
Özelliğimdir; bir yere gittiğimizde etrafımda ilginç insan profilleri arar ve fazla farkettirmeden incelemeye alırım. Tabii bunu vaktim varsa yapıyorum. Çünkü boş boş beklemektense yapılacak en güzel iştir bana göre.
Üstelik oldukça keyiflidir.
Sipariş ettiğimiz kahvaltıyı beklerken bir hayli vaktimiz olacağı belliydi, çünkü içerisi çok kalabalıktı. Kafenin içinde değil de,hemen önünde çok işlek bir cadde olan açık alandaki masalardan birine oturmayı tercih ettik. Buraya gelmiş insanlar mesai saati biraz sonra başlayacağından bir an önce bir şeyler atıştırabilmenin telaşıyla bariz bir acele içindeydiler.
Bu arada düşünmeye başladım. Bu insanlar da bizim gibi evlerinden çok uzaklarda birtakım resmi işlerini halletmek üzere burada bulunuyorlarsa gayet normaldi. Fakat her Allah'ın günü ya da biraz daha iyimser düşünürsek sık sık dışarıda yiyip içmeyi adet haline getirmemeliydi bir insan. Aile düzeni bozulur, nasıl alışıldıysa öyle giderdi.
Günümüzde evlerde kahvaltı alışkanlığı unutulmaya yüz tuttuğundan çocuklar okullarda daha ilk teneffüste kantinlerde uzun kuyruklar oluşturuyorlar. İlk derste algılama bozukluğu yaşatıyor bu onlara ve başarısızlığa zemin hazırlıyor. Bu kuyruklarda anneleri ev hanımı olan çocuklar en öndeler üstelik.. Akıl alacak gibi değil doğrusu.
Her neyse. Kahvaltımızın getirilmesini beklerken ve ben bunları düşünmekteyken son derece şık bir çift içeriye girdi. Kırk yaşından büyük olduğu gözlemlenen kadın kuaförden yeni çıkmış gibiydi. Kabartılmış uzun saçları sarının beyaza çok yaklaşmış bir tonundaydı ve suratında son derece ağır bir makyaj vardı. Dar siyah bir pantalon, üzerine beyaz ve oldukça kaliteli bir gömlek giymişti. Ayaklarında yürürken onu hafifçe zorlayan ama yine de feminen bir hava katıp hoş yapan, kaliteli ve yüksek topuklu ayakkabılar vardı. Genel anlamda dönüp herkesin bakacağı oldukça güzel bir kadındı. Yanındaki erkek yaz sabahı olmasına rağmen takım elbiseler içindeydi ve o da son derece kaliteli ve şık görünüyordu. Onlar da bizim gibi kafenin kaldırımdan cam bir bölmeyle ayrılmış açık alanını tercih ettiler ve hemen yanımızdaki masaya oturdular. Bu arada ortalığı yoğun bir parfüm kokusu kaplamıştı. Ben de incelemeyi sona erdirmiştim.
İçeriye girdiği andan itibaren suratına yerleştirdiği ters ifadeyle durmadan konuşan kadın masaya oturduktan sonra da hiç susmayıp dikkat edildiğinde her şeyden memnuniyetsizlikle bahsediyor ve karşısındaki adamın kafasının etini yiyordu. Adama bir göz atıldığında kadını pek de dikkate alır bir hali yoktu. Hatta hiç dinlemiyor, ama dinliyor görünmeye çabalıyordu.
Kadın tam bu esnada gelen servis elemanını serviste bulunanların istediği türden olmadığı benzeri bir gerekçeyle yüksek bir sesle azarladı. Dikkatim tamamen bu kadına yoğunlaşmıştı.
Nasıl bir kadındı bu? Bununla hayat geçer miydi? Geçse bile çok zor olmalıydı. Dışarıda böyleyse evde kimbilir nasıldı davranışları? Tek bildiği giyinip kuşanıp süslenmek olmalıydı...
Tüm bunları düşünürken karşısında oturan adama yoğun bir acıma hissi duydum. Eşi olmalıydı, bir ömür geçireceği eşi. Yazıktı bu adama...
Artık kadınla her türlü ilgimi kesmiştim. Anlattıklarına da kulak vermiyordum. Zaten kahvaltımız çoktan gelmişti. Önümüzdekileri bir an önce bitirip kalkmalıydık.
Birden bir bağırmayla irkildik. Kaldırımdan geçmekte olan bir dilenci kadın, camlı bölmenin önünde bu kadını görüp durmuş ve para istiyordu. Kadın da vermeyeceğini ima ederek bağırmış olmalıydı. O andan itibaren kafede bulunan herkes sesleri duyup olayı incelemeye almış, kalan kısım bir tiyatro gibi izlenmeye başlamıştı:
-Ablacığım, Allah rızası için..
-Defol demedim mi ben sana geri zekalı !
-Ablacığım Allah çoluğuna çocuğuna bağışlasın.
-Ne biliyorsun sen benim çocuğum olduğunu? Söyle nereden biliyorsun? Hadi söyle! Salak kadın..! Defol buradan!
Aralarında geçen ve hepimizin duyduğu diyalog buydu. Kadın şiddeti gittikçe artan bir sesle ve çılgın bir şekilde bağırıyor, tüm hırsını dilenciden çıkarıyor, hatta diyafram kullanıyordu. Gözlerimize inanamıyorduk.
Birden, geldiğinden beri karşısına oturtup kafasını didik didik yediği adam daha fazla dayanamayıp ayağa kalktı. Kadını sert bir hareketle kolundan çekip kaldırdı ve sürükleye sürükleye oradan uzaklaştırdı.
Kadın hala bağırıyor ve gitmemek için direniyordu..
Kahvaltıları yarım kalmıştı.
Gördüklerimiz gerçek olamayacak kadar tuhaftı...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil"Kabartılmış uzun saçları sarının beyaza çok yaklaşmış bir tonundaydı ve suratında son derece ağır bir makyaj vardı.Dar siyah bir pantalon,üzerine beyaz ve oldukça kaliteli bir gömlek giymişti.Ayaklarında yürürken onu hafifçe zorlayan ama yine de feminen bir hava katıp hoş yapan kaliteli ve yüksek topuklu ayakkabılar vardı."
YanıtlaSilben bundan gördüm. çok gördüm. bu türün sayısı azımsanmayacak boyutlarda ve imhası şart. ükeladır bunlar, siyah güneş gözlükleri vardır genelde, kaniş köpeklerini çantalarında taşırlar. bunların yan etkileri mide bulanması ve sinirdir. ayrıca kokularının menzili geniş ve rahatsız edicidir. uzak durmak gerekir. kokana türünün en tehlikeli cinsidir. bunları görünce haç gösterip üstlerine kutsal su atmak gerekir. :) (bunun bir ötesi; bu türü mayolu görmek)
:))))))))
YanıtlaSilSabah sabah çok güldürdün beni stickman..
Çok teşekkür ederim sana..
sayende güzel bir sabaha başlıyorum,ciddiyim..
Nerelerdeydin sen ya kaç zamandır?
Ayrıca söylediklerinin hepsine katılıyorum. Bu tür karısı olan bir adamın gerçekten hayatı bitmiş demektir.Yazık ona ya !!
Aman dikkat evleneceğin kızı iyi tanı ,iyi sorgula :DDDD
Yorum ve fikirlerin için tekrar teşekkür :)
Bu insanlar seninle benimle aynı havayı soluyorlar, düşün artık :)
YanıtlaSilduyarlı bi vatandaş olarak kadına sinek ilacı sıkmalıydın kasımpatım, veya kahvaltısına zehir katmalıydın.
YanıtlaSilbüyük bi ihtimal maddiyatı için evlendiği bi adamdı oda, ne bileyim, insan evde çok kötü olsa bile dışarda uslu durur değilmi ya?
ps: aşırı mecbur kalmadıkça dışarda kahvaltı yapmaktan hiç hoşnut değilim, evde yapılan kahvaltı gibisi varmıdırki? bu değerin unutulmamasını diliyorum =))
Hatun psikopatmış, etrafta böyle "ufak" sosyetiklerden aşırı çoğaldı. İnsan psikolojisine ciddi olumsuz etkileri oluyor.
YanıtlaSilYine de bu öykü-anı karışığı yazıların insana sordurduğu bazı sorular var.
Soru-1 : Siz kimsiniz ?. Gelmiştik demişsin zira. İş arkadaşları galiba.
Soru-2 : Eğer ilk teneffüste kantinlere koşuyorlarsa, ilk derste algılama sorunu olamaz, çünkü zaten teneffüs ilk dersten sonra verilir. Öyle değil midir ?
Soru-3 : Sokaklardan laf açılınca aklıma Metin Altıok'un Bir yalnızlık işareti şiiri geldi. Bilir misin ?. Bilmediysen mutlaka bil, sıkı bir şiirdir.
Haddime değil ama iyi gidiyorsun. Anlatımdaki savrukluklar ve yinelemeler falan gitmiş, daha iyi olacak, eminim :)
rica ederim zeugma, benim sayemde güne güzel başlaman ne güzel bişey :) benim içinde sevindirici.umarım aynı şekilde güzelce devam eder. ben nerdeydiiim, valla onu bende tam olarak bilmiyom :)
YanıtlaSil@ Parpalicim,bunlardan ne kadar varsa mekiklerle Mars'a göndermeye ne dersin? Çok şahane fikir değil mi? Bir daha hiç gelmesinler :)))
YanıtlaSil@ Serzenişcim,aklımdan daha kötüleri geçti gerçekten.Onun sesi geldikçe ben boğuldum,daraldım.Kurşuna dizesim geldi yaa !!
Aynen yani, bari dışarıdaki insanlardan utan.Her an herkese sarmaya hazır.Bu tiplerin hepsi mi bu huyda acaba ya?
Aferin,kahvaltı işini doğru düşünüyorsun.Aile ortamında olanların mutlaka evde kahvaltı yapmadan çıkmaması gerek..
@ Muhteşem İnsan Miraç (MİM) :))
Bu senin terimin ama,biliyorsun.
Ama ama ;( ;( Bu sefer beni sorgusuzca soru yağmuruna tutmuşsun.
Cevap-1 : Biz;ev halkı,aile olarak,3 kişi.Ankara'ya vize başvurusu için gelmiştik Meraklı Melahat :)
İyi okumamışsın.''Bizim gibi evlerinden çok uzaklarda burada bulunuyorlarsa ..'' demişim, okumadın mı? Yani başka bir şehirden,çok uzaktan.(Meraklı Melahat bir dizi kahramanıydı eskiden.Şaka yaptım,kızma sakın)
Cevap-2 :Ben orada ''kahvaltı edilmeden okula gelindiği için'' ilk derste algılama sorunu yaşanıyor diyorum.Teneffüse çıktıkları için algılama bozukluğu mu olurmuş yaa? Çocukların aklı ilk ders boyunca aç oldukları için sadece kantinde.Aç oldukları için anlamıyorlar bir şey.Uykulu uyuşuk oturuyorlar.Bu benim kişisel gözlemlerimle de sabittir.Biliyorsun öğretmenim.
Cevap-3:
BİR YALNIZLIK İŞARETİ
Bir cam gibi önünde
Yüzümü elinle sil
Hohlayarak üstüne
Seyret boş bir sokağa
Hüzünle yağışını yağmurun.
Sonra kaplasın yavaşça
Ilık buğusu soluğunun
Yüzümü baştanbaşa.
Ve bırakıp gittiğinde
Bir küçük boşluk kalsın
Alnını dayadığın yerde;
Bir yalnızlık işareti
İşleyen ta içime.
Metin ALTIOK
Sevdiğin bu sıkı şiiri bulup koydum buraya .Benim gibi merak edip aramasın herkes tek tek..Güzelmiş gerçekten..
Haddime değil deme..beni böyle eleştir,hafiften didişerek.Güzel oluyor.Yaşın çok genç ama sen usta bir öykücüsün.Söyle çekinmeden..
Bn zaten öykücü değilim ki..Arada heves geliyor,biraz daha özeniyorum..
Beğenmene sevindim ama..Teşekkürler Hocam :))
@ Evet stickman,
Güne gerçekten güzel başladım ve güzel geçti..Valla sayende oldu galiba.
Senin blogun da beni gültüren antidepresanlarımdan zaten..
Nasıl nerde olduğunu bilmiyordun sen ya? Allah Allah?
Neyse bundan sonra varsın galiba.hoşgeldin gerçekten :))
bende gerçekten hoşbuldum :)
YanıtlaSilStickmanın son cümlesi süperdi :)Ya kadın mutsuz mutsuz mutsuz, başka açıklaması yok.Bilemiyorum ki yargılamakta istemiyorum, belki birisi ona sevgi verse oda sevmeyi bilecek
YanıtlaSilha dur öpmeyi unuttum :) mucuk şapıdık pöğğşürük
YanıtlaSililginç
YanıtlaSilama yaşanılıyor