Bu sonbahar biraz tuhafız. Biraz buruk, biraz karamsar, biraz umut dolu. Kendimizi akışa bıraktık bildiğin. Bazen öyle olur ya hani. ''Ne gelirse gelsin karşılamaya hazırım'' misali. Çünkü bir bıkkınlık vardır üzerinizde.
De-ja-vu...
Temcit pilavı gibi önünüze sürülenlerden, değişmesi mümkün görünmeyen olumsuzluklardan, başta ruh sağlığımız olmak üzere yaşadığımız toplumu her yönden sıkıntıya sokan ve bir türlü iflah olmayan bencillerden, paragözlerden, gösteriş budalalarından, kendini bir halt zanneden ayrımcılardan, koltuk sevdalılarından... diye devam edip belki sayfalarca yazabilir, benzer nitelemeleri sonsuza kadar çoğaltabilirim. Bana öyle geliyor en azından. Tam bir mutluluk hali yok üzerim(iz)de. Kimsede yok. Keyif zaten yok!
Şu kasımpatı resmini gören de geçen yıldan zanneder. Hayır efendim, değil. Birkaç gün oldu onu çekeli. Hale bak! En canlı, en sağlıklı olmaları gereken zamanda iki kasımpatı vardı parkta. Diğerleri çoktan solmuş. Üstelik her zamanki ekildikleri yerde gerçekleşmiş bu. ''Dervişin fikri neyse zikri de odur'' misali oldu; ama gördüğüm manzara böyleydi maalesef. Sağlıksız, mutsuz kasımpatı manzaraları.
Haydi o zaman konuyu burada kesip ortamı değiştirelim. Kendi sağlığımız kendi elimizde her zaman. Doğruca ağaçlık alanlara gidip dallardaki meyveleri, bitkileri falan bir görelim. Çarşıya-pazara da inip bir bakalım, ne var ne yok. Özetle; sonbahara odaklanalım bence...
Dünyanın en küçük elması Malus Rudolph Crab Apple'ın alıç büyüklüğünde olan bir tık daha büyüğüne rastladım. Bu minyatür elmalar sonbaharda tam bir görsel şenlik sunuyor ve diğer tür elmalar gibi en olgun zamanlarına ulaşmış durumdalar.
Gözlemlerime göre erguvanlar senede iki kez açıyor artık. İlkbahar ve sonbaharın ilk aylarında. Bu ara yine varlar. Sadece güneş alan ağaçlarda ve tek tük. Şaşırtıcı...
Kudret narı bitkisi ve meyvesi. Gördüğünüz üzere bir cins sarmaşık kendisi.
Beyaz Çiçekli Abelia (Güzellik Çalısı)
Abelia grandiflora -Glossy Abelia Yaz başından sonbahar sonuna kadar beyaz renkli, 1 cm büyüklükte ve çan biçiminde güzel kokulu çiçekler açıyor. 1-2 cm büyüklüğünde, oval ve kenarları dişli yapraklara sahip hoş bir çalı türü.
Meşe ağacı ve halk arasında palamut diye isimlendirilen meyvesi. Bu meyveler Antik çağlardan beri içeriğindeki yüksek tanen nedeniyle büyükbaş hayvan derilerinin sepileme (tabaklama) maddesi olarak dericilik ve boyacılıkta kullanılıyormuş. Palamut, içeriğindeki zengin protein ve lif sayesinde yine ilk çağlardan beri insan ve hayvanlar için iyi bir besin kaynağı olmuş. Hatta kabuğu soyulup kavrulduktan sonra öğütülerek kahvesi de yapılıyormuş. İnanılmaz!
Alev çalısı ve ağaçlarından yansıyan sonbahar kıpırdanmaları. Yeni yıla doğru dallarını süsleyecek olan salkımlar halindeki kırmızı küçük toplara hazırlıklar.
Mevsim itibarıyla dallarda boy göstermekte olan sonbahar meyveleri
Hünnap, mandalina, Trabzon hurması, incir ve tabii ki dört gözle beklenmekte olan nar. Malum, kimse aşuresini süsleyecek nar bulamamıştı bu yıl. Kısa bir süre sonra Trabzon hurması ile birlikte o da çıkar piyasaya:)
Meyveleri de böyle. İçindeki kırmızı tanecikler gerçekten de tıpkı nar tanecikleri. Bu meyveleri çekirdekleriyle birlikte bir kavanoza koyup üzerini geçecek şekilde zeytinyağı ekleyince tamamen eriyor ve müthiş bir ilaca dönüşüyormuş. Özellikle şeker hastaları için olduğu söyleniyor. Balla karıştırıldığında ise başka rahatsızlıklar için çare. Merak edenler nette araştırsın lütfen.
Bir süre önce ay çekirdeği paketlerindeki katkı maddeleri yüzünden şok olmuştum. İçerikte laktoz, soya, kükürt dioksitten tutun da sülfit ve türevlerine kadar neler varmış. Ben zannediyorum ki olsa olsa tuzlanıp fırınlanmış ve paketlenmiştir. Neyse, pazarda satılan ay çekirdeklerini görünce çok sevindim ve aldım. Evde fırınladım. Şahane oldular. Sevenlerine öneririm. Taze ve doğal. Üstelik kilosu sadece 15 TL.
Dolmasını sevenler için pazarda kabak çiçeği de satılıyordu; ama pörsümüştü maalesef. Bilenler bilir, kabak çiçeği sabah erkenden dalından koparıldığında makbuldür ve dolması parmakları da yediren cinsten.
Mevsimin en sevdiğim meyveleri arasında başları çeken Anjelika erik.
İç kısmı tamamen kırmızı çıkan türü de var; ama marmeladını yaptığınızda rengi her şekilde göz alıcı bir kırmızı olur, tadı ise enfes.
Sonbahar meyveleri arasındaki güvem. Çocukluğumda çok yemişliğim var. Sağlık için yararları saymakla bitmiyor. Ancak öyle güçlü bir özelliği daha var ki ben de yeni öğrendim. Mevsimiyken mutlaka yemeli.
Hünnap 16 Haziran'da çektiğim çiçek halinden sonra, eylül biterken olgunlaşıp tezgâhlara gelebiliyor. 👇👇
Hünnaplar artık tezgâhlarda. Her gün 1 avuç hünnap yemek sağlığınız için hangi yararları sağlıyor inanamazsınız. Şuraya yazdığım günden sonra tazesi kurusu demeden neredeyse senenin her günü yediğim mucize.
Her zaman kahve olmak zorunda değil tabii. Okumalar mevsim meyveleri eşliğinde de pek hoş. Ayrıca, bağışıklık albayım. Bağışıklık önemli.
Sırada okunacak epey kitap var; ama özellikle bu dönem tarih ağırlıklı okuyorum yine. Gündemden uzaklaşıp tarihin derinliklerinde kaybolmak ilaç gibi.
Kalın sağlıkla...
* * *
EK
Bu yılki Anjelika erik marmeladım
Üstteki eriklerden yaptım. Yani içi kırmızı olmayanlardan. Bu kez çekirdeklerini çıkarıp tencereye almadan önce rondodan geçirdim ve ondan sonra şekerini katıp kaynattım. Sonuç süper!
Yorumlarda belirttiğim şekilde 2 kg kadar undan tarhana başlattım. Baş etmesi kolay olacak (Tarih 27 Eylül). 5 litrelik cam kavanozda mayalıyorum ilk kez. Birazcığı da başka kapta. Epey tarhanam olacak yine de. Son halini de eklerim bloga:)
* * *
Yine yukarıda bahsettiğim derin dondurucuya atmalık taze, beyaz iç fasulyeler. Kışın tazeliğini birebir koruyan o muhteşem lezzet. 😋
Ancak yüzümüzü doğaya dönüp sağaltabiliyoruz kendimizi. Ona bile göz koyuyorlar :/
YanıtlaSilŞu meyveler yüzünden kilo veremiyorum, şimdi pazara gidip kendimi mutlu edeyim ben de :)
Doğa diye de bir şey kalmayacak gibi Handan. Kazdağları'nı bile ne hale soktular babalarının malıymış gibi. Büyük şehirler yeşile hasret. Diğer şehirlerin gidişatı da aynı:(
SilSonbahar dönemi kadar bol meyve çeşidi yok. Hem de en leziz ve sağlıklı olanları. Bu dönem bari bol bol yiyelim de kışa sağlam girelim:)
Güvem eriğini ilk kez duyuyorum. Linkte ki haberi de izledim, sahiden müthiş. Kızlara da koccaman sevgiler :) bakayım ben buna, teşekkürler
YanıtlaSilÇarşıya pazara inmek , korku tüneline geziye çıkmak gibi , maalesef :( ama sonbahar çok güzel şeyleri getirmiş beraberinde.
Güvem ile ilgili ''Genelde Trakya bölgesinde yetişir'' diye bilgi çıkıyor; ama İç Anadolu'da da bol miktarda vardır. Biz çocukken dağlık alanlarda, sahipsiz bahçelerde kendiliğinden çıkmış ağaçlardan toplar ve yerdik hatta. Kızlar şaka gibi ama gerçek. Koca koca profesörleri şaşkına çevirmişler. Sevgiler,tebrikler her şey onlar için:)
SilSonbahar gibisi yok. Serinliği, romantizmi yeter:)
KÇarşı pazara mecburen, turşuluk ve derin dondurucuya atmalık malzeme için çıkılmak zorundaydı. Epeyce çıkmak yok. Millet salmış bayıra ama bizim içimiz tam rahat değil.
Meşe palamutu hep ne işe yarar diye merak ederdim:) Ya çizgi filmlerde yada yerinde görür ama bilmezdim:) Benim için yeni bir bilgi oldu. Ayrıca kudret narı ve bitkisini hiç görmemiştim:) Görseller her zaman olduğu gibi çok güzel, ellerinize sağlık:)
YanıtlaSilPalamutu ben de çocukluğumdan beri bilirim de adı buraya yazarken bir tuhaf geldi. Dur şunu Google'a bir teyit ettireyim dedim. İsmi doğruymuş, tamam da, diğer bilgileri ben de Google'dan öğrendim daha yeni:) Buraya da yazayım dedim. Ya, palamut kahvesi nasıldır acaba? Kudret narını da çocukluğumda hep duyardım. İnsanlar birbirine hastalık için önerirlerdi. Onunla da tanışalı 2 yıl kadar oldu:)
SilGörsel beğenileriniz için teşekkür ederim. Keşke sizin gibi gezilere çıkabilsek de elma armut çekmekten kurtulsak:) Sağ olun.
Vallahi benim pazar işi bitti, dondurucu doldu, turşu kuruldu, menemenlik yapıldı, tarhana da geç kaldık ama nihayetinde onu da yaptık. Pazara kolay kolay çıkmam artık, anca market manav. Güvem şekerede iyi gelir, dolaba koy poşetle, sonra kaynat aç karnına suyunu iç. Bu arada keyifli okumalar..
YanıtlaSilMaşallah, ne güzel. Güle güle tüketin hepsini. Bu sene tarhanaya ben de geç kaldım. Senin de geç kalıp hazır tarhana alacağını okuyunca ben de yapmamaya karar vermiştim:) Neyse geçen seneden biraz kalmıştı. Başka çorbalar da yaparım artık, bu yıl böyle. Pazara en çok beyaz fasulye için çıktım. Dondurucuya koymak için. Hani iç barbunya ayıklıyoruz ya tazeyken. Bu onun düz sarı renkte kabuğu, iç taneleri beyaz olanı. Ama lezzeti var ya. Misss...
SilGüvemin derin dondurucuda hiç bozulmadan durduğunu ben de okudum. Yapayım bari. Teşekkürler Özlem. Sana da iyi okumalar.
Annem son anda dayım gidince ülkesine yapalım dedi kardı tarhana hamuru 4 kilo unla yaptık. perşembe çıkaracak inşallah.
SilSon dakika kararı alınmış annen sayesinde. İyi yapmışsınız. Tarhanasız geçen kış eksik kalır bana göre. Dışarıdan alınanlar da kendi yaptığımıza benzemez.
SilVe sürpriz. Tesadüfe bak ki ben de bugün 2 kilo undan tarhana başlattım. Benim sebebim; dolapta fazla yoğurt vardı, ekşimeye de başlamıştı. Yani tam tarhanalık olmuştu:) Bir de daha koskoca ekim ayı var ki sıcak geçecek yine. Olur da kurur da:)
Merhabalar Zeugma.
YanıtlaSil"Sonbaharla Gelenler" başlıklı yazınızı okudum. İlk giriş parağrafında insanımızın şu andaki halet-i ruhiyesinden bahsetmişsiniz. Çok doğru bir tespit. Hiç kimsenin üzerinde tam bir mutluluk hali yoktur. O küçük elmalardan ben de Kırşehir-Kaman-Çağırkan köyü Japon bahçesinde "japon elmesı" etiketli ağaçta gördüm.
Kasımpatı çiçeği, senede iki kez çiçek açan erguvanlar, Çin yasemini, meşe palamutu, alev çalısı, sabırsızlıkla beklediğimiz nar, hünnap, mandalina Trabzon hurması, incir, kudret narı, ay çekirdeği, kabak gülü, anjelika eriği, güvem vs. derken sonbahar sebze ve meyvelerini ne güzel sıralamış ve her birinden çok özel bilgileri paylaşmışsınız. Güvemi tanımyorum, ilk defa burada duydum, teşekkür ederim. Tarih içerikli okunacak kitaplarınızı da sıraya koymuşsunuz. Keyifli bir sonbahar yazısı okudum. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep Bey.
Silİlk paragraftaki halet-i ruhiyenin ana kaynağı corona illeti tabii ki. Buna rağmen olumsuz tavırlarla dört bir yana maddi-manevi zarar vermekte olan insanoğlu, aşıyı reddedenler...diye devam eder sayfalarca. O elmaların ismi Japon elması mıymış? Çok teşekkür ederim bu bilgi için. Çünkü Malus Rudolph neredeyse nohut tanesi kadar bir elma. Siz İç anadolu'da yaşamanıza rağmen neden bu güvem görmediniz acaba? Hoş, Ankara'dayken ben de hiç görmemiştim.
Değerli sözleriniz, ziyaretiniz ve verdiğiniz bilgiler için ben de size çok teşekkür ederim. Sizin de emeğinize ve yüreğinize sağlıklar olsun. Selam ve saygılarımla.
Merhabalar.
SilKüçük elmalar konusunda ek bir aydınlatma bilgisi sunmak için tekrar geldim. Söz konusu elmalar görüntüsü itibariyle Japon elmasını andırıyor. Birer bir Japon elmasının aynısı diyemem. Güvem'e gelince. Bir akrabam var otçudur. Bazen beraber dağ,tepe çıkar ot toplarız. Ot kültürü çok zengin biridir. Güvem ismini hiç duymadım. Belki de bizim buralarda ismi başka da olabilir, bilmiyorum. Ancak, bizim buralarda yaban mersini var, sizin paylaştığınız güvem de biraz onu andırıyor. Bu bitkileri canlı ve büyüdüğü yerlerde bile görsem, ne olduğunu bilmeme imkan yok. Ben bu konuda (otlar, bitkiler, yaban meyveleri vs.) çok zayıfım.
Devlete ve devletin sağlık konusundaki otoritesine güvenmek zorundayız. Devlet, bir yerde söz konusu aşıyı olmamız için bize güven verdi, bizler de aşılarımızı olduk. Aşıya karşı çıkanlar bilinçli mi, değil mi? Bilmiyorum. Örnek: Ablam 76 yaşında çok cahil bir kadındır. İğne yapılmasından korkmaz, aşı konusunda da hiç kimsenin tesiri altında kalmamış olmasına rağmen, sırf inat oluşu yüzünden aşısını olmadı. Ve Korona'ya yakalandı. 20 gün evinde biraz ağır seyreden bir Korona tedavisi gördü ve paçayı kurtardı. Şimdi aşısını olacak. Aşıya karşı çıktığı için değil de ablam gibi aşı olmak istemeyen insanlar da var.
Her yerde Korona virüsünün laboratuvarlarda üretildiği söyleniyor. Ne derece doğrudur bizim bilmemiz imkansız. Burada da devletimize güvenmek durumundayız. Bir insanın kötü de olsa memleketini sevmekten başka çaresi olmadığı gibi bir durumla karşı karşıyayız. Herkese sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim. Çünkü önce her şeyin başı sağlık. Sevgi, saygı, huzur ve mutluluk da sağlıktan sonra sıralandığı şekilde yerlerini alırlar.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey, bu yorumlardan sonra ben de Japon elmasını görmek üzere internete girdim. Dediğiniz gibi görüntü olarak ''andırıyor'' bence de. Ancak, boyutları aynı. Bence bu elmalar Malus Rudolph'un büyümüş hali. Emin olmak için ilkbahardan itibaren ağacı takip etmem gerekiyor. Yalnız sayenizde Japon elması adlı güzelliği keşfettim. Sapları uzun, uzaktan sanki kiraza benziyor. Ve gerçek bir elmaya çok benziyor. Güvem ismi çok yaygın aslında, ama siz bölge itibarıyla tanışmamışsınız. Yalnız 5-6 yıl önce bir baharatçıda yaban mersini diye aldığımız plastik paketin içindekiler güvem çıkmıştı ve dikkat etmediğimiz için evde anlamıştık. Tabii dünya kadar para ödemiştik. Bitkiler konusunda hiçbirimizin her bitkiyi tanıma olasılığı yok. O kadar çok çiçek çeşidi var ki örneğin. Bence milyonları aşan tür vardır. Ben bu konuda Google'a minnet borçluyum. Çünkü fotoğrafını çekip arattırdığımda yanıt mutlaka geliyor.
SilAblanıza çok geçmiş olsun. Dediğiniz gibi paçayı zor kurtarmış. Ve aklı başına gelmiş. Bu tür örnekler çevredeki insanlara ders oluyor aynı zamanda. Bir de yaş ilerledikçe daha kolay atlatılıyor Covid-19. Bir ara 90-100 yaşında korona olanların iyileştiği haberleri geliyordu sürekli. Şimdi de öyledir genellikle.
Virüs laboratuvarda üretilmiş olabilir bence de. En azından sıfır ihtimal değil. Dünyada o kadar çok kötü insan var ki bunu da yapmış olabilirler. Memleketimizi sevmekten başka çaremiz tabii ki yok. Umarım en kısa zamanda atlatacağız bu salgını. Her şeyin başı sağlık elbette. Hem beden hem ruh sağlığı yalnız. Mutluluk, huzur, keyif, sevgi, saygı sıralaması ondan sonra.
Detaylı yorumunuz için çok teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.
Ne güzel yazmışsınız ilk satırları bazen birşeyler paylaşırken rahatsız oluyorum ortam öyle berbat ki aslında bizzat içindeyim uzak değilim yaşıyor ama çok fazla değinmiyorum diye. O karamsarlık sanırım hepimizde var nasıl olmasın ki, aslında çabalamıyor da değiliz herşeye rağmen ama insanız hep aynı modda olamayız yağmur-güneş misali ikiside lazım ve ayrılmaz. Sağlık ve doğa dolu güzel kareler ah hünnaplar çok seviyorum kabak çiçekleri hepsi şahane, güvemi bilmiyorum henüz tanışmadık. Kasımpatılar da susuz kaldılar belki mutsuzluktan değilde susuzluktandır diyelim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Bir şeyler paylaşmak içinden gelmişse paylaşmalı insan bence. Bu kadar ince düşünüp rahatsız olmamak gerek. Sizi tanıyanlar bilir ki absürt bir şey paylaşmazsınız. Rahatsız olacağı tutanlar da pandemi gibi bir sıkıntı varken ve onca zamandır sürmekteyken gitsinler kendilerine başka dert arasınlar.
SilNe güzel dediniz, hep aynı modda olunmuyor bence de. Kasımpatlarının başına kim bilir ne geldi? Eylül geceleri hiç böyle serin olmamıştı kaç yıldır. Belki soğuk vurdu. Aslında bu sözler Hegel Diyalektiği (Tez – Anti Tez – Sentez) barındırıyor
Bu sisteme göre her şey, ama her şey kendinden çelişkili, her şey kendinde zıttını barındırır ve varlıkla yokluğun sentezine ''Hakikat'' denir:)