Merhaba. Dün, Cumhuriyetimizin 98. yıl dönümünü kutlama amaçlı ''Cumhuriyet'' başlıklı kısa ama öz bir yazı girdiğini gördüğüm bloggerlardan birinin bloguna girip yorum bırakmıştım. Yorumum aynen şöyleydi:
''Milli bayramlarını, hele ki Cumhuriyet bayramını coşku içinde kutlamayıp yok sayanlar gün gelir dini bayramlarını kutlayacak vatan bulamaz. Cumhuriyetimiz 98 yaşında. Kutlu olsun, başta ATAMIZ olmak üzere emeği geçen her kim varsa nurlar içinde yatsın. Minnettarız.''
Akşam olup da kendi blogumun başına geçtiğimde bir ara söz konusu bloga tıklayıp yorumumun durumuna bir bakmak geldi aklıma. Birkaç yorum daha vardı. Biri oldukça dikkatimi çekti bu arada, daha doğrusu sinirlerimi bozdu. Kişi özet olarak; doğma büyüme yurt dışında olduğu için Türk tarihini bilmediğini, hilafetin yıkılışını mı kutladığımızı soruyordu. Oysa yazıda 5 cümleyle neyi kutladığımızı gayet açık ve net anlatılmış, hilafetten hiç ama hiç bahsedilmemişti. Buna rağmen blog sahibi iyi niyetle yanıt vermişti o yoruma.
Düşünün bakın, oraya hepimizin birden toplanıp, hilafetin yıkılışını kutladığımızı ima ediyor. Algıya bakın. Hilafet diye bir kelime gördün mü sen o yazıda, o sayfada? Nereden çıktı bu? Yurt dışında doğup büyümek ve halen orada olmak ''Cumhuriyet Bayramı'' diye bir şey duymamış olmak mıdır? NEYİN PEŞİNDESİN? Kimin ağzından ne yakalamaya çalışıyorsun? Yakalamaya çalışıyor, çünkü bu ablaya (anladınız siz onu) aldığı nazik yanıt nasıl bir etki yaptıysa sorduğu soruyu silmiş ve blog sahibinin hilafet kutlaması olmadığını belirten yorumunu ağaç gibi ortada bırakmış.
Ardından da tekrar ve aynen şu soruyu bırakıp gitmiş:
''Yani hilafetin yıkılışı da kutlanıyor yanısıra doğru mu anladım?'' (yanısıra da ayrı olacak, öğren.)
Dervişin fikri neyse zikri de odur derler ya. Bununki de o hesap. Hilafet de hilafet. Hilafet de hilafet. Yeter ama artık!
Daha birkaç gün önce takip etmediğin bir blogda din konulu yorumlaşmaların içine dalmış döktürüyordun. Din nedir, dinsizlik nedir, deizm nedir? Madde madde hazırlıklar yapmışsın. Sen kimsin acaba, bir de onu bilsek? Eğitimin hangi alanda ve derecesi nedir? Kaldı ki ilahiyat profesörü olsan bile bu işlerden ne zaman vazgeçeceksin? Kimsin sen? Otur da Cumhuriyet bayramı nedir, neden kutlanmaktadır onu öğren bir de.
Derdin o değil çünkü. Bizden iyi biliyorsun anlam ve önemini.
Hatırladın mı? Bundan tam10 yıl önce gelip blogumu takibe almıştın. Ben de seni. Ancak, aradan daha birkaç ay geçmeden blogumun sağ sütununa koyduğum bir karikatürü gece görüp sabah ezanıyla bana hitaben yazı, pardon fetva döşenmiştin. Sinsilik ve hadsizlik senin göbek adın çünkü.
Sonra uzunca bir süre kayboldun, blogunu sildin. Başka blog, sonra başka bir blog daha.
Bak ablacık, sen sevdiklerine tema hazırlayıp gönüllerine girmeye devam et bence. En alta da reklamını yapmayı unutma. OK? Ha, bir de hilafet nedir, o engin dini bilgilerinle madde madde bir yazı hazırlamalısın bloguna. Çünkü asla vazgeçmediğin bu sinsi yöntemler çok yanlış ve de berbat!
Halifelik Peygamber efendimizin vefatı sonrası Müslümanların siyasi idarenin devamı için kurduğu, bulduğu bir çözüm/ bir sistem... Kuran'ı Kerim anlık çözümleri anlatan bir kutsal kitap değil. Hükümleri dünya var oldukça devam eden bir kitap. Haliyle de devletlerin siyasi idaresini insanlara bırakan bir kutsal kitap. İyilik, adalet vb. temel kurallar harici yönetim kurma insanların iradesine bırakılmış. Osmanlı Hükümdarlarına halifelik ünvanını kim vermiş, babadan oğula geçme bir İslam anlayışı mı var bilmediğimiz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve mevcut yönetim sistemi olduğu için insanlar istedikleri gibi dinini/inançlarını yaşamaya devam ediyor.. Çok da uzatmaya gerek yok sanırım:) Elinize sağlık.
YanıtlaSilUzatmaya kalksak kalın ciltli bir kitap olurdu. Bunların asıl dertleri Atatürk deyip ben de bu şekilde noktayı koyayım.
SilAçıklamalarınız öyle güzeldi ki. Tebrik ve teşekkürlerimi iletiyorum:)
''Son 7 gün en çok okunanlar'' sıralamasında başa geçen bu yazıyı gece 24.00'da kapatıp taslağa alacağım. Daha sonra gerekirse yeni tarihle yeniden yayınlamak üzere tabii.
YanıtlaSilSabrımı taşıran durumlarda yazdığım yazılarda böyle bir yol izliyorum. Bu şekilde kalırsa sayfayı kirletecek çünkü. Ziyaretçileri de germeye gerek yok. Umarım şahıs dersini almıştır. Sanmayın ki taraf tutuyorum. Daha öncesinde de ''Atatürkçü'' geçinen bir blog yazarını kurban kesmek konusundaki fikirleri yüzünden haddini bildirmiştim. Rahmetli babam kasap bulamadığı kurban bayramlarında kurbanımızı kendi keserdi. Neymiş efendim kurban kesenler cani oluyormuş, IŞİD'liler hep o yüzden kafa kesiyorlarmış!!
Kapatmadan önce bir ek yapayım buraya:
Blog Yazmanın Detayları yazı dizimde birkaç yerde bahsettiğim biri var aranızda. Daha önce uyardım ama anlaşılmadı sanırım. ''Blogların Prensesi'' olduğunu söyleyen yaşlı bir adam:))) Sinir bozucu bir dil kullanıyor hani '' biliyom, geliyom, barik marik, eveeyy. Kandırılıyorsunuz arkadaşlar. Yazık size:))))
İşte sırada o var. Ona özel bir yayın yapacağım sanırım. Çünkü olmaz böyle. Tiksindim artık bu durumdan....