitmediler cidden. Bu nedir sahi? Sıraya girip ben de imzaladım ve bir de fotoğraf çektim. 

Adalet Parkı'ndaki Adalet tanrıçası Themis'in heykelindeki terazi çalınmış, bir müddet sonra yeni bir terazi takılıp heykel kahverengiye boyanmıştı. Ben bu rengi beğenmedim açıkçası. Themis adeta çikolatadan heykele dönüşmüş. Neyse, birilerinin o teraziyle alıp veremediği var demek ki. Fazlasıyla sinirimi bozan şu manzaraya bakar mısınız? ''Ülkede adalet diye bir şey kalmasın,'' diye adeta çaba gösterenlerin varlığı her yerde vesselam. Lakin az kaldı. Coming soon...

*   *   *

UYUMA TAKLİDİ YAPMA