Coronavirüs temalı günler devam ediyor. Deprem tehlikesi ile yaşamaktan farkı yok gibi bazen...
İnsanoğlu başa gelen her şeye alışıyor ve hayatın bir parçası gibi görmeye başlıyor hani. Misal, deprem riskinin yoğun olduğu günlerde her sabah uyandığımda ''Aaa! Deprem olmamış, ölmemişiz. Ne güzel!'' diyebiliyordum ben gayet rahat. Yaşadığımız bu günleri de öyle görüyorum.
Doğru bilgi ve haber kaynaklarına itibar ediyorum her şeyden önce. Çünkü panik ortamı yaratmada sınır tanımayan felaket tellalları yine sahnede ve pek bir iştahlı. Onlar sayesinde market rafları bilinçsizce boşaltılıyor, fiyatlar katmerleniyor. Makarnanın coronaya iyi geldiğini yazanlar mı ararsınız, ''Ölüm kapıyı çalıyorsa her şey boştur'' diyenler mi? Doğru bilgiyi halka aktarmak için direnen bilim insanı da varmış ya hu! Onu da öğrendik. Ya ''Coronadan ölenler şehit olur'' diyenler? Oldu canım. Ben hiç önlem almayıp tez zamanda enfekte olayım. Çünkü şehit olmak en büyük hayalimdi. Bu fırsat kaçmaz! İyi ama böyle bir seçenek hakkı olabilir mi? Önlem almayan tek kişi kaç kişinin birden hayatını karartır? Kaldı ki, koca bir ülkeyi halleder. Bu işin şakası yok.
İstanbul Gönüllüleri Doktor Grubu virüsten nasıl korunabileceğimizi metrolarda anlatıyorlardı hani. İşte bu. İşte böyle! Bayıldım ben onlara. Her birine ayrı sarılasım var. "Kendimizi korumak için birbirimizi korumamız lazım!" Mottomuz bu. Kaderin cilvesine bak. Öyle bir dert ki bu, bencilliğe yer yok, zengin-fakir, sen-ben ayrımı yok. Birlik beraberlik sağlamak zorundayız ki derdimize çare bulalım! LÖSEV Başkanı Dr.Üstün Ezer'in bana ilaç gibi gelen tweetine bakın:
''Biz ne virüsler gördük. ÇİN - KUŞ - DOMUZ -AIDS. Hepsi geçti, gitti. Bu da geçer. Sahi ne oldu AIDS? Bütün dünya panikti. İnsanlar bırak cinsel ilişkiyi, selamı bile kesmişlerdi, bulaşır diye. Unuttuk gitti.''
Bu da geçecek elbet. Yapacağımız şey; öncelikle sakin olmak ve bilime kulak verip üstümüze düşenleri yapmak. Ülke olarak şimdiye kadar iyi gittik. Umuyorum ki bundan sonrası daha da iyi olacak.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hazırlanmış video
Bu virüsten korunmak için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri 20 saniye el yıkamaktı.
İşte uzmanların önerdiği teknik...
Bu da cep telefonlarımız için basit ve etkili bir temizleme yöntemi. Ben uygulamaya başladım bile.
* * *
Okullar tatil. Zorunlu olmadıkça evden çıkıp kalabalık ortamlara girilmesi önerilmiyor. Sık sık evi havalandıracağız. Dışarıya temiz hava almak için çıkabiliyoruz. Ancak, sessiz sakin, tenha yerler biliyorsak yapabiliyoruz bunu. Arabaya atlayıp doğaya doğru yol alabiliyoruz. Kalan zamanlarda ise dışarı çıkmanın, hatta dünyaya açılmanın başka bir yolu daha var biliyorsunuz: Kitap okumak. Tehdit bitene kadar böyle devam edeceğiz önlem olarak. Çok şükür ki çaresi var.
Buraya da bahar çiçekleri bırakıyorum ki en kısa zamanda çiçek gibi olsun dünya. Kalın sağlıkla...
🙋♀️💚🌱🌿🌾🌼🌸🥀🍀🙏
İnsanoğlu başa gelen her şeye alışıyor ve hayatın bir parçası gibi görmeye başlıyor hani. Misal, deprem riskinin yoğun olduğu günlerde her sabah uyandığımda ''Aaa! Deprem olmamış, ölmemişiz. Ne güzel!'' diyebiliyordum ben gayet rahat. Yaşadığımız bu günleri de öyle görüyorum.
Doğru bilgi ve haber kaynaklarına itibar ediyorum her şeyden önce. Çünkü panik ortamı yaratmada sınır tanımayan felaket tellalları yine sahnede ve pek bir iştahlı. Onlar sayesinde market rafları bilinçsizce boşaltılıyor, fiyatlar katmerleniyor. Makarnanın coronaya iyi geldiğini yazanlar mı ararsınız, ''Ölüm kapıyı çalıyorsa her şey boştur'' diyenler mi? Doğru bilgiyi halka aktarmak için direnen bilim insanı da varmış ya hu! Onu da öğrendik. Ya ''Coronadan ölenler şehit olur'' diyenler? Oldu canım. Ben hiç önlem almayıp tez zamanda enfekte olayım. Çünkü şehit olmak en büyük hayalimdi. Bu fırsat kaçmaz! İyi ama böyle bir seçenek hakkı olabilir mi? Önlem almayan tek kişi kaç kişinin birden hayatını karartır? Kaldı ki, koca bir ülkeyi halleder. Bu işin şakası yok.
İstanbul Gönüllüleri Doktor Grubu virüsten nasıl korunabileceğimizi metrolarda anlatıyorlardı hani. İşte bu. İşte böyle! Bayıldım ben onlara. Her birine ayrı sarılasım var. "Kendimizi korumak için birbirimizi korumamız lazım!" Mottomuz bu. Kaderin cilvesine bak. Öyle bir dert ki bu, bencilliğe yer yok, zengin-fakir, sen-ben ayrımı yok. Birlik beraberlik sağlamak zorundayız ki derdimize çare bulalım! LÖSEV Başkanı Dr.Üstün Ezer'in bana ilaç gibi gelen tweetine bakın:
''Biz ne virüsler gördük. ÇİN - KUŞ - DOMUZ -AIDS. Hepsi geçti, gitti. Bu da geçer. Sahi ne oldu AIDS? Bütün dünya panikti. İnsanlar bırak cinsel ilişkiyi, selamı bile kesmişlerdi, bulaşır diye. Unuttuk gitti.''
İşte uzmanların önerdiği teknik...
Okullar tatil. Zorunlu olmadıkça evden çıkıp kalabalık ortamlara girilmesi önerilmiyor. Sık sık evi havalandıracağız. Dışarıya temiz hava almak için çıkabiliyoruz. Ancak, sessiz sakin, tenha yerler biliyorsak yapabiliyoruz bunu. Arabaya atlayıp doğaya doğru yol alabiliyoruz. Kalan zamanlarda ise dışarı çıkmanın, hatta dünyaya açılmanın başka bir yolu daha var biliyorsunuz: Kitap okumak. Tehdit bitene kadar böyle devam edeceğiz önlem olarak. Çok şükür ki çaresi var.
Buraya da bahar çiçekleri bırakıyorum ki en kısa zamanda çiçek gibi olsun dünya. Kalın sağlıkla...
🙋♀️💚🌱🌿🌾🌼🌸🥀🍀🙏