03/01/2009
Gaf'ın Böylesi
Bilmeden,farketmeden yersiz bir davranışta bulunmak, başkasını kıracak incitecek türden sözler konuşmak durumuna ''gaf yapmak'' diyoruz. Bildiğiniz gibi diğer anlamları ''pot kırmak' ya da ''çam devirmek''.
Kimi zaman ''baltayı taşa vurmak'' da aynı kapıya çıkıyor.
Ne kadar zengin bir dilimiz var. Canım Türkçem.. İçine düştüğümüz her türlü durum için istemediğimiz kadar deyim ve atasözü sermiş önümüze. Tepe tepe kullanmamız için.
Bu arada ''tepe tepe kullanmak'' deyimini de ''sakınmadan,dilediği gibi,hoyratça kullanmak'' anlamıyla yeri gelmişken kullanayım dedim.
Ben size söylemiştim. Neredeyse anlatacağımız her konu için bir deyim ya da atasözü mevcut dilimizde.
Gaf yapmayan insan var mıdır ki? Hiç sanmıyorum.
Bir kere tarih ünlülerin gaflarıyla dolup taşmış durumdadır.
İlk aklıma gelen Bush'un ''Nijerya önemli bir kıtadır'' demesi.
Daha sonra aklıma hemen başbakanlığı gaflarla tepeleme dolu olan Tansu Çiller geliyor. Belediye zabıtasını ''Merhaba asker! '' diye selamlamasını duymayan var mıdır? Ya da ''Trabzon'u Akdeniz'in incisi yapacağız!'' sözlerini.
Çiller'in bence en komik gafı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e Haydar Ali Bey demesidir :)
Gelelim Recep Tayyip Erdoğan gaflarına. Onun gafları nedense az önceki örneklere pek benzemiyor. Yani pek masumane değil. Karşısındakini küçümsemenin yanısıra bir an önce başından savma telaşına girerek söylenmiş,yani sinirlendiği için nispeten bilinçle sarfedilmiş sözler.
Onunla ilgili ilk aklıma gelen ; yoksulluk nedeniyle böbreğini satmak zorunda kalan bir vatandaşın açtığı pankartı okuyup:''Burası sakatatçı değil kardeşim!'' demesi. Daha sonra başka bir vatandaşa ''Ananı al git buradan!'' şeklinde sinirlenmesi, ''Memur zeytini bir lokmada yemesin'' şeklindeki bir gafla memurun tasarrufa yönlendirilmek istenmesidir ki sanırım Fransız tarihindeki ''Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler'' gafından çok daha içler acısı bir örnektir bu..
Bu konu nereden mi aklıma geldi? Geçen akşam katıldığımız bir aile toplantısında konu ''gaf'' idi çünkü. Kısa bir süre önce yaşanmış öyle ilginç bir örnek anlattılar ki gülsek mi ağlasak mı bilemedik önce. Tabii ben duramayıp dakikalarca güldüm :)
Birbirleriyle sık sık görüşüp samimi olmuş iki bayan bu kez eşleriyle birlikte akşam ziyaretlerinde de görüşmeye karar vermişler. Ve kocalarına da karşı tarafla ilgili ön bilgiler vermişler tabii. Eşlerin, çocukların ismi nedir, kaç kişidirler, ne iş yaparlar türünden bilgiler..
O akşam gidilecek evdeki hanımın adı Funda, dört yaşındaki kızlarının adı ise ''Ayşe'' imiş. İlk etapta herkesin aklına aynı şey geliyor. Yani annenin adı Ayşe, kızının adı Funda imiş gibi, değil mi?
İşte Funda Hanım'lara o akşam ilk kez ailece ziyarete gelen arkadaşının eşi de koltuğa oturur oturmaz böyle bir yanılgıya düşüp annesinin kucağında oturmakta olan küçük kızı sevmek isterken nasıl bir söz sarfetmiş dersiniz :
-''Fundaa !! Gel, hadi gel bakayım, gel kucağıma otur, seveyim..
Ve daha komiği adamın hemen yanında oturmakta olan eşi bacaklarını durmadan çimdikleyip uyarmasına rağmen adam dizlerini göstererek devam ediyormuş,
- Fundaaa !! Hadi bak gel,koş dizime otur :)