berbat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
berbat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23/01/2009

Kırmış Olabilir miyim?


Soğuk bir akşamüstü. Aylardan Aralık. Gündüzlerin iyice kısalmış olduğu bariz bir biçimde hissediliyor artık. İnsanlar işyeri çıkışı yoğun bir aceleyle eve gitme telaşındalar. Bir kısmı da alışveriş derdine düşmüş durumda.

Başka ne olabilir ki zaten ? Böyle soğuk bir kış akşamında sokaklarda yapılacak üçüncü bir aktiviteye rastlamak biraz zor olsa gerek.
Ben de bu koşturmacanın içinde yerimi almış durumdayım. Yalnız eve gitmeden önce kasaba uğramam gerekiyor.
Duruma göre bazen süpermarketlerin et reyonlarını ziyaret ederken bazen de aklıma esip eve oldukça uzak bir noktada olmasına rağmen uzun yıllardır tanıdığım kasabımı tercih ediyorum.

İşte yine geldim. Onca kalabalığa rağmen, içeride artık akrabalaşmış durumda olduğum elemanların tezahüratıyla karşılaşıyorum. Hem işlerine devam ediyor,hem halimi hatırımı soruyorlar. Bu benim için büyük bir mutluluk..

Çok ters bir saatte gelmiş olduğumdan çok fazla sıra var. Ama olsun, bilerek geldim ve beklemeye razıyım. Hatta isterlerse sıramı bile verebilirim. Yeter ki rica etsinler. Ama kurnazlık yapıp öne geçmeye çalışanlara hiç tahammülüm yoktur işte..
Bir yerde kalabalık ve sıra varsa aklıma hemen böyle şeyler gelir. Allah'tan herkes kuzu kuzu sırasına razı olmuş durumda..

Bu arada gözlerim sırada bekleyen oldukça yaşlı bir kadına takılıyor. Benden epeyce önde ama ayakta zor dikiliyor. Yetmiş yaşından büyük olduğu kesin. Eskiden kalma ve kendisine artık bol gelmekte olan siyah renkli bir manto giymiş. Başına da başörtüsü bağlamış ama öylesine eğreti duruyor ki. Sanırım apar topar çıktı evden. Acele ile öyle bağlamış olabilir. Ya da artık o kadar algılayabiliyor yaptığı işleri. Çünkü çok yaşlı ve bitkin görünüyor gerçekten.

Bu esnada ben yaşlı kadına bunları düşünerek ve üzülerek bakarken onun da bana bakmakta olduğunu farkettim. Hatta beraberce gülümsedik.
Ve elindeki pakete gitti gözüm ister istemez. Bu 1 kilogramlık bir baklava kutusuydu. Yeni satın almış olduğu ve oradan da kasaba geldiği anlaşılıyordu.

Tam bu esnada elemanlardan biri kadına ne satın almak istediğini sordu. Kadın da sucuk almak istediğini söyledikten hemen sonra bana bakıp gülümsedi yine..
Ben de bu tebessümden cesaret bulup:
-Ooo... Teyzeciğim, baklava da almışsın. Akşama ziyafet var anlaşılan, diye küçük bir espri yapmak istedim.
Aldığım cevap :
- ''Ne yapalım kızım. Amcan al dedi. Biz gençliğimizde yiyemedik bunları..'' şeklinde bir cevaptı ki resmen yüreğimi dağlayarak saplandı kaldı içine..Şok olmuştum..

Benim espri diye sarfettiğim söz gerçekti ne yazık ki. Zavallı yaşlı kadın aldıklarının gerçekten bir ziyafet olduğunu düşünüyordu.

Ve ben böyle bir sözü şaka niyetine bile söylemiş olduğuma o kadar çok pişman oldum, üzüldüm ve kahroldum ki! Hatta yer yarılıp da içine girseydim keşke...

O gün yaşananlar bana ömrüm oldukça unutamayacağım bir ders oldu ve bir daha da böyle olur olmaz bir biçimde insanların hassas noktalarına bilmeden de olsa temas etmemeye karar verdim.
Yani susmaya :(

03/01/2009

Gaf'ın Böylesi


Bilmeden,farketmeden yersiz bir davranışta bulunmak, başkasını kıracak incitecek türden sözler konuşmak durumuna ''gaf yapmak'' diyoruz. Bildiğiniz gibi diğer anlamları ''pot kırmak' ya da ''çam devirmek''.
Kimi zaman ''baltayı taşa vurmak'' da aynı kapıya çıkıyor.
Ne kadar zengin bir dilimiz var. Canım Türkçem.. İçine düştüğümüz her türlü durum için istemediğimiz kadar deyim ve atasözü sermiş önümüze. Tepe tepe kullanmamız için.
Bu arada ''tepe tepe kullanmak'' deyimini de ''sakınmadan,dilediği gibi,hoyratça kullanmak'' anlamıyla yeri gelmişken kullanayım dedim.
Ben size söylemiştim. Neredeyse anlatacağımız her konu için bir deyim ya da atasözü mevcut dilimizde.

Gaf yapmayan insan var mıdır ki? Hiç sanmıyorum.
Bir kere tarih ünlülerin gaflarıyla dolup taşmış durumdadır.
İlk aklıma gelen Bush'un ''Nijerya önemli bir kıtadır'' demesi.
Daha sonra aklıma hemen başbakanlığı gaflarla tepeleme dolu olan Tansu Çiller geliyor. Belediye zabıtasını ''Merhaba asker! '' diye selamlamasını duymayan var mıdır? Ya da ''Trabzon'u Akdeniz'in incisi yapacağız!'' sözlerini.
Çiller'in bence en komik gafı Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e Haydar Ali Bey demesidir :)

Gelelim Recep Tayyip Erdoğan gaflarına. Onun gafları nedense az önceki örneklere pek benzemiyor. Yani pek masumane değil. Karşısındakini küçümsemenin yanısıra bir an önce başından savma telaşına girerek söylenmiş,yani sinirlendiği için nispeten bilinçle sarfedilmiş sözler.
Onunla ilgili ilk aklıma gelen ; yoksulluk nedeniyle böbreğini satmak zorunda kalan bir vatandaşın açtığı pankartı okuyup:''Burası sakatatçı değil kardeşim!'' demesi. Daha sonra başka bir vatandaşa ''Ananı al git buradan!'' şeklinde sinirlenmesi, ''Memur zeytini bir lokmada yemesin'' şeklindeki bir gafla memurun tasarrufa yönlendirilmek istenmesidir ki sanırım Fransız tarihindeki ''Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler'' gafından çok daha içler acısı bir örnektir bu..

Bu konu nereden mi aklıma geldi? Geçen akşam katıldığımız bir aile toplantısında konu ''gaf'' idi çünkü. Kısa bir süre önce yaşanmış öyle ilginç bir örnek anlattılar ki gülsek mi ağlasak mı bilemedik önce. Tabii ben duramayıp dakikalarca güldüm :)

Birbirleriyle sık sık görüşüp samimi olmuş iki bayan bu kez eşleriyle birlikte akşam ziyaretlerinde de görüşmeye karar vermişler. Ve kocalarına da karşı tarafla ilgili ön bilgiler vermişler tabii. Eşlerin, çocukların ismi nedir, kaç kişidirler, ne iş yaparlar türünden bilgiler..

O akşam gidilecek evdeki hanımın adı Funda, dört yaşındaki kızlarının adı ise ''Ayşe'' imiş. İlk etapta herkesin aklına aynı şey geliyor. Yani annenin adı Ayşe, kızının adı Funda imiş gibi, değil mi?
İşte Funda Hanım'lara o akşam ilk kez ailece ziyarete gelen arkadaşının eşi de koltuğa oturur oturmaz böyle bir yanılgıya düşüp annesinin kucağında oturmakta olan küçük kızı sevmek isterken nasıl bir söz sarfetmiş dersiniz :
-''Fundaa !! Gel, hadi gel bakayım, gel kucağıma otur, seveyim..
Ve daha komiği adamın hemen yanında oturmakta olan eşi bacaklarını durmadan çimdikleyip uyarmasına rağmen adam dizlerini göstererek devam ediyormuş,
- Fundaaa !! Hadi bak gel,koş dizime otur :)