2022/08/22

Ağustosta Birikenler

Bu sıcaklarda neredeyse tüm halkın serinlemek üzere akın akın gittiği parktayım yine. İnanılmaz serin gerçekten de.

Hatta bazı köşelerde mis gibi üşüyor insan. Burası şehrin en yüksek tepelerinden biri. Öyle güzel esiyor ki. Şapkamın içinden saçlarımı fora ediyor durmadan. Düzeltsem de çare yok. Yine yeniden havalanıyorlar:) 

Gün batımını izlemek ve batış anını fotoğraflamak üzere geldiğim noktada ise böyle bir görüntü çıkıyor ortaya arkadan. Belki de kızıl tüylü kocaman bir kedi dikiliyor orada, ne dersiniz? Miyavv! 😂😜

Bu yazıya başlarken sıcaklardan söz ettim ama tam da bu kısmı yazarken birdenbire güneş çekilip etraftaki ağaçlar esmeye, gök gürlemeye ve hemen akabinde şiddetli yağmur yağmaya başlamasın mı? Bir saatten daha fazla sürdü yağış. Balkon kenarından mutlulukla seyrettim. Ortalık serinlemekle kalmadı, tertemiz oldu. İşte tam da böyle. Şahane! ⛅️⚡️☔️

Nerede kalmıştık? Kediye aman vermeyen şu köpeğe bakın. Bir çekilmedi o ağacın altından. Sağdan soldan havladı da havladı. Sonra çekti gitti. Kedicik de indi ağaçtan. Fakat 1 dakikaya kalmadan kedinin indiğini görüp yine aynı sinirle uçarak geldi köpek ve kedi de yeniden ışınlandı ağaca. Sahiplerine baksanıza, hiç ilgilenmiyorlar:(





Parka girmeden önce ya da çıkışta insana kendini y
urtdışında hissettiren sağlıklı yaşam merkezinin parkurunu birkaç kez turlamadan es geçmek olmaz. 

Malus tipi dağ elması olur da dağ armudu olmaz mı? Minyatür armut bunlar da. Turşusu, sirkesi yapılıyormuş; ama ben malus elmalardan yaptım çoktan. Sağdaki bitkiyi ise süs biberi sarmaşığı sanıyordum. Biber falan değilmiş meğer. Daha yeni tadına baktım da anladım. Cahillik zor şey :) 😂😁

Aynalı Çarşı'ya yerli turist akını var sürekli. Bir de, bu yıl çok Alman turist geliyor buraya. Şehre 5-6 km uzaklıkta bir liman var. Gemiler oraya yanaşıyor, yolcuların bölgeyi gezebilmesi için bir-iki gün kalıp gidiyorlar. Bu turistler oradan. Terlikle ve anne-baba-çocuk üçlüsü olarak el ele geziyorlar. Buradan anlaşılıyor ve elbette Almanca konuşmalarından :)

Ah, belli ki sıcaktan gölge aramış bu yavrucak. Sıkıntılı olduğu yüzünden belli.

Madem kedi dedik, kafeler sokağından kedili, hoş bir graffiti gelsin. 😻😽

Çok sevdiğim benjamin bitkisinin türevleri yan yana rastlamış. Bir de beyaz desenli ''starlight'' olanından büyütsem diyorum.

Malus Jelly King türü elmalardan geçen hafta yaptığım jöleden sonra bu kez de sirkesini yaptım. Kışın çayını içmek üzere birazcık da kuruttum. Denemek için değil, araştırırken karşıma çıktıkları ve sağlık için çok faydalı olduklarını öğrendiğim için. Tadını merak edip çayını içtim bile. Elma aromasının baskın olduğu ıhlamur çayı renginde, çok leziz bir çay oldu. Bilginize...

Anjelika erik marmeladı da tamamdır. Bence tadı en nefis marmeladın adı sorulduğunda verilecek cevaptır. Bayılıyorum. Yapımı öyle kolay ki. Erikleri temizleyip çiğken rondoya atarak püre haline getiriyoruz. Birebir ölçü şeker ile kıvam alana kadar kaynatıyor, sıcakkan kavanoza alıp ''soğuyunca'' kapağını kapatıyoruz. 


Sıcaklar öyle baskın ki alternatif üretmek gerekti sürekli. Şişelerdeki taneleri alınmış erik kompostosu. Sık sık yapıyorum. Doğal ve sağlıklı meyve suyu olarak buzdolabından eksik olmuyor bu ara. Size de fikir olsun.


Aşure ayındayız. Ben tarhana ve aşure yapmadan asla duramam. Vaktim yoksa ya da gözümde büyüyecekse az miktarda yapar, yine yaparım. Bu kez evde hangi malzemeler varsa onlardan yaptım. İçinde incir ve kuş üzümü yok mesela. Onların yerine elma var. 

Sekiz yıl önce yazdığım ve beni aşırı derecede rahatsız eden Market Arabalarındaki Çocuklar konusuna nihayet bariz biçimde el atılmış. ''Değerli Müşterilerimiz'' diye başlayan bilgilendirmeye bakar mısınız? Öyle sevindim ki. Umarım hızla yaygınlaşır.

   *   *   *

Ağustos ortalaması işte böyle bir şeydi. 

Bu ayın bitiminde, yani eylül başında blogun mayıs ayı başından beri kapalı olan yorum opsiyonunu açmayı düşünüyorum. Vikipedi, Blogger'la ilgili olarak bilgi verirken ''Güncel kayıtlı kullanıcı sayısı 2 milyonu aşkın olan Blogger sisteminin 'herkesin' web üzerindeki bilgilere katkıda bulunması amacıyla kurulduğunu'' belirtmiş. O halde internet ortamında yazanların, yazdıklarına katkı ya da yanıt mahiyetinde yorum imkânı sağlamaları da gerekli. 

Ayrıca; incelemelerim sonunda aktif halde yazan ve blogunun yorumlarını kapalı tutan toplamda birkaç kişi ya var ya da yok. Sözün kısası; tüm yazılar sıfır yorumla beklese bile yorum opsiyonunun açık olması gerekli ve önemli galiba.

Görüşmek üzere...