Kara Fatma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kara Fatma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27/11/2020

Lalla Fatma N'Soumer

Dün alışveriş için kısa bir süreliğine dışarıya çıkmam gerekti. Çoktandır deniz ve iyot kokusuna hasrettim. O nedenle; son anda aldığım bir kararla yolu 15 dakika uzatmak pahasına da olsa, işimi kordonda boydan boya bir yürüyüş dahilinde halletmeye karar verdim.

Hafif rüzgârlı ve güneşli, ılıman bir hava vardı. Maviye hasret kalmış gözüm gönlüm bayram etti desem yeridir. İçime o taptaze, mis gibi havadan olabildiğince çekmeye çalışıyordum. Görüş alanımın sol tarafında bir deniz aracı beliriverdi. Normalden çok daha hızlı ilerleyen, devasa bir gemi! Şimdiye kadar görmediğim bir dizayndaki gemi bu yüzden fazlasıyla dikkatimi çekti...

Dört büyük kubbeye sahip olan gemi için aklıma ilk gelen olasılık; yüzen bir cami olabileceği idi. Telefondan Google'a girip arattım hemen. "Lalla Fatma N'Soumer" adlı bu gemi, Bahamas (Bahamalar) bandıralı, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) taşıyan ve toplam kapasitesi 118 bin 363 ton olan bir yük gemisiymiş. Buraya kadar iyi, güzel, her şey normal değil mi? Peki ama, geminin pruva (ön) kısmında, üzerinde Arapçası da yazılı Lalla Fatma N'Soumer kimdi? Öylesine bir marka mıydı yoksa geminin sahibi mi?

Lalla Fatma N'Soumer (1830–1863) Cezayir'in sıra dışı Berberi kadın kahramanı. Fransız sömürge işgalinin ilk yıllarında Cezayir direniş hareketinin önemli bir figürü. Mücadelenin vücut bulmuş hali.

''Lalla'', Berbericede kadınlar için kullanılan ''yüksek rütbeli'' veya ''azize'' anlamında bir saygı ifadesi. Efsaneler ve gizemle dolu Lalla Fatma N'Soumer, bizdeki ilk Türk kadın subay Kara Fatma'nın karşılığı diyebiliriz. Farkı; henüz 33 yaşındayken hayatını kaybetmiş oluşu. Fransızların Cezayir'in Kabilya bölgesindeki sömürge girişimine karşı Djurdjura dağlarında direnişi yöneten Şerif Boubaghla ile yan yana savaşan inatçı bir savaşçı. 
Aynı zamanda; zekasını ve statüsünü birçok kabile liderini davaya katılmaya ve ortak düşmana karşı müttefik olmaya ikna etmek için kullanan, gönüllü erkek ve kadınlardan oluşan 700 kişilik bir orduya sahip etkili bir politikacı.

 'Lalla' terimi bazen de 'Lella' olarak yazılan, ''Leydi''ye alternatif bir sözcük. Genelde Kuzey Afrika ülkelerinde saygı duyulan kadınlara ve prenseslere verilen unvan. Aynı zamanda kardeşlerin en büyük kız kardeşe hitabı olabiliyor.

Lalla Fatma genç yaşta, özellikle kırsal kesimde kızların katılmasının yaygın olmadığı dönemde bir Kuran okuluna gidiyor. Biraz avantajlı; çünkü babası okulun müdürü. On altı yaşındayken evlenmeyi reddedip eğitimini bitirmek için ısrar ederek din eğitimi alan bir öğrenci olmaya devam ediyor. Ta ki Fransız orduları ülkesini hedef alana kadar. 1857'de Fransızlar güçlü bir direnişle karşı karşıya olduklarını anlayınca, General Rondon liderliğinde 45.000 kişilik bir ordu kuruyor ve Lalla Fatma'nın dağlardaki 7000 gönüllüden oluşan ordusuyla karşılaşıyorlar.

04/03/2014

İlk Türk Kadın Subayı: Fatma Seher Erden

Anadolu kadını ve kahramanlık birbirinden ayrılmaz bir bütündür.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün;
''Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez,'' sözü boşuna değil.

Yoktan var edilmiş bir ulusun hem cephede hem cephe arkasında hizmet eden cefakâr kadınları olmasaydı böyle bir destanın yazılması mümkün müydü?

Kurtuluş Savaşı mücadelemizde cephe gerisinde durmaksızın hizmet veren, mermi ve cephane taşıyan, vurulan askerlerin yaralarını saran kadınlarımızın dışında, bu millî mücadeleye en az erkekler kadar, savaşın tam ortasında hizmet eden, en zor şartlarda onlarla birlikte düşmana karşı omuz omuza çarpışan, kimi zaman esir düşüp işkencelere maruz kalan unutulmaz kadın kahramanlarımız da var.

Resimde gördüğünüz hülyalı bakışların sahibi esmer güzeli bu kadın, işte o unutulmaz kahramanlardan biri.
Onunla ilgili; savaş anılarını tuttuğu 15 sayfalık günlüğü ve o günlüğün basım hikâyesinden tutun da, Yenigün Dergisi'nde kendisiyle yapılan röportaja kadar pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz. Ömrünü vatanı uğruna feda etmiş bu kahraman Türk kadınını anlatan, yazar ve senarist İlknur BEKTAŞ tarafından yazılmış ''Kara Fatma'' adında bir kitap da mevcut.

Kurtuluş Savaşımızın eşsiz kahramanlarından olan Fatma Seher (Erden), nam-ı diğer ''Kara Fatma'', çavuş rütbesiyle başladığı askerlik hayatında teğmen ve üsteğmen rütbelerine kadar yükselmiş, at binen, çok iyi silah kullanan son derece cesur biri. Binbaşı eşini savaşta kaybettikten sonra kendisi gibi kocası, babası ve erkek kardeşleri ölen 40 kadar kadınla teşkilatlanmaya giren, kardeşi Mustafa Çavuş'un yardımıyla 150 kişilik bir milis gücü oluşturmakla işe başlıyor.

Milli Mücadele'nin ilk günlerinde, Yunanlılar'ın Anadolu’daki insanlık dışı zulmünü duyar duymaz cepheye koşan, vatanın düşman istilasından kurtulması için aktif olarak Sakarya Meydan Savaşı ve Başkomutanlık Meydan Savaşlarına katılan, gösterdiği üstün başarılar sonucu üsteğmen rütbesine kadar yükselen ilk Türk kadın subayı.
300 adamıyla düşmana İzmir'i dar eden, ismini Atatürk'ün koyduğu kahramanımız...


Türk Milleti, O’na olan minnet borcunu ödemek üzere İstiklâl madalyası verdi ve emekli maaşı bağladı.
Hayatının sonuna kadar hem madalyasını hem göğsünde savaştan hatıra kalan şarapnel parçasını, üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmenin onuruyla taşıdı. Ancak, kendisine bağlanan emekli maaşını kabul etmeyip Kızılay’a bağışlamıştı.
Hayatının son günlerinde, torunlarıyla birlikte, kimseden maddi bir talepte bulunmadan, sefalet içinde yaşadı.
1954 yılında TBMM tarafından tekrar aylık bağlandı. Fakat bir yıl sonra trajik bir sonla 67 yaşında hayata veda etti.

Fatma Seher Erden'in, Büyük Taarruz'dan sonra Temmuz 1923'te İstanbul'da Tanin Gazetesi muhabiriyle yaptığı söyleşiden alıntıladığım, bugünkü yaşadıklarımıza şaşırtıcı biçimde ayna tutan, son derece etkileyici ve ders verici nitelikteki olağanüstü sözleriyle bitiriyorum:

"Bundan sonra erkek, kadın hep beraber çalışacağız. Kadın peçesiz ve yüzü açık gezmekle namusunu kaybetmez. Zaten memleket bizden o kadar çok hizmet istiyor ki, bunlar arasında peçe ve çarşaf düşünecek halde değiliz. İstanbullu hemşehrilerimize ''Silah kapıp cepheye gidin'' denilemez; fakat onlara düşen iş, silah kullanmaktan daha büyüktür. Şimdiden sonra Anadolu'ya gitmeli ve cahil Anadolu kadınının gözünü açmalı. Anadolu halkı hele hele İstanbullu kadınları seve seve karşılayacak, onların söylediklerini harfiyen yapacaktır. Kadın neden erkek kadar çalışmasın! Bugün Anadolu'da bir ailede iki erkek varsa yanı başında on da kadın vardır. Bunun için kadın erkek hep beraber çalışacaktır. Bunun kimseye bir zararı yok belki de faydası olacaktır. Çocuklarımız mutlaka okumalıdır. Ben çok iyi biliyorum ki bugün Anadolu'da erkek-kız bütün çocuklar okuyacak olursa Anadolu'nun hali değişecek, Türk'ün yüzü gülecek, işi düzelecek, bütün batıl düşünceler kalkacak ve Türkler yaşamaya başlayacaklardır. İşte bu maksatla küçük kızımı okutmak için şimdiden çalışıyorum."

Hakkını helal et Fatma Hanım. Bu vatan sana ve silah arkadaşlarına minnettardır!

Görseller: Vikipedi