2023/07/29

Şaşırtıcı Bir Cumartesi

Orman yangınları bitti sanırken o kadar sıradanlaşmış ki meğer, bugün gökyüzünde motor gürültüleri çıkararak su taşıyan yangın söndürme helikopterine neredeyse hiç kimse başını kaldırıp bakmıyordu bile. 

Kim bilir neresi yanıyordu yine. O kadar şaşırdım ki. Neydi bu ağaçların kaderi? Bazı bölgelerimizde de kesilmek, yok edilmek için zorlanıyordu ağaçlar. Yaşlı kadınlar sarılıp her bir ağaca, bırakmak istemiyordu. 

Haftalardır ekranlarda binlerce, on binlerce ağacın ya yangınlarda yok oluşu ya da kökünden sökülerek yok edilmek istenişi haberleri var. Doğaya müdahale edip mevcut düzeni bozmanın birtakım bedelleri var. İnsanların topraklarına el koyulup rant uğruna yeşilden yoksun ruhsuz beton yığınları yaratılması bir yana, doğadan yıkıcı uyarılar gelmeye başladı. Deprem bilimciler kesin bir dille Marmara'da Karadeniz'e açılacak bir kanalın İstanbul depremine neden olacağı, tsunamilere de yol açacağı konusunda uyarılarda bulunuyor. Dünyadaki iklim değişimlerinin nedeninin amiyane tabirle doğanın düzenine çomak sokmaktan kaynaklı olduğu kesinleşti. Özellikle son 50 yıl içinde buzulların dahi çözülüp denizlere karışması, devasa fırtınalarda insanların araba ve evlerinin sürüklenip her şeyini kaybedişleri benzeri kâbustan beter olaylarla. Şimdilerde ağustosta buzul çağına geçiş yapacağımız şeklinde yoğun haberler, uyarılar var. Aman Allah korusun, uzak olsun böyle bir felaket dünyamızdan...

Bugün insanı keyiflendirecek, mevsim normallerinde, güzel bir gündü. Ta ki su taşıyan o helikopteri görünceye kadar.

Bir taraftan hayat akıyor, bir taraftan da medeniyetten zerre nasiplenmemiş birileri çalıştığı iş yerinin tam önünde, ağzındaki sigarayı fırlatıp içeriye giriyordu. Fotoğrafın üzerinde üşenmedim saydım. Yüz kadar izmarit var ve hepsi dümdüz, yani ateşiyle fırlatılmış. Atan kişi de turizm acentesinin en etkin kişisi. İş yerinin önünde kişilik tahlili oluşturmuş adeta. Yazıklar olsun!

Az ilerideki saat kulesi onarıma alınmış bir taraftan. İnsanların bir kısmı yapıcı, onarıcı, tamamlayıcı faaliyetler içindeyken bir kısmı neden bu kadar yıkıcı, felaket getirici, kendinden ve menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen türden? Bu arada; restorasyonlardaki son tarza hayranım. Üzerine örtülen kumaştan yapılma örtü neredeyse birebir yapıyı yansıtıyor çünkü. Saat kulesindeki çeşmenin üzerindeki Osmanlıca kitabeyi bile aynen üzerine yazmışlar, bakar mısınız?

Günün mevsimi gelmiş çiçek fotoğraflarına geçip yine çiçeklere sarılalım o zaman.

Beyaz hibiscus (Japon gülü) ve çok katlı ağaç hatmisi açıyor bu dönemde.

Yalnız kalmış kocaman bir melek borazanı güneşte pırıl pırıl parlıyor.

Halk Bahçesi, namıdiğer Calvert Parkı'nın on yıllardır süregelen ünlü ortancalarının solmaya niyetleri yok henüz.

Halk bahçesindeki yenilikler- Ağaç isimleri
''Adi dişbudak'' geçen gün bahsettiğim ''adi kurtbağrı''ndan farksız. Bir çiçeğe ya da ağaca neden ''adi'' ile başlayan ad konur ki? Başka bir ad bulmak bu kadar mı zor  sayın botanikçiler? Ağaçlar candır, ''adi'' nitelemesini hiçbir şekilde hak etmiyorlar...

Dün aşure günüydü. Tarihini önceden öğrenip yaptım o hiç yorulmadan yapılan ünlü tarifle. 


Yapmak isteyen yazının altındaki ''aşure'' etiketini tıklayıp tarife ulaşabilir. 


Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi'ni ziyaret ettim bir de bugün. Son derece ilginç ve değerli, tarihi bir bilgi paylaşacağım bir sonraki yazıda. 

(29 Temmuz 2023)


Kalın sağlıcakla...