Bir davranış kuralı olan ve sözlük anlamıyla karşımıza ''ilke'' olarak çıkan prensip ''herhangi bir konuda kişiye özel temel düşünce ve kanı'' demektir. Ve yaşam süresince edinilen deneyimler sonucunda bazı konularda ''bozmamak üzere'' alınmış olan kararlar bütünlüğüdür.
Karakteri güçlü kılan bir özelliktir bana göre. Çünkü kişi kendini ilgilendiren konulardaki o kararları kendi hür iradesiyle almış, sınırlarını çizip prensibini edinmiş ve uygulamaya koymuştur.
Çizdiği sınırlar nedeniyle kendi adına kısmî bir özgürlük kısıtlaması getirmiştir aynı zamanda. En çok da bu nedenle, yadırgadığım prensiplere bile ''her zaman'' saygı duymuşumdur.
Evet, itiraf etmeliyim ki; bazılarının prensipleri bana katı, yanlış, anlamsız ya da gereksiz gelebiliyor, kimi zamansa acayip... Hatta şaşkınlıktan donup kaldıklarıma da rastlamıyor değilim.
Fakat düşünürsek; prensip sahibi ya da ''ilkeli'' olmak aynı zamanda bir tutarlılık sembolüdür. Kişi koyduğu sınırlarla her ortamda huzurlu olmak, rahat etmek, belki de asgarî hata yapmak adına almıştır prensip kararını. Sonuç aleyhine olsa bile aldığı kararı uygulayacak, şartlar ne olursa olsun bozmayacaktır ve bu yüzden size ne kadar tuhaf gelse de saygı duyup kabullenmekten başka bir şey kalmayacak, hatta kendinizle ilgili bazı durumlarda ''Hmm... Sadece bana yapılmıyor,'' diye bir rahatlık gelecektir üzerinize...
Ama o kişinin sözde değil, özde prensip sahibi olması koşuluyla...
Sözün özü; ''Bu benim prensibimdir!'' deyip orada burada ahkam kesmek ve sağda solda bozarak ilerlemek değildir bunun adı. Aksi takdirde, kişiyi karşısındakine karşı üç kuruşluk değere düşüren davranış bozukluklarına, dengesizliklere ve yalanlara uydurulmuş bir kılıf ve obsesif bir bozukluktan öte geçemez...
Sahi, sizin de var mı prensipleriniz?
Karakteri güçlü kılan bir özelliktir bana göre. Çünkü kişi kendini ilgilendiren konulardaki o kararları kendi hür iradesiyle almış, sınırlarını çizip prensibini edinmiş ve uygulamaya koymuştur.
Çizdiği sınırlar nedeniyle kendi adına kısmî bir özgürlük kısıtlaması getirmiştir aynı zamanda. En çok da bu nedenle, yadırgadığım prensiplere bile ''her zaman'' saygı duymuşumdur.
Evet, itiraf etmeliyim ki; bazılarının prensipleri bana katı, yanlış, anlamsız ya da gereksiz gelebiliyor, kimi zamansa acayip... Hatta şaşkınlıktan donup kaldıklarıma da rastlamıyor değilim.
Fakat düşünürsek; prensip sahibi ya da ''ilkeli'' olmak aynı zamanda bir tutarlılık sembolüdür. Kişi koyduğu sınırlarla her ortamda huzurlu olmak, rahat etmek, belki de asgarî hata yapmak adına almıştır prensip kararını. Sonuç aleyhine olsa bile aldığı kararı uygulayacak, şartlar ne olursa olsun bozmayacaktır ve bu yüzden size ne kadar tuhaf gelse de saygı duyup kabullenmekten başka bir şey kalmayacak, hatta kendinizle ilgili bazı durumlarda ''Hmm... Sadece bana yapılmıyor,'' diye bir rahatlık gelecektir üzerinize...
Ama o kişinin sözde değil, özde prensip sahibi olması koşuluyla...
Sözün özü; ''Bu benim prensibimdir!'' deyip orada burada ahkam kesmek ve sağda solda bozarak ilerlemek değildir bunun adı. Aksi takdirde, kişiyi karşısındakine karşı üç kuruşluk değere düşüren davranış bozukluklarına, dengesizliklere ve yalanlara uydurulmuş bir kılıf ve obsesif bir bozukluktan öte geçemez...
Sahi, sizin de var mı prensipleriniz?
kendini ve dünyayı biraz olsun anlayabilen, kendine ve karşısındakine biraz olsun saygı duyabilen insan sanıyorum ki çizdiği yolda emin adımlarla yürür. herhangi bir kalıba ya da basit kelimelere hayatın anlamını yüklemeden kalbinin sesini dinleyerek arzuladığı yolu bulacaktır...
YanıtlaSilÇooookk :) ama bozulmayanlardan :))
YanıtlaSilolmaz mı :) en önemsediğim sanırım, orada bulunmamla bir huzursuzluk yada sıkıntı yaratacağımı düşündüğüm ortamlardan kaçınmaktır. en ufak bir his bile oluşsa asla kalmam.çok büyük bir sıkıntı olmasına gerek yok bunun, misal bir arkadaşımın o an için aslında tv izlemeyi istediğini farketmem bile yeterlidir, kalmam asla, prensip meselesi :)))
YanıtlaSilolmazmı ilkesiz insan serseri mayın a benzer sevgili zeugma bukalemun gibi ortamına göre renk değiştirenler zararlıdır esasında ilke sahibi insanlardan hiç zarar görmedim şimdiye kadar tabi ilkeleri mantıklı olduğu sürece.. sevgiler..
YanıtlaSilZeugmacığım yaz geldi ben biraz izmirde biraz köyde birazda yazlıkta olmak zorundayım sesim çıkmıyorsa anlayınki izmirde değilimdir sevgilerimle..
"herhangi bir konuda kişiye özel temel düşünce ve kanı" güzel bir sözlük anlamı.
YanıtlaSil"değişmeyen iki şey değişimin kendisi ve bu sözdür" den yola çıkarak ve "kanı" -sanma- ve "kişiye özel"-öznek- olduğunu alt alta koyarsak ilke kişisel bir kılıftan başka nedir;saygı ve gıpta duyarım.
prensib özde değil sözde ise o zaten prensip olmuyor; tıpkı prensipsizliği prensip edip "her gece süt içerek uyurum ama bu kezlik içmesemde olur, prensiplerimde katı olmamayı, esnekliği de prensip edindim" demek gibi...o zaman ,yani ilkelerinde dğeişken olan kişinin ilkesizliğine de saygı duyar mısın;ben duyarım ama pek de iplemem...
baba ve oğul bush'ların prensibinin olması örneğin.buna saygı duyulur ama yaptıklarına evet demek değildir;bir de birşeye prensip gereği saygı duymak o şeyi sevmek anlamına da gelmez gibi çıkarımda bulundum...
"Aksi takdirde..." ile başlayan kısmı kopyalamak yapıştırmak isteridm..davranışı dengesi bozulmayan, kılıfları olmayan, değerini kaybetmeyen kaç kişi sayabilirsin;ben 3-4 kişi sayabilirim :)şanşlıyım bu açıdan..
prensipleriniz var mı sorusuna "olmalı mı?" ile karşılık verilebilir.
"geniş konular,yada çok dar yada ikisi arası yada başka birşey" bazı şeyler...o halde bu kadar göreceli değişken anlamlı anlamsız örtülü gölgeli hayat içinde insanın prensiplerinin dengede olması,ruhunun herdaim sağlıklı seyretmesi ne kadar mantıklı, ki mantık ne kadar mantıklı demişti birileri?
:)çok konuştum yine, kişiye özel ve temel düşünce ve kanı ise prensipsizliği prensip edinmek de prensip ve bunu sıkı sıkı uyguluyorsa kişi, hemen her prensibe saygı duymak da gerekli değil...
hoşçakal
Prensip sahibi olmayan insanlar her tarafa çekilebilir gibi gelir bana.
YanıtlaSilAynı zamandada bi saygınlık durumu oluşur
Zaten her karakteri,kişiliği oturmuş insanın prensipleride mutlaka vardır
prensib yerine ilke daha sıcak geliyor.tdk da ilkenin anlamına bakınca çelişiklik ilkesi kavramı karşıma çıktı.
YanıtlaSil"İki çelişik önermenin hem doğru hem yanlış olamayacağı ilkesi."
bu ilke için yanılmıyorsam-yanılıyorum "hem doğru hemde yanlış" olabileceği şeklinde önermeler geldi..
bir de çocukken ilkem büyüklerimi sevmek,küçüklerimi saymak demiştik okullarda.yada tersi,
ilke +
prensip -
:)
Prensiplerimizin olması insan olduğumuzun göstergesi değil mi! Teşekkürler, selamlar.
YanıtlaSilZeugmacığım, senin de dediğin gibi prensip edindiği husus bana uymasa da prensip sahibi insanlara her zaman saygı duymuşumdur.İstikrarlı,planlı,koşullu insanlar diğer insanların sahip oldukları hakları çiğnememek husunda çok daha hassas ve dikkatli oluyorlar.
YanıtlaSilPeki prensiplerden ne zaman ödün verilir ya da ne zaman ödün vermek gerekir? Buna verilecek cevaplar mutlaka yaşama ve hayata dair, onlara ilişkin olmalıdır; sapmadan, doğrudan şaşmadan..
Sevgiyle kucaklıyorum Zeugma'm !
bir gün içinde iki yazı yazmam :)))
YanıtlaSiltatilde daha çok yazarsın diyordum ama aralar daha da uzadı, nerelerdesin?
Prensip olarak bakmadım karar verdiğim her bir olaya, ama kızımın sesini duymama pahasına asla eski kayınvalidemlerin evini aramam, o kadınla zorunlu olmadıktan sonra konuşmam. 3 yıldır devam ettiriyorum.
YanıtlaSil"CEViZiN KABUGUNU KIRIP ÖZÜNE iNEMEYEN, CEViZiN HEPSiNi
YanıtlaSilKABUKTAN iBARET ZANNEDER." (imam Gazali )
"Her prensibin dayandığı bir prensip vardır"(helmaeyylime)
Hayatın olmazsa olmazıdır prensip.Prensipli insanların çoğu (en azından benim tanıdıklarım ve gördüklerim) hedefledikleri yolda mutlaka başarılı olmuşlardır.
Prensip denildiğinde, akla uyduruk takıntılar geliyor ilk etapta bazılarının. Aksine prensipler içi dolu olgulardır. önemli olanda içini hep dolu tutabilmektir.
Prensiplerin altında yatan değerler de çok önemli diye düşünüyorum. Sahip olunan bir kaç ana değer ile tüm hayatımızı çok daha iyi yönetebiliriz.
YanıtlaSilÖrneğin dürüstülüğü içselleştiren birisi için en zor durumlarda bile doğruyu söyler. Bu bazen onu sıkıntıya soksa da hayatını genel anlamda daha da anlamlı kılacaktır.
Aydedeye havlayan ;
YanıtlaSilÇok doğru bir yaklaşım.
Yine de bazı terimlere ihtiyaç duyuyoruz ama.
Asortik krep ;
Ben de hiç bozmam prensiplerimi :)
nil ;
Bu özellik bende de var. Biracık empati kurmam yeterlidir.
bilge ;
İlkeleri mantıksız ve şaşırtıcı olanlardan ben de uzak duruyorum sevgili bilge.Asap bozmaya hiç gerek yok...
Sesin çıkmıyor, evet...Ama arada kaçamak yapıyorsun, görüyoum seni :) Sevgiler...
beyazmavi ;
Bloglarım çok kopyalandığı için önlem aldım, kopyalayamazsın :)
Ama sana izin verirdim.
Verdiğin örnekler hem güzel, hem insanın aklını karıştırıyor nedense..
Çok korkunç olmadığı sürece prensiplere saygı duyulmalıdır. Örnek: Hitler'in prensipleri :)
Beğenmediğimiz takdirde uzaklaşmayı tercih etmeliyiz o insandan ve prensiplerinden değil mi?
Aksi takdirde... diye başlayan kısımla ilgili ben de fazla insan tanımıyorum ne yazık ki...
Kumsal ;
Görüşlerine aynen katılıyorum...
beyazmavi ;
''ilke''sözcüğü anlam olarak aynı ve kulağa daha hoş gelse de bazı deyimlerde anlaşılırlığı bozuyor gibi ne yazık ki..
Örnek:
prensipte anlaşmak,
prensip karar almak, vb..
Prensibi olduğu konu her ne ise, o sözün içini doldurarak ilerliyorsa insan, zaten prensipli olarak da bilinir çevresinde!pek fazlaca da kendisini ispat etmek gibi bir durumu söz konusu olmadığı için "bu benim prensibimdir" de pek demez! başkalarına çoğu zaman aykırı dahi gelse savunduğu ve ilke edindiği her ne ise o bulunduğu çizgisini daima korur!
YanıtlaSilsözde prensip sahibi ama özde prensipli davranmayanların hali de doğrusu yeterince komik görünüyor!
"duyduğuma mı inanayım yoksa gördüğüme mi!" dediğim çok olur bu yüzden!..
benim ilke edinmeye çalıştığım şeylerin başında ise hayatıma yaydığımda; öncelikle insan unsurunda sonrada yaptığım işlerde seçicilik ve de nicelikten daha çok niteliğe önem vermek gelir...(ama insanlık hali, seçici davranacağım derken beni şaşırtıp yanıltanlarında olabilme ihtimali hep vardır!bu bir istisna halidir ancak)
Sevgilerimle Zeugmacığım...
Bağlantıları çok sevdim... Prensip sahibi olmak ile kişilikli olmak arasındaki bağ mesela.
YanıtlaSilPrensiplerin hayat tecrübelerinden, aynı anlamda yaşanmışlıklardan türetilmiş olanıyla afaki olanı arasındaki ayrım ya da...
İkincisini düşünerek, eğer, bana göre hayat tecrübesinden çıkan prensipler daha makbulse, prensiplerin de değişken olmasa da gelişebilir, genişleyebilir ya da daralabilir olduğunu söyleyebiliriz. Özgürlük gibi...
Ve bir not: Sanırım seni de böyle tanımlardım, bana göre doğru ya da yanlış ama çoğunlukla prensip sahibi ya da olmaya çalışan... Ben prensip sahibi insanlar kadar prensip edinmeye ve prensipli olmaya çalışan insanları da severim...
Ve ikinci not: Prensip kelimesi de "ahize" kelimesi gibi ardarda tekrarlandığında biraz anlamsızlaşıyor ve kulağı tırmalıyormuş, yazarken onu fark ettim :)
Sevgili Zeugma , son derece kişiye özel, esnek, göreceli, bilgi-birikim, eğitim ve kültüre göre değişen bir konuyu her zaman yaptığın gibi içleri doldurulmak üzere masaya yatırmışsın. Yukarıdaki fikirlere genelde katılıyorum. Bence, ilke'nin ilk kuralı kişinin kendine ne kadar saygı duyduğu ile ilgili. Bunun, küçük yaşlarda okul öncesi ve sonrası eğitimle edineleceğini düşünürsek, "sevgi" ve yetiştirme tarzı ön plana çıkıyor. İlke ve prensipler için hayatı çekilmez hale getirmenin de anlamı olmadığını, kişi nasıl mutlu olacaksa öyle yaşaması gerektiğini savunuyorum. Burada denge unsurları çok önemli.İddasız
YanıtlaSilve basit yaşarken,ödn verilmeyecek şeyleri "prensip"olarak görüyorum.
Sevgilerimle..
Sevgili zeugma muhalıf kişiliğimdenmidir bilmem ama üzülerek size katılmadığımı söylemek istiyorum.Prensiplerine bağlı kalmak ön yargilarıda kuvvetlendirir.Her şeyin değiştiği bu dünyada koşullarda değişir,bir önceki koşula sıkı sıkıya bağlı kalmak parçalanması zor ön yargılar
YanıtlaSildoğurur.Aklın sınırsız olduğunu da hesaba katarsak körü körüne prensiplere bağlı kalmak devrimci
kişiliğinizide etkiler.Bence doğru yanlış kavramlarını analiz ederek
insan kendine yol çizmelidir ama o yolda giderken karşınıza uçurum çıktığında alternatif yollara sapabilmelisin,aksi taktirde benim prensibim bu yoldur dersen çıkmaz bir yolda kalırsın .saygılar öğretmenim.
Hayır deme ya da diyebilme sanatı. Evet den bakanlar için HAYIR, HAYIR dan bakanlar için EVET sorunlu. Her zaman diğer yarı ihtimalinde ise KEŞKE ya da BELKİ var.
YanıtlaSilSevgiyle ...
"Beğenmediğimiz takdirde uzaklaşmayı tercih etmeliyiz o insandan ve prensiplerinden değil mi?"
YanıtlaSilişte budur :)yani illa begeneceksin, illa seveceksin, illa yakınında yanında olacaksın değil;evetlerinde ve hayırlarında özgür ve konuşabilen konuşulabilen ama her zaman özgürlüğe önem veren anlayış.evet uzaklaşmalıyız eğer istiyorsak,katılıyorum ,hoşçakal
İlkeleri olmayan insan var mıdır diye düşündüm... Öyle ya da böyle her insanın prensipleri vardır sanırım. Sınırlarını kesin çizgilerle belirlemiştir veya daha esnektir ama vardır.
YanıtlaSilBir de; insanların belirli kurallar koyarak dış etkilere (çevresindekilere) karşı kendisini korumasını sağlayan bir kalkan mıdır, prensipleri acaba diye de düşünüyorum...
Beni mi? sanırım ilkelerime sıkı sıkıya bağlıyım:)))
Sevgiler canım
Merhaba,toplumumuz uzun yıllardır ilkesiz bırakılmak için yabancı güçlerin istilasındadır.
YanıtlaSilİlkeli,prensipli fertlerin oluşturacağı bir Türkiye,
emperyalist güçlerin işine gelmez.Obsesiv bozukluk genetik değildir ve sonradan sosyolojik olarak oluşur.Sokaktaki 10 kişiden 7'sinin (kendisinin bilmediği)
obsesiv kişilik bozukluğu taşıdığı uzmanlarca belirtiliyor.Bloglarda bu kişiliklere rastlamak üzücüdür,ancak gerçektir.Bu ilkesiz,boş bırakılmış insanların yaşına baktığım zaman hayretler içinde kalıyorum.Kimisi kızı yaşındaki gencecik taze beyinlerle uğraşıyor.Kimisi öldü numarası yapıp,zavallı,olmayan ilkesiz kompleksli beyinleriyle ilgi çekmek,saygı görmek istiyor.Bu insanlara sorsanız,obsesiv kişilik bozukluğu taşıdıklarını kabul etmezler,egolarıyla hareket eder.İnsan bu tiplere üzülüyor ve tedavi görmeleri gerektiğini düşünüyor.Devrimci görüşler açısından Hüseyin Ustayı haklı buluyorum.
Saygılar , Sevgiler
Cenk
Merhaba,toplumumuz uzun yıllardır ilkesiz bırakılmak için yabancı güçlerin istilasındadır.
YanıtlaSilİlkeli,prensipli fertlerin oluşturacağı bir Türkiye,
emperyalist güçlerin işine gelmez.Obsesiv bozukluk genetik değildir ve sonradan sosyolojik olarak oluşur.Sokaktaki 10 kişiden 7'sinin (kendisinin bilmediği)
obsesiv kişilik bozukluğu taşıdığı uzmanlarca belirtiliyor.Bloglarda bu kişiliklere rastlamak üzücüdür,ancak gerçektir.Bu ilkesiz,boş bırakılmış insanların yaşına baktığım zaman hayretler içinde kalıyorum.Kimisi kızı yaşındaki gencecik taze beyinlerle uğraşıyor.Kimisi öldü numarası yapıp,zavallı,olmayan ilkesiz kompleksli beyinleriyle ilgi çekmek,saygı görmek istiyor.Bu insanlara sorsanız,obsesiv kişilik bozukluğu taşıdıklarını kabul etmezler,egolarıyla hareket eder.İnsan bu tiplere üzülüyor ve tedavi görmeleri gerektiğini düşünüyor.Devrimci görüşler açısından Hüseyin Ustayı haklı buluyorum.
Saygılar , Sevgiler
Cenk
Herkesin kendine göre kendi adına yorumlayacağı bir yazı yazmışsın sevgili Zeugma.. Dikkat ettim de yorumlar da herkesin kendi penceresinden gördüğü manzaraya göre yapılmış..
YanıtlaSilBak benim penceremden gördüklerim ne:
Prensip sahibi olmak, bir erdem değl bir mecburiyettir karakterin oluşumunda..
Ancak, yeri geldiğinde, aşk için, vatan için, evlat için, ilâhi bir sevgi için, prensiplerden bir süre veya süresiz vazgeçebilmek bir erdemdir bana göre..
Ve sadece ölüler ve deliler prensiplerinden vazgeçmezler..
diye özetledim aklımdakileri..
ve... sırası olmasa da; sana bundan önce de yazdığım yorumlarımın neden onaylanmadığını sormak geldi birden aklıma.. :)
Nursen Hocam,şok halindeyim şu an ???
YanıtlaSilİnanın sizden bana hiç ama hiç yorum gelmedi bana bugüne kadar...Bu yazdığınız gelen ilk yorumunuz..
Nasıl üzüldüm şimdi anlatamam :(((
Hiç öyle şey olur mu, onaylamaz mıyım?Sizden bana gelecek tek bir kelimenin bile başımın üstünde yeri vardır ve son derece değerlidir..
Teknik bir sorun var ama kimde acaba????
alizafersapci ;
YanıtlaSilElbette ki öyle Ali Zafer Bey! Her konuda olduğu gibi istikrarlı olmak şartıyla ama.
Ben teşekkür ederim, selamlar.
ÇOBANYILDIZI ;
Zührecim,katılıyorum sana.Benim bahsettiğim de kişiye özel prensiplerdi.Ek olarak başkalarının prensiplerine de saygılı oluyorlar. ''Prensibimdir'' deyip sana bana göre değiştiriyorsa o kötü.Ben de bu kısma takmış durumdayım :)
Prensiplerden ne zaman ödün vermek gerekir: İlk aklıma gelen toplumu ilgilendiren genel bir konuda, savaş ya da insan haklarının ihlal edildiği durumlarda vb..
Sevgilerimle Zühreciğim....
Tibetin annesi ;
O benim de prensibim :)
Daha çok yazmak?? Yani daha sık mı? Bunları zor yazıyorum Sibelcim. İki yılı geçti.Bazen durgunluk geliyor. Sen de bilirsin kendinden...
Efsa ;
Prensip dediğin böyle olur! Ben de bir müddet şans veririm ve bir daha asla görüşmem. Hayatımdan tamamen çıkar o kişi.
HELMAEYYLİME ;
Senin sözün de İmam Gazali'den aşağı kalmıyor :)
Ee, haklısın. Prensip aynı zamanda disiplin demektir.Hiç prensibi olmayan koyundan farklı değildir :P
Çağdaş ;
Hoşgeldiniz!
Prensiplerin altında genelde erdemli olmak yatar diye düşünüyorum.
''Dürüstlüğün soktuğu sıkıntılar'' çok güzel bir tabir... Yalancıların eninde sonunda düşeceği kötü durumdan bin kat daha iyidir ama.
Esmir ;
Fikirlerine tamamen katılıyorum Esinciğim.Yakın çevremizdense onu prensipleriyle tanır ve ona göre hareket ederiz hatta.
Son satırlarında bahsettiğin bir durum nedeniyle yazdım ben de bu yazıyı. Seçici davrandığımı sandığım biri bana bir prensibinden bahsetti. Kadın bana olayı yadırgadığım, hatta hayatımda duymadığım halde öyle güzel kabul ettirdi ki saygı duydum (akademisyendi).Kısa bir süre sonra da başka bir kişiye tam tersini uygularken gördüm. O hayranlık duyduğum istikrarı ve kişiliği yerle bir oldu tabii...
Benden de sevgiler Esinciğim...
Doğan Ömür ;
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ben de senin özgürük benzetmeni sevdim ve katılıyorum.
Blog yazarken de her insanın prensipleri var, farkediliyor, değil mi? Beni tanımışsın, tebrikler..Bana göre doğru olan sana göre ya da bir diğerine yanlış gelebilir. Ama ortak paydada birleşmişiz: Saygı duymak.
Ki herkes de ona göre izleyeceği kişiyi tespit etmiş ya da terketmiş :)))
Blog yazarken öncelikli prensibim ''imlaya dikkat etmek'' en bariz görüneni bu galiba :)
JİVAGO ;
Sevgili Jivago,
Öncelikle teşekkür ediyor, her zaman olduğu gibi tespitlerinizin her kelimesine katılıyorum...
Güçlü bir prensipte asla ödün verilmemelidir.. Denge unsurunu koruyarak ve karşısındakinin haklarına saygı göstererek tabii ki.
Sevgilerimle...
HÜSEYİN USTA ;
Kişiye özel katı tutumlar için size hak veriyorum...
Ama siyaset konusunda ilkesiz siyaset olmayacağını hatırlatıyorum Hüseyin Ustam. Örneğin CHP'nin 6 ok'u simgeleyen ilkeleri vardır... Bu ilkelerin dışına çıkıldığında hangimiz memnun oluruz.
Kişiselde siz tabii ki haklısınız. Ve her prensip sahibine ya da karşısındakine artılar getirmez...
Teşekkür ediyorum.
Benden de saygılar, selamlar...
Ali İkizkaya ;
Kimilerinin huzurlu olabilmek adına aldığı gereksizlikler silsilesi..
Hani MFÖ' nün klişeleştirdiği ''Şapkasız çıkmam abi!'' meselesi..
Evden başka yerde tuvalate girmeyen ler, vb..vb..
Sevgiyle...
Olmaz mı? :))
YanıtlaSilÇok katı olmamak koşuluyla benimde prensiplerim var...
Aslında düşündüğümde sayıca fazlalar ama ben prensipli olmayı seviyorum.Çünkü başarının yolu burdan geçiyor.
Sevgilerimle Zeugma.
beyazmavi ;
YanıtlaSilEe, tabii ki :)
Ben de her prensip beğenilir demedim zaten. Sadece ''Bir tutarlılık göstergesi olduğu için saygı duyulur,'' dedim. Bir de tutumu sadece kendini ilgilendirecek.
Ve yazının başlığı ile son cümlelerime dikkat edersen dengesizlik unsuru ile birleştiğinde kişisel bir bozukluk ve takıntıdan öteye geçemeyeceğini belirttim.
Çınar ;
Yoktur tabii ki Çınarcığım:) Dediğin/ dediğim gibi gereksiz konularda katı bir tutumla sürdürenler de var, esnek olabilenler de. Doğru konularda uygulayanlar için kalkan görevi yapar prensipleri, çok haklısın..
Ve ben senin prensiplerini çok seviyorum :)
Sevgiler Çınarcığım...
WarhaWk ;
Merhaba Cenk;
Toplum olarak ilkesiz bırakılmak istenmemiz konusu çok doğru.Zaman zaman başardıklarını ya da az kaldığını düşünmüyor da değildirler hani.Başıbozuk bir toplumun iplerini ele geçirmek oldukça kolay çünkü.
Obsesif bozukluklar reel hayatta çok net görülebiliyor.% 70 oranında olması ürkütücü. Bunun bloglara da yansıyor olması kaçınılmaz o halde :)
Ziyaretin için çok teşekkürler sevgili Cenk...
Sevgilerimle...
hasret senfonileri ;
Gülsen Hocam,
Yorum meselesine şaşkınlığım yüzünden adınızı yanlış yazmışım, özür dilerim.
Pencerinizden prensiple ilgili gördüklerinizi tüm kalbimle onaylıyor ve çok teşekkür ediyorum değerli ziyaretiniz için...
Sevgilerimle...
Prensip icabı, prensiplerimi yazmıyorum ;)
YanıtlaSilKafamı kesseler de doğru bildiğimi söylerim.O yüzden köy köy dolaşıyorum :)
Kocaman sevgilerimle :)
"...dengesizlik unsuru ile birleştiğinde kişisel bir bozukluk ve takıntıdan öteye geçemeyeceğini belirttim."
YanıtlaSilBu yüzden ruh bilimine bayılıyorum.
bir nevi doktorculuk.
bir nevi tedavi.
bir nevi araba,kombi,giysi,
televizyon tamirciliği...
ilginç geliyor "ruhum bozuldu" ikilemesi.bedenim,zihnim,yüreğim,ruhum,hayat bozuluyor bazı bazı...bozulmaması da mükün değil , en azından bakıma giden sıfır arabaları biliyoruz.
insanın bakımı "doğa"..insanın bakımı biraz boşvermişlik,biraz engin bakabilmesinde.
yüreğine ruhuna zihnine bedenine sağlık :)
tam prensiplerime sahip çıkmanın sırası, ama bi de kalp denen yaratık var
YanıtlaSiliçimden geldiği gibi ~~~ ;
YanıtlaSilNe güzel! Düşününce benim de epeyce var.
Ve başarılı olmanın yollarından biridir,haklısın.
Sevgilerimle...
İzDüŞümLeR ;
Sen yazmasan da ben o prensiplerin çoğunu biliyorum ;)
Benim kafamı kesseler de aksini kabul ettiremezler :)
Benden de kocaman sevgiler...
beyazmavi ;
Ben de bayılıyorum ruh bilimine...
''Doğa, boşvermişlik ve biraz engin bakabilme'' üçlemesi müthiş!
Ama her zaman başarılamıyor.
Senin de yüreğine ve ruhuna sağlık beyazmavi:)
UykusuZ ;
Bence de öyle. Senin durumunda vicdanın yakanı bırakmıyor. O zaman da olmuyor işte,kendi ruh sağlığını bozuyorsun.
Fazla ilgisi yok ama yine de söyleyeyim: Almanlar 3 yaşındaki çocuğuna bile acımaz, kendi valizini taşıttırır. Çocuğun kolları kopsa bile elinden almaz...
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15168843.asp?gid=373
YanıtlaSilbu adam adam değil, bu adam eğitimci değil, bu adam şaklaban bile değil savunması gerekçeleri komedinin ötesine de geçsede;yazık bu memlekete Zeugma,yazık...
Güsamettin 'tir ol cehenneme seyehat et gurubu kurulursa ilk üyelerinden olurum facebookta...kusura bakma sinir bozucu ve ağzım bozuk,yüreğim şaşkın....
hoşçakal
Zeugma,
YanıtlaSilNe kadar guzel bir konu...Prensipli insanlara bayilirim. Tabi benim de var. Mesela bloguma yazmam icin dini konularda yazilar gonderen bir arkadasima her ne kadar kendisini sevsem de kusura bakma sadece gundelik yasamdan ,ailemden ve ani hatira turu seylerden yaziyorum. Kimseye empoze edici veya belli bir fikri savunucu seyler yazmiyorum diye cevap vermistim kibarca. Bu da bir prensip olsa gerek, yani cizginden cikmamak.
Bazen prensipler ugruna karsindaki sevenlerini kirmamaya calisiyor insan ama o zaman da kisiliginden odun vermis gibi hisse kapiliyorsun.Arayi bulmak dengeyi saglamak zor.Sevgiler,Didem
beyazmavi ;
YanıtlaSilBen de duyduğumda korkunç şaşırdım :(
Böylesi görülmemiştir gerçekten..
Utanmazlığın arşa çıkması, üstüne pişkinliğin en alası...
Başbakanla akraba olmak böyle bir şey mi şimdi???
Merak eden tıklayıp detayları görsün..
Teşekkürler beyazmavi.
Hoşçakal...
Didem ;
Ziyaretin ve değerli fikirlerin için teşekkürler sevgili Didem...
Prensipli insanları ben de seviyorum..
Bloguna halen girilemiyor, biliyor musun? İstanbul yazımın altına açıklamıştım yapman gerekenleri..
USA'ya sevgilerimle...