04/12/2021

Pandemi, Takipten Çıkma, Kapadokya

Dün yazdan kalma bir gün vardı. Öğleden sonra kendimi dışarıya atıp çarşı pazar dolandım epeyce. İyi ki öyle yapmışım. Bugün sabahın ilk saatlerinde başlayan kuvvetli bir sağanak var dışarıda. 

Gökyüzü griye dönüştüğünde insanın içini kasvet bürüyor. Böyle bir ortamda klasik müzik eşliğinde kitap okumak en güzel çarelerden biridir benim için. 

Ancak ben öncelikle blogun başına geçip  bir hafta sonu yazısı yazmak, gündeme dair söylemek istediklerimi dün çektiğim fotoğraflar eşliğinde not düşmek istiyorum. 

Koranavirüs salgını ve pandemi ne durumda? Sabah uyandığımda gündeme göz atarken Twitter'da üzerinde TT çalışması yapılmış #PfizerHesapVer diye bir etiketle karşılaştım. Anlaşılan aşı karşıtı korona işbirlikçileri Omicron adı verilen yeni varyantın ortaya çıkışından fazlasıyla mutlu olmuşlardı. Çünkü ''Bakın bu varyant aşıya karşı dayanaklı. Gördünüz mü, biz haklı çıktık'' türünde bir gaflet içine düşmüşler. Bunların taşıdıkları beynin içeriğinde ne var ya da beyin taşıyorlar mı ondan bile emin değilim artık.
 
Aynı şekilde düşünen ve aşı olmayı reddeden, kan bağımız olmayan bir akrabamız koronaya yakalandı Bursa'da. Yoğun bakımdaydı. Daha iki gün önce vefat etti. Babaları ölünce ailenin diğer üyeleri acilen aşı olmaya karar vermişler. 
Oldu mu şimdi? İki yıldır aklınız neredeydi? 


Bu gidişle tüm aşı karşıtları aynı yoldan geçecek, eninde sonunda ölecekler. Bu kadar net bence! Yaptıkları yalnızca cehaletleriyle pandemiyi uzatmak. Bilsinler ki insanlık bu savaşı eninde sonunda kazanacak. Aşı karşıtları ise bilime ayak bağı oldukları için tarih boyunca nefretle anılacaklar. Tabii ki ben de öyle anacağım. Sevgiyle bahsedecek halim yok!

Duymuşsunuzdur siz de; Almanya'nın ünlü enfeksiyon uzmanı Karl Lauterbach, "Omicron varyantı sayesinde salgın tahmin edilenden daha erken bitebilir. Yeni varyant, salgının bitişini hızlandıran yılbaşı hediyesi olabilir" şeklinde beyanda bulundu. Lauterbach: ''Çünkü Omicron varyantındaki mutasyon, hastalığı daha bulaşıcı ama daha hafif bir hale dönüştürmüş olabilir. Bu da koronavirüsün daha basit bir soğuk algınlığı gibi tedavi edilebileceği anlamına gelebilir,'' diyor. 
Kulağa ne kadar hoş geliyor. Ve ne kadar mantıklı. Umarım virüs o yoldadır, umarım bu öngörü en kısa zamanda gerçekleşir ve muhteşem bir yılbaşı hediyesi olur bizim için. 🙏
                                             
*   *   *

''Sıfır Takip'' Sevdası  
(Takip Ettiklerini Bir Hamlede Silkeleme Merakı)
Bugün yine bilindik bir durumla karşılaştım blogda. Bir hafta oldu ya da olmadı yeni bir takipçi gelmişti. Bloguna girip bir baktıktan sonra nezaketen ben de kendisini takibe almıştım. Farkettim ki dün itibarıyla çekip gitmiş. 
Bu bir hastalık ve bunu yapan bu kez bir kadın! Bu yöntemle takipçi toplandıktan sonra hepsi birden silkeleniyor ve ''Baaak! Kimseyi takip etmiyorum; ama gelen takipçilerime bak!'' deniyor herhalde. Kendini okutmak için enayi toplama yöntemi olsa gerek. 

Aman sakın, tema yenilerken Blogger kurbanı olanları tenzih ediyorum bu arada.

Neyse ki 1 hafta sürüyor takipleri de çabuk fark ediliyorlar. Bunun bir de uzun süreli versiyonları var. Yıllarca takip ettiklerini bir hamlede silkeleyen daha üstün zekalıları. Ne yaptığınızı sanıyorsunuz ki siz? Kendinizi göstermek için başka yöntem bulamadınız mı? :))) 
Çok zeki olduğunuzu sanabilirsiniz tabii. Yalnız, geçenlerde Twitter'da takip ettiğim bir profesörün beğenisi düşmüştü önüme. Normal kabul edilmediğiniz bir yana, asla sevilmiyorsunuz, bilginize....😰😰

*   *   *

KAPADOKYA'da Aralık Ayı 
Dumanı üstünde bu fotoğraflar Kapadokya'da dün çekildi. Ankara'daki yakın akrabalarım orada tatildeydi çünkü. Biz GAP gezisinde oradayken hava şartları, rüzgârın yönü müsait olmadığından iptal edilen balonları çekememiştim hani. Atları da... 
Pandemide çareler tükenmez. Buyurun o halde, blogda yayınlamaya karar verdiğim o fotoğraflara beraber bakalım:) 





Kalın sağlıcakla...



20 yorum:

  1. ya başkasını takip etmeyecekse bloggerda yazmanın anlamı ne burası bir etkileşim alanı sizlerin yazılarıyla güzel oluyor bence kendi kendime yazsam ne olacak sizi okumadıktan sonra
    su yaşa geldim hala kapadokyaya gidemedim :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii ki öyle. Etkileşim alanı olduğundan geliştirildi oradaki gadget. Hep söyledim, bir kez daha söyleyeyim. O gadget'ın üzerinde GFC (Google Friend Connect) yazıyordu anlayalım diye. Kenar sütunlarda Blogroll imkânı ona keza. Birbirimizi okumadıktan sonra ne anlamı var sahi? Neden zamanımı burada harcayayım? Okunacak o kadar çok kitap var ki.
      Biraz daha yakın olsa gidilirdi. Sen de gidersin mutlaka. Az daha sabır.

      Sil
  2. Aralık ayı güzel görünüyor Kapadokya'da,güzel resimler :)

    Hastag'a baktım biraz üstünkörü, baktıklarım yan etkilere yönelik paylaşımlardı.Ne yalan söyleyeyim ,umursamıyorum artık, aşıyı yaptım bitti.Öyleydi böyleydi okumak dahi istemiyorum, bunaldım sanırım :)

    Takipçi taktiği ilginçmiş:) gereksiz aksiyon.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bu ayda pek giden olmuyordu. Bence de güzel ve farklı görünüyor:)
      Aman aman, ben de üstünkörü bakıyorum ve hiç umursamıyorum zaten. TT olduğu için dikkatimi çekti. Ne dedikleri/diyecekleri belli. Aşılarımız tam ama bunlar yüzünden her yıl aşı mı olup duracağız? Hem ölüm değil ama hastalanma riskimiz yine var. Neyse, o yeni yıl müjdesi bir gelse de bembeyaz bir sayfa açılsa önümüze.

      Birileri ara ara gelip bu taktiği birebir uyguluyor. Bıkkınlık verdi artık. Gidin kardeşim öte tarafta oynayın. Başka yerlerde fısıldayın bilgiç bilgiç:))

      Sil
  3. Öncelikle twitterdan başlamak istiyorum:) İç karartan gündem maddelerine tahammül edemiyorum ama gündemden de uzak kalmamak için twittera her gün bir kaç tur göz atıyorum:) Artık ana haber bültenlerini izlemeyi bıraktım. Twitterda da her habere inanmasam da mutlaka bakarım:) Aynı gündem başlığını bende yakından takip ettim ve bu aşı karşıtlığı bitmediği sürece toplum bağışıklığı da zor olacak...

    Size uğrayan o tarzda bloggerlar muhtemelen bize de uğruyordur ama ben ne yazık ki yazı yetiştirme derdinden bakamıyorum kim ne yapıyor diye:) Gerçi geçen, burada da çok bilinen bir bloggerın instagram da beni karşılıksız takipten çıkardığını fark ettim ve nasıl üzüldüm bir bilseniz:) (Şimdi baktım da blogda da takibi bırakmış:)) )

    Kapadokya planlarım arasında ama önce bir Doğu Ekspresi var kısmetse:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter'da iç karartan gündem maddelerinden epeydir ben de uzak duruyorum. Çok çok önemli bir konu varsa detaylara yöneliyorum. Onun dışında insanı keyiflendirerek bilgi sahibi yapma özelliği taşıyan pek çok hesap var. Bilim, edebiyat, arkeoloji, sinema, tiyatro, müzik, doğa, ekonomi, vb. Onlarla haşır neşirim. Ana haber bültenleri Twitter'dan 1 gün sonra tekrar mahiyetinde gibi geldiğinden ben de epey oldu, başına oturup izlemiyorum. Yalnız TV o saatlerde akşam yemeği oda müziği gibi açıktır bizde. Dikkat çeken haber varsa farkediyoruz yine de:)

      Kim ne yapıyor diye bakmaya gerek yok ki. Bloga girdiğinde takipçi sayısının eksildiğini herkes anlar. Bir bakıyorsun kimin gittiği ortada:) Sonrasını yazı yapıp anlatmıştım. Kim nereye giderse gitsin ama gelip bizi oyunun bir parçası yapmasın. Bahsettiğiniz bloggerın kim olduğunu bilmiyorum ama size özel bir gerekçesi olduğunu hiç sanmam. Siz gayet nazik ve efendi bir kardeşimizsiniz. Kimseyi kırmaz, üzmezsiniz. Başka bir sorundan kaynaklanmıştır o durum. Üzülmeyin bence:)
      Doğu Expresi rüya gibi bir şey. Sanırım karlı günlere rastlatacaksınız. Handan gitmişti 4-5 yıl önce, bayılmıştık:)

      Sil
  4. Kapodokya fotoğraflarının üzerindeki fotoğrafa fena bayıldım. Muhteşem. Tam posterlik ve oda duvarına yapıştırmalık. Ve Sevgili Zeugma, ben geldim siz de gelin mantığı ile eklenen ve sonrasında çekip giden takipçilere takılmıyoruz. Bu hayattan zevk alma meselesi bence... Keyifle takip ettiğim ama beni takip etmeyen çok blog var. Önemli olan bireysel beslenme bence, beni takip etmiyor diye neden beni besleyen yazılardan vazgeçeyim ki, derim ben. Hep ama:)

    Ve dönersem Kapodokya fotoğrafları ve Aralık ayına; bir pazar sabahı kardeşle çıksak ve gece dönsek nasıl olur acaba diye düşünmekteyim şu anda:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En başa aldığım büyük olan fotoğraf? Ona ben de bayılıp aynı şeyleri düşünmüştüm:) Sanırım gerçeğe dökeceğim. O kadar kolay ki posterleştirmek. Bir fotoğrafçıya giriyorsun. Fotoğrafını Whatshapp'tan ona aktarıyorsun.5-10 dakika sonra hazır. İstiyorsan çerçevesini de hemen orada takıyorlar.
      Sevgili Buraneros, o çekip gidenler pek bi önemsiz özünde. Geldikleri gibi gittiler deyip geçmek var. Ancak dikkat edin. Hep 20 yaş altı oluyorlar ve üzerimizde oyun oynuyorlar. Büyüklerinden ders almadan bırakmak olmaz:))
      Dikkat ederseniz ''beni takip etmiyor diye'' şeklinde bir anafikir çıkmıyor benim yazdıklarımdan. Durduk yerde senelerce takip ettiği blogların hepsini birden silip ''sıfır takip''e geçmiş acayiplere ve alerjim var. Beni besleyen yazıları ben her yerde bulabilirim. O nedenle allame-i cihan olsa da nafile. Ben de hep böyle düşünürüm. Hep ama:))
      Siz fazlasıyla iyi niyetlisiniz bence. Belki beni yadırgayabilirsiniz. O zaman derim ki; onları yadırgayan yalnızca ben değilim. Bu durum ünlü bir psikiyatr tarafından da yadırganıyor. Kendisi konuyla ilgili zaman zaman twitler atıyor. C.M. edebiyat alanında kitapları olan bir psikiyatr. Konuya vakıf ve tam anlamıyla ehil bir kimlik velhasıl:)
      Peki, dönelim Kapadokya'ya ve aralık ayına. Ben bizimkileri lodos fırtınası İç Anadolu'ya geliyormuş diye vaz geçirmeye çalıştım ama dinlemediler. Bir şey olmaz. Yolumuz 3 saat bile sürmeyecek dediler. Bana kalırsa, sizin yolunuz epeyce uzun. Gidip gece geri dönmeli yorucu olabilir. Hem gündüzler de epeyce kısaldı. Kardeşle ona göre düşünün derim:)

      Sil
  5. Bilim karşıtlığını anlamam, kabullenmem ve hoş görü ile yaklaşmam mümkün değil. Bilimi tartışacak birikimim, eğitimim de olmadığına göre, bilim karşısında mesnetsiz karşıtlık geliştirenlere okkalı küfür eder, yakınımda ise uzaklaştırırım. Kendi bireysel merakı ile sağlam temelli bir karşıtlık ve tercih bireysel hastalıkta kabul edilebilir elbet. Tüm dünyanın da yeni yeni fark ettiği üzere toplumsal felaketlerde bireysel kararlar alanları bağlayan önlemler artmaya başladı.
    Kapadokya ve Samsun garip ama defalarca olan yapıp bir şekilde gidemediğim şehirlerin başında gelir. Bir gün o bahtsız gidemeyişe çalıp atıp çılgın fotoğraflar ile kutsamayı diliyorum. Evet ya bu yıl ki dileğim bu olsun.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne harika bir ifade olmuş. Hayranlıkla okumakla kalmayıp her bir kelimesine hak verdim, şapka çıkardım. Aşı karşıtlığı konusunda bile kelimelerle dans halinde fikir beyan etmek bünyede mevcut edebi yetenekten kaynaklı elbette. Çok şükür ki geç olsa da o önlemler hızla artırılıyor. Bu iş fazlasıyla uzadı. Geçen her gün yüzlerce insanın daha ölümü demek.

      Kapadokya, Güzel Atlar Ülkesi... Görülmeye değer kesinlikle. Bir kez gidip bir-iki gün ayrıldığında yeterli bence. Sanırım karavan bir kolaylıktır, yaklaşılmıştır o çalım atışa. Bu dilek burada dile getirildi. En kısa zamanda sağlıkla, mutlulukla gerçek olsun.
      Sevgiler benden.

      Sil
  6. Ben kimseyi beni takip etti diye takibe almıyorum Zeugma, çok sıkıldım bu tip insanlardan. Ha geliyordur, yorum yazıyordur, bloğunu sevmişimdir, o zaman takibe alıyorum.İnstagramda da bıraktım takip edenleri takip etmeyi, hepsi üç gün sonra bırakıyorlar. Uğraşamayacağım kimseyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ''Yazmaya, bilgi alışverişine gönül vermiş, blog açmış'' fikriyle bloga gelip görünen yani takip eden herkese karşılık veririm. Görmezden gelmek o kişinin hevesini kırmak, kısmen de olsa moralini bozmaktır bana göre. Takibe karşılık vermekle kimsenin incileri dökülmez. Tabii kişinin bloguna ulaşabilirsem, ulaştığımda bir olumsuzluk görmezsem. Eskiden anında ulaşılırdı. Şimdi ya yorum yazarsa oradaki profilinden ya da takip eklentisindeki ismini arattığında bulabilirsen.
      Ama Twitter'da her takipçiyi takip etmem. Takip ettiklerimin çoğunluğu da beni takip etmez. Okumaya, öğrenmeye odaklanırım. Takipçilerimin arasında oldukça ünlü isimler de var. Bu beni çok mutlu eder. İşte sıfır ego böyle bir şey bence:)

      Senin Instagram'da anlattığın Twitter'da da çok yaygın Handan. Çıkanlara bir bakıyorsun, birdenbire üç-beş kişiyi takip eder halde, fakat topladığı kişilerin hepsi (binlercesi) halen duruyor:)

      Sil
  7. Öncelikle fotoğraflar şahane komşucuğum, içim açıldı yine. <3
    Benim bir "uzak dur, muhattap olma, polemiğe girme" listem var, üç gruptan oluşuyor. Genelde bir alana iki bedava paketiyle geliyorlar ilginç bir şekilde: Aşı karşıtları, düz dünyacılar, üçüncüsü bana kalsın durduk yere başım belaya girmesin. :)) Kendilerini evrime ve doğa anaya havale ediyorum.
    Bi keresinde bio'sunda hiç blog takip etmediğini övünerek yazan bir profile denk gelmiştim. Kitap falan yazmış bi de üstelik. Ondan mıydı, kimeydi, niyeydi bu hava hiç anlayamamıştım. Herkeşşşler onu takip etsin ama o kimseyi takip etmesin. Çok acayip, çok garip! Konu komşunla olmadıktan, yorumlarda iki lafın belini kırmadıktan sonra ne anlamı var ki blogger olmanın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman öyle olsun, çok sevindim komşucuğum.💐💐 Bloglarımız özellikle de pandemi ortamında içimiz, zihnimiz açılsın diye var. Sonrasında yazdıklarında ne kadar benzediğimizi farkettim. Aşı karşıtları düz dünyacılardan epeyce öndeler artık. Düz dünyacılar ne düşünürlerse kendilerine nihayetinde:) Muhatap olmuyorum asla onlarla. Bir keresinde çok basit bir cümle yazdım diye başıma üşüşmeye kalktılar. Sen çok güzel yerlere havale etmişsin. Aşıyla alay etmek ne iğrençlik öyle. Aman hiç işim olmaz o geberesice trollerle:))
      Gelelim ikinci paragrafa. O övüneni biliyorum. Görmemek ne mümkün. Kimseyi takip etmez ama senelerdir gece gündüz her bloga yorum bırakır. Bu nasıl bir tezattır? Çok acayip olmaz mı hiç? Kitap filan yazanın yorumları öyle rezalet olur mu? Erkekti kadın oldu sonradan:)) Laboratuvarda incelenesi bir vaka vesselam. Kimse de sorgulamıyor. Sürekli yorum yazıyor ya, olsun varsın. Hem kaç kişi toplamış bu yöntemle.
      Hah işte. Süpersin! Bence de komşuluk ilişkisine çok benzer blogger olmak. Paylaşmak, bir şeyler öğrenmek, fikir alışverişinde bulunmak, hatta iyi günde kötü günde destek olmaya kadar benzer. Misal A komşusuna defalarca gittiği B komşusu iade-i ziyarette bulunmuyor, başka komşulara gidiyorsa, A'nın söz konusu ziyaretleri kesilebilir.

      Sil
  8. Alman uzmanın söyledikleri gerçekten hediye gibi umarım öyle olur. Aşı karşıtlığına diyecek söz bulamıyorum, bunun bedelini deidğiniz gibi hayatları ile ödeyecekler ve bu esnada başka insanları da riske ederek, büyük kötülük.
    Takipçi olayı doğrudur, tuhaf olaylar yaşanıyor o konuda da.
    Ah Kapadokya rüya şehir, son gezimizden çok keyif almıştım tekrar gitmeyi çok isterim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aklımdan hiç çıkmıyor o sözler. Gerçek olması en büyük ama en büyük dileğim. Bakalım, Pfezier yeni varyantı aşıya karşı duyarlı olup olmadığı konusu başta, inceleme altına almıştı. İki hafta falan süreceğini söylemişti Aralık başında. Az kaldı. Hadi inşallah, virus grip gibi kolay tedavi edilebilir basit bir hale girmiştir. 🙏🙏 Aşı karşıtları nasıl bir dertmiş, deli mi bunlar? Aralarında ölen de çoktur. En azından yazıda bahsettiğim kişi öyleydi. Büyük kötülük yapmazlar mı? 1 aşısızdan kaç kişi daha hastalanıyor. Offf!
      Takip kurnazları kendi blogundan gadgeti kaldırarak topladıkları takipçileri hapsediyorlar güya. Bizim profillerimizde görünecekler.
      Takip etmem, edilirim = NARSİSİZM :))
      Kapadokya çok yakın size. Gidersiniz ki ne zaman isteseniz..

      Sil
  9. Gündem moralinizi bozmasın, ne insanlar var bu ülkede ne kadar utanç verici(yorumun bu kısmı yazınızda geçen herhangi bir konuyla ilgili değildir) fotoğraflar çok güzel çekilmiş ve bloğa en boy bakımından güzel oturtulmuş, yetenek ve tecrübe sanırım... Bu arada blogların aktifleşmesi ziyaretlere bağlıdır en başta, belki bilerek olmamıştır ya da panelden yanlış bloğu kaldırmıştır o arkadaş, buna ben inanmadım ama olabilir dünya hali :D iyi akşamlar~

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gündem gitgide daha kötüye gidiyor. Pandemi bir yana Ülke olarak yoksulluk sınırını da aştık sanırım. Moraller bozuluyor ister istemez. Çinlilerin ilk zamanları gibi depresyona girmemek için birtakım çarelere başvuruyoruz. Teşekkür ederim telkin için. Hoş geldiniz bu arada:) Fotoğrafları beğenmenize sevindim. Yetenek demeyelim de, tecrübeyle ilgili sanırım. İlk zamanlar epey acemilikten geçmişizdir mutlaka. Evet, aktifleşmek ziyaretlerle doğru orantılı. Yorumu çok olan yazılar da daha çok tıklanıyor sanki.
      Buna ben inanmadım deyince, yanlışlık falan yok. Bu konuda da tecrübe kazandık artık. Doğru tabii ki. Kumpasa siz bile dahil olmuşsunuz:))) Teşekkürler. İyi akşamlar size de.

      Sil
    2. Blog işi gönül işi diyerek nerden aklıma geldiğini hatırlayamadığım, ama beni güldüren bir söz bırakayım. Aslında en başarılı blogların yorum sayıları çok düşüktür binlerce kez bizden çok görünmelerine rağmen google gibi a. motorlarında, insanlar okur öğrenir eğlenir ve gider, blogger'da ise durum farklı, bir arkadaslık ve bir kumpas var evet dediğiniz gibi, çok değişik bloglar ve çok değişik yazarlarına da denk gelmemek elde değil, yine de güzel diyebilirim :)

      Sil
    3. Blog işi gönül işi sözü doğru aslında. Çünkü blog yazarı gönlünden geçenleri iki satırla değil, yazı halinde kelimelere döküyor. Yorumlar dahil olduğunda da aynı şey. Yazının altında bir etkileşim mevcut. En başarılı blogların yorumları yazarı yanıt vermiyorsa düşüktür genelde. Ya da sıfır yorum olarak kalır. Bu demek değildir ki yazı beğenilmiyor. Yazarın vakti kısıtlıdır. Dediğiniz gibi blogger olmak çok renkli bir mozaiğin içinde yer almaktır özünde:)

      Sil