Sardunya güzelliği sardı bu ara her yanı. Dışarıdayken gözüm hep evlerin balkonlarında. Balkon keyfi diye bir kavram var kesinlikle. Bazı evler var ki, nasıl da özene bezene dizayn etmiş saksılarındaki rengârenk çiçekleri, demir parmaklıklardan sarkan sardunyaları.
Sıcak yaz günlerinde evin en gözde alanı balkon ya da bahçe oluyor haliyle. Konforlu bir oturma seçeneği, minik ve şık bir kilim, yer minderleri ya da puflarla şık bir yazlık oda havasına bürünüveriyor. Gece boyunca, serin serin keyfini çıkarmak üzere güneşin batması dört gözle bekleniyor.
Sardunya deyince Bozcaada'nın Rum mahallesi geliyor bir de aklıma. Pencerelerinde el örgüsü dantel perdeler asılı olan, dar sokaklara karşılıklı sıralanmış tek katlı ve küçük müstakil evler.
Pencere önlerinde sıra sıra saksılar, üzerlerinde sihirli bir el değmişçesine pırıl pırıl parlayan pembeli kırmızılı sardunyalar, küpe çiçekleri, renk renk menekşeler. Giriş kapısı kenarlarına ve bahçeye sıralanmış onlarca teneke saksıda genç begonviller, çardaklara sarılmış vaziyette gece boyunca mis gibi kokan yaseminler ve elbette sarmaşık güller...
Mevsimi gelen diğer çiçekler de sıraya girsin o vakit.
👇
Paşa Bıyığı (Erythrostemon Gilliesii)
Genelde cennet kuşu olarak biliniyor. Baklagillerden, kışın yaprak döken bir çalı türü. Mevsimin öne çıkmış GS taraftarı çiçeği:)
Snapdragon, aslanağzı
Çocukken baş ve işaret parmağımızla çiçek uçlarından tutup ağzını açıp kapatıyormuş hale getirerek konuştururduk kendisini :)
Şerit şeklinde yapraklara, salkım halde çiçeklere sahip bu güzelliğin pembe, kırmızı, beyaz, sarı renkleri oluyor ve tohumla üretiliyor.
Gaura Lindheimeri - Gaura çalısı
Kaç yıldır kimselerin bilmediği bu pembe çiçeklerin adını ben de henüz bu yıl öğrendim.
İlaç ve kozmetik sanayiinde önemli bir yeri olan lavanta. Ballıbabagillerdenmiş. Ülkemizde üretimi yapılanı tıbbi ve aromatik türlerden biri. Bilirsiniz, kurutulmuşunu küçük keselere koyup evdeki dolaplara yerleştirme gibi bir gelenek var ülkemizde. Birkaç yıldır ben de yapıyorum.
Marketten taze diye aldığım bu yufkaların son tüketim tarihi 1 hafta sonrasını gösteriyordu. Eve gelip paketi açtım. Çünkü her seferinde, kullanırken kolaylık olsun, birbirlerine yapışmasınlar diye yufkaları tek tek ayırıp yeniden katlar ve öyle kaldırırım. Artık, üst üste fazla mı yığdılar ya da ağır kolilerin altına mı rastladı bilmiyorum, sağlam tek yufka bile çıkaramadım. Her biri paramparça ayrıldı diğerinden. Sinirlendim tabii. Yakın olsaydı götürüp manzarayı gösterecektim. Bir daha yufkacıdan başka yerden almak yok. Neyse ki en sağlamlarını zarf gibi alt ve üste serip araya parçalanmışları kullanarak peynirli-sütlü börek yaptım da daha fazla gerilmedim. Başınıza gelirse aklınızda olsun. En doğrusu kontrol etmeden almamak.
Bir daha hazır dondurma da almak yok. 4-5 muzla ya da 300 gr çilekle koca bir kutu mis gibi katkısız dondurma yapılıyor çünkü.
Bu sene öğrendiğim tariflerde krema vardı. Hem çok güzel sonuç alınıyor hem çok kolay. Endüstriyel dondurmaların içeriğini okurken aklım gidiyor zaten.
Evet, artık eve ne dondurma ne de çikolata, vb. alıyorum. Onun yerine, mesela koca bir tepsi kalburabastı yapıp derin dondurucuya atıyor, uzun aralıklarla ve azar azar çıkarıp şerbetliyorum. Son öğrendiğim tarifte irmik ve yumurta da vardı (Arda Türkmen'den). Sanırım dünyanın en güzel tatlısı. Yanına da ev dondurması. Oh, miss. Her an elinizin altında olmaları da cabası. Asla fazla kaçırmadan tabii ki. Piyasadaki bit kadar şeylere dünya kadar para vermeyeceğim elbette. Bir tür protesto bu. Üzgünüm...
Kordondan manzaralar da gelsin...
Blogda bir ara parklardaki kedi bakım evlerinden bahsetmiştim. Bu iki fotoğrafı bugün sabah çektim. Kedi severler o kadar özene bezene bakıyorlar ki kedilere, ne mamaları ne sütleri eksik. Soldaki fotoya dikkat ederseniz yavruları kaşıkla besliyorlar. Tam karşımızdaki ve yandaki iki evin bahçelerinde de yeni doğmuş kediler var. Gayet iyi bakılıyorlar. Geçen akşam bir kurye işi bitince yavru kedilerden birinin başından ayrılamadı. Hatta fotoğrafını çekti ve en sonunda oturanlardan birinden izin isteyip kediyi aldı. Kedi motosikletin arkasındaki kapalı taşıma kutusunda abisinin evine gitti. Duygulandım epey. Diğer kediler için de talipliler geliyor öyle.
Bu kedi arkamdan hızla gelip arabanın altına girdi. Yüzünü görmek için pisi pisi dedim, bakmadı. E, o zaman ben de yere yapışacak kadar eğilip görürüm senii:) O la laa! Çok farklı bir tür. Sakalları var. Vallahi insan zannettim bir ara. Hacı amcalara benziyor:) Ürperip kaçtım hemen.
* * *
BABALAR GÜNÜ 💖
AVM'nin bahçesinde eşini beklerken bir taraftan kitap okuyup bir taraftan bebeğine bakan genç babanın çok sevdiğim bu fotoğrafını birkaç yıl önce çekmiştim.
Baba olan, evladının arkasında dağ gibi duran, gelmiş geçmiş tüm babaların babalar günü kutlu olsun. Ebediyete göçenlerin ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Babalarımıza sonsuz sevgi, saygı, minnet ve özlemle...