2021/12/10

Zenginler ve Yoksullar

Eve çok yakın bir lokasyonda içinde kedi evlerinin bulunduğu, kedilerin titizlikle bakıldığı bir park var. İlgilenen o kadar çok insan var ki. Hatta birleşip temizlikçi bile tutmuşlar. Banklarda kedileri seven sevene. 

Sevilmeyecek gibi değiller ki. Pastörize süt ya da mama takviyesi yapanların haddi hesabı yok. Kedilerin  ortak bir alanda imece usulü bakılması benim de onayladığım bir yöntem. Yalnız bir problem var. Kedi severler arasında mamaları yiyen kargalara kızanlar var. ''Kargalar Giremez diye yazı asacaklar neredeyse'' diye düşündürürler hep beni. 

Bu canların nesini beğenmediniz peki? Ağaçların altına kediler dahil hiç kimseler yokken ürkekçe inip karınlarını doyurmaya çalışıyor garibanlar. Yeryüzünde yiyecek aramaya çıkan ve bulduğunda karnını doyurmaya çalışan tüm hayvanların yaptığı gibi. ''Yoo dostum yoo! Bu mamaları kediler için getiriyorlar. Yersek bize kızarlar,'' mı diyeceklerdi? Bazıları beyinlerini kısıtlı düşünmekten bir kurtarabilse...


Hayvan sevgisinin böyle bir şey olmadığını şurada anlatmıştım. 
Sözün özü, geçen hafta bu fikirlerimin resmedildiği bir çizim çıkmaz mı karşıma? Kargaya bakın ne sevimli bu arada:) Kim çizdiyse ellerine sağlık. Tam da benim anlatmak istediğimi vurgulamış. Ancak, bu kez başka bir sorun vardı. #mamalardakiKDVkaldırılsın etiketiyle bir kampanya yürütülüyordu. Mama bu canlar için lüks değil ki. Temel ihtiyaç. Dilerim bu kampanya en kısa zamanda amacına ulaşır.

EK: Yazının altındaki yorumlarda (baştan 18.yorumda) bahsettiğim kedilerin fotoğrafı. 1 dakikaya kalmadan içeriden kedi sever bir hanım çıktı. Onu bekliyorlarmış meğer:)

*   *   *


Geçen hafta TV'de, pazarlarda ikinci el giysi satılmaya başlandığı, talebin çok fazla olduğu haberlerini izlemiştim. Buradaki pazarda da aynı şeyi görmez miyim? İçim cızz etti ister istemez:(


Ya köyden gelen pazarcı kadınlar? Yoksulluğun yüzlerinden, açtıkları sergilerden okunduğu, elleri nasırlı o emekçi kadınlar... Şu önlerine açtıkları kurutulmuş üç beş paket bitkiyi satabilmek için sabahtan akşama kadar pazar yerindeler.

Biliyorsunuz, Bulgarların eski paraları Leva, para değil puldu eskiden. Şimdi ise buldukları boşluklarda alışveriş için buraya koşuyorlar. Ülkemiz bizler için pahalı onların gözüyle ucuzluk pazarı artık. Birkaç gün önce Bulgar bir kadının Türkiye'ye gelip 100 Euro ile neler alabildiğinin fotoğrafını kahkaha ikonları eşliğinde sosyal medya hesabından nasıl paylaştığını görmeyen kaldı mı? Yine bir Bulgar kadın Edirne'de alışveriş yaptığı esnafın uzattığı para üstünü almayıp ''Üstü kalsın'' dedi. Üstelik almadığı, bozuk para da değil banknot idi... 

(Fotoğraf: thesun.co.uk/news)
Şimdi gelelim zengin ülkelerin zenginlerine. Onlar paraya, mala mülke, lüks arabalara, özel uçaklara kadar öyle doymuşlar ki yeryüzünde sahip olmak istedikleri hiçbir şey kalmamış. Sosyal medyada hava atmak üzere farklı arayışlara girmişler bu yüzden. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri'nde selfie seven şeyhlerin büyük kedilere, yani evcil olmayan çitalara olan bitmek bilmez talepleri. BAE'de yasalara göre çita yetiştirmek ve ticaretini yapmak yasak. Kaçak avcılar son yıllarda Kenya, Somali, Etiyopya benzeri ülkelerdeki dişilerin doğum yaptığı yuvalardan yavruyken çita çalıyorlarmış. Hale bakın, bu yolla BAE'de 3.000 çita evcil hayvan olarak tutuluyor. Nesilleri tükenme tehlikesindeki bu canlıların durumu çevrecileri çok fazla rahatsız ediyor. 


Zenginlik, gösteriş budalalığını da beraberinde getiriyor galiba çoğu insanda.
Peki, isimsiz bir öğrencinin Facebook'ta açtığı bir hesaptan haberiniz var mıydı? Bu hesapla özel okullarında yaşadıklarını belgeleyen fotoğraflarını SchoolSnapchats adlı Facebook sayfasında paylaşıyorlarmış. Adeta görgüsüzlüğün nirvanasına çıkmış bu öğrenciler. iPad'le pasta kesen mi ararsınız, bugün hangi arabasıyla okula gideceğini soran mı? Helikopterle okula inenleri, parayı tuvalet kağıdı olarak kullananları, en pahalı model Rolex saatlerini gösterenler, saymakla bitmeyenler...

Zengin ve Yoksul adlı diziler ve filmler yapılmış zamanında.
Bu kez gerçeğin tam ortasında gerçek insanlarla gerçek hayatlar...

Bizim ülkemiz mi? Paramız hiç bu kadar değer kaybetmemişti. Market ya da alışveriş merkezlerinde son günlerde neredeyse günde üç kez değişiyor fiyatlar. Bugün sütün fiyat 15 TL olmuş, un fiyatlarıysa %100 artmış. O da bulabilirsen. 

Yukarıdaki mamalı çizimden yola çıkıp nerelere geldim.
Böyle bir durum hiç yaşamamıştık çünkü. Nereye baksak aynı sorun. Yoksulluğa doğru hızla koşan bir ülke.
Bu gidişat nereye kadar belirsiz.
''Bindik bir alamete.....'' şarkısı çalıyor sanki kafamdaki fonda.
 
Bir çıkış yolu vardır elbette. Öyle değil mi?

Allah en kısa zamanda yardımcımız olsun...


Ay'ın bu fotoğrafını dün akşam 20.00 dolaylarında çektim. Bugünse gökyüzü kapalı ve aralıklı yağışlı. Blog arkadaşım Güven Bey'den öğrendiğim Ay ile ilgili güzel bir sözle bitireyim artık:

''Ay'ın bir yüzü karanlıksa diğer yüzü aydınlıktır.''


Kalın sağlıcakla...