Kitap, öncelikle adıyla çekmişti beni kendine, adına vurulmuştum. Hepimiz aynı gökyüzünde birer yıldızdık aslında, sönük ya da parlayan. Birbirine yakın, uzak ya da görünmeyen yıldızlardık.
Fikir yapıları birbiriyle örtüşen ya da çelişen takımyıldızlardık belki de.
Kitabı bu ara okumamdaki en büyük etken yazarın SUNUŞ sayfasında gizliydi. Bu ülkede gerçek bir açılımdan söz edilecekse bunun biraz da Nâzım Hikmet - Necip Fazıl buluşmasından geçebileceğinin tedirgin umudunu bu çalışma boyunca hep taşıdığı söyleminde...
Ülkemizde, Edebiyat çevrelerince ve entelektüel ortamlarda şiir-şair denince açılan ezeli konuların başında ‘Nâzım Hikmet-Necip Fazıl karşılaştırması’ gelir. Sıddık Akbayır, kitabı bu iki büyük şairin karşılaştırmasını kabullenmeyenler çıkacağı bilinciyle yazdığını, her iki şairin sanat anlayışlarından çok hayatlarına yer verdiğini, bunu da ‘çektiği acılar, gördüğü işkenceler, yaşadığı travmalar, hapisler, sürgünler, yoklukların kimseyi şair yapmadığını, ama dünyayı anlamaya çalışırken, hakikati ararken çıkılan yolculuklarda uğranılan konaklar, geçirilen değişimler ve en önemlisi iktidar fikriyle uzlaşmama inadının bir şaire çok şeyler katabildiği’ gerekçesinin izini sürerek yaptığını söylüyor.
Nâzım, 1.87 boyunda, dalgalı sarı saçlı, mavi gözlü, geniş alınlı, beyaz tenli ve ince yapılıdır. Atletik ve şık görünümlüdür. Resmi toplantılar dışında takım elbise giymez. Çoğu zaman kasketi, salaş ceketi, düğmeleri çözük gömleğinin altındaki ütüsüz pantolonu ve kayıtsız yürüyüş tarzıyla ''işçi'' görüntüsü sergiler. Konuştuğu esnada kendinden emin oluşun cesur pırıltılarını yansıtan berrak, kırılmamış, güleç bakışları vardır. Yüz hatlarındaki uyumu sesindeki vurgulu sakinlik tamamlar. Bir jön edasıyla tamamladığı hayatında, çevresindeki kadınlar tarafından hemen fark edilen, daha doğrusu 'kadınların ayartma çabalarına kurban giden', bu durumu kimi zaman bir zaafa dönüştüren; son fotoğrafları dahil her daim yakışıklı bir adamdır.
Necip Fazıl, 1.66 boyunda, düz siyah saçlı, kahverengi gözlü, geniş alınlı ve buğday tenlidir. Zarif yapılı, şık görünümlüdür. Resmi giyinir, eldiven ve fular kullanır. Sade ve tertiplidir. Cezaevi yaşamı dahil, ömrü boyunca son derece şık giyinmiştir. Konuşurken jest ve abartılı mimik kullanır. Tüm yüz hatları asabi bir şimşeklenişle kımıldayan, yetmişli yaşlarında çileli ve ciddi yüz hatlarıyla bütünleşen yüzünü sembolize eden derin çizgileri saklayan –görme yetisini kaybettikten sonra bıraktığı- bembeyaz sakalıyla zihinlere yer etmiş, bilge görünümlü bir adamdır.
İki büyük şairin Türk düşünce hayatına yön veren Marksizm ve İslâmî Düşünce gibi iki farklı ve köklü akıma bağlanışları onları neden bir yandan ‘bayrak’laştırırken diğer yandan ‘doğru anlaşılamamak’ gibi ortak bir kaderde buluşturmuştur?
Nâzım Hikmet ve Necip Fazıl’ın algılanmaları ve değerlendirilmeleri geçmişe kıyasla kısmen değişti. Ancak her ikisi için de aynı sorunsal tersinden okunmaya devam ediyor…
Türk düşünce hayatına yön veren bu iki isim birbirinden bu kadar uzak bilinirken özünde öyle çok ortak özelliğe sahip ki...
Buyrun, kitabın 2 numarada 'kesişen yollar' adlı bölümünde yer alan 32 kesişmenin bir kısmını özetliyorum:
• İkisinin de anne ve babası boşanır. Babaları başka bir kadınla evlendiğinde, Nâzım 15, Necip Fazıl 13 yaşındadır.
• İkisi de şiire ve sigaraya 12-13 yaşlarında başlar, keder ve keyif veren şeylerle aynı yaşlarda tanışır.
• Nâzım Hikmet biri öz, beş çocuk babasıdır (Piraye Hanım’ın oğlu Memet ve kızı Suzan’a; Münevver Hanım’ın kızı Renan’a; Vera’nın kızı Anna’ya hep ‘Evladım’ diye hitap eder). Necip Fazıl’ın da beş çocuğu vardır (Mehmet, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep).
• İkisi de geç bir yaşta, Nâzım 49, Necip Fazıl 39 yaşında baba olur.
• Nâzım Hikmet 'Vasiyet' şiirinde Anadolu'da bir köy mezarlığı ister. Necip Fazıl 'Vasiyet' şiirinde ''tam inanmış 4 adam'' tercih eder. İkisi de 'Vasiyet'inde tören provalarına karşıdır.
• İkisi de şiir dışında birçok alanda ürün verir.
• İkisinin de kendi seslerinden şiir kasetleri vardır ve şiirlerinin yanında sönük kalan ses tonuna sahiptirler.
• İkisi de İsmet İnönü döneminde hapse girer. İkisi de Adnan Menderes döneminde çıkarılan aflarla özgürlüklerine kavuşur.
• Nâzım Hikmet ‘Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’ romanında, Necip Fazıl ‘Aynadaki Yalan’ romanında otobiyografik ögeler kullanmıştır. İkisi de hayatını romanına taşır.
• Nâzım Hikmet 11 kez yargılanır. 14 yıl, 4 ay hapis yatar. Necip Fazıl 11 kez yargılanır. 3 yıl 8 ay 3 gün hapis yatar.
• Nâzım Hikmet'in Rusya'da bulunduğu yıllarda sınıf arkadaşı Fahri Korutürk ''Büyükelçi''dir. Fahri Korutürk, Necip Fazıl ile Bahriye Mektebi''nden okul arkadaşıdır.
• 5 Nisan 1928 tarihli Akbaba dergisinin ekinde ikisinin şiirleri eski harflerle, aynı sayfada ve yan yana yayımlanır.
• Bülent Ecevit, gençlik döneminde ''sıkı'' bir Nâzım Hikmet okuru ve hayranıdır. Necip Fazıl'ın ise Robert Koleji'nden net hatırlayamadığı bir öğrencisidir.
• Nâzım Hikmet, Bahriye Mektebi'nde Yahya Kemal'in öğrencisidir. Elle yazılmış, tek nüsha isimsiz bir dergi çıkarır. Necip Fazıl, Bahriye Mektebi''nde Yahya Kemal'in öğrencisidir. Elle yazılmış tek nüsha ''Nihal'' adlı bir dergi çıkarır.
• Nâzım Hikmet Bâbıâli'de gazetecilikle uğraşır. 1928'de Cumhuriyet gazetesinde yazardır. Necip Fazıl, Bâbıâli'de 43 yıl gazetecilikle uğraşır. 1928'de Cumhuriyet gazetesinde yazardır.
• Nâzım Hikmet 12 yıl kalp hastası olarak, Necip Fazıl 35 yıl şeker hastası olarak yaşar.
• Nâzım Hikmet; Orhan Selim, Mümtaz Orhan gibi takma adlarla, Necip Fazıl; Ahmet Abdulbaki, Neslihan Kısakürek gibi takma adlarla metinler kaleme alır.
Kitabın yazarı Sıddık Akbayır’ı
her iki şairi tüm yönleriyle buluşturduğu,
aynı zamanda ülkenin açılımına dair çağrışımlar içeren bu titiz çalışması için kutlarım.
Fikir yapıları birbiriyle örtüşen ya da çelişen takımyıldızlardık belki de.
Kitabı bu ara okumamdaki en büyük etken yazarın SUNUŞ sayfasında gizliydi. Bu ülkede gerçek bir açılımdan söz edilecekse bunun biraz da Nâzım Hikmet - Necip Fazıl buluşmasından geçebileceğinin tedirgin umudunu bu çalışma boyunca hep taşıdığı söyleminde...
Ülkemizde, Edebiyat çevrelerince ve entelektüel ortamlarda şiir-şair denince açılan ezeli konuların başında ‘Nâzım Hikmet-Necip Fazıl karşılaştırması’ gelir. Sıddık Akbayır, kitabı bu iki büyük şairin karşılaştırmasını kabullenmeyenler çıkacağı bilinciyle yazdığını, her iki şairin sanat anlayışlarından çok hayatlarına yer verdiğini, bunu da ‘çektiği acılar, gördüğü işkenceler, yaşadığı travmalar, hapisler, sürgünler, yoklukların kimseyi şair yapmadığını, ama dünyayı anlamaya çalışırken, hakikati ararken çıkılan yolculuklarda uğranılan konaklar, geçirilen değişimler ve en önemlisi iktidar fikriyle uzlaşmama inadının bir şaire çok şeyler katabildiği’ gerekçesinin izini sürerek yaptığını söylüyor.
Nâzım, 1.87 boyunda, dalgalı sarı saçlı, mavi gözlü, geniş alınlı, beyaz tenli ve ince yapılıdır. Atletik ve şık görünümlüdür. Resmi toplantılar dışında takım elbise giymez. Çoğu zaman kasketi, salaş ceketi, düğmeleri çözük gömleğinin altındaki ütüsüz pantolonu ve kayıtsız yürüyüş tarzıyla ''işçi'' görüntüsü sergiler. Konuştuğu esnada kendinden emin oluşun cesur pırıltılarını yansıtan berrak, kırılmamış, güleç bakışları vardır. Yüz hatlarındaki uyumu sesindeki vurgulu sakinlik tamamlar. Bir jön edasıyla tamamladığı hayatında, çevresindeki kadınlar tarafından hemen fark edilen, daha doğrusu 'kadınların ayartma çabalarına kurban giden', bu durumu kimi zaman bir zaafa dönüştüren; son fotoğrafları dahil her daim yakışıklı bir adamdır.
Necip Fazıl, 1.66 boyunda, düz siyah saçlı, kahverengi gözlü, geniş alınlı ve buğday tenlidir. Zarif yapılı, şık görünümlüdür. Resmi giyinir, eldiven ve fular kullanır. Sade ve tertiplidir. Cezaevi yaşamı dahil, ömrü boyunca son derece şık giyinmiştir. Konuşurken jest ve abartılı mimik kullanır. Tüm yüz hatları asabi bir şimşeklenişle kımıldayan, yetmişli yaşlarında çileli ve ciddi yüz hatlarıyla bütünleşen yüzünü sembolize eden derin çizgileri saklayan –görme yetisini kaybettikten sonra bıraktığı- bembeyaz sakalıyla zihinlere yer etmiş, bilge görünümlü bir adamdır.
İki büyük şairin Türk düşünce hayatına yön veren Marksizm ve İslâmî Düşünce gibi iki farklı ve köklü akıma bağlanışları onları neden bir yandan ‘bayrak’laştırırken diğer yandan ‘doğru anlaşılamamak’ gibi ortak bir kaderde buluşturmuştur?
Nâzım Hikmet ve Necip Fazıl’ın algılanmaları ve değerlendirilmeleri geçmişe kıyasla kısmen değişti. Ancak her ikisi için de aynı sorunsal tersinden okunmaya devam ediyor…
Türk düşünce hayatına yön veren bu iki isim birbirinden bu kadar uzak bilinirken özünde öyle çok ortak özelliğe sahip ki...
Buyrun, kitabın 2 numarada 'kesişen yollar' adlı bölümünde yer alan 32 kesişmenin bir kısmını özetliyorum:
• İkisinin de anne ve babası boşanır. Babaları başka bir kadınla evlendiğinde, Nâzım 15, Necip Fazıl 13 yaşındadır.
• İkisi de şiire ve sigaraya 12-13 yaşlarında başlar, keder ve keyif veren şeylerle aynı yaşlarda tanışır.
• Nâzım Hikmet biri öz, beş çocuk babasıdır (Piraye Hanım’ın oğlu Memet ve kızı Suzan’a; Münevver Hanım’ın kızı Renan’a; Vera’nın kızı Anna’ya hep ‘Evladım’ diye hitap eder). Necip Fazıl’ın da beş çocuğu vardır (Mehmet, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep).
• İkisi de geç bir yaşta, Nâzım 49, Necip Fazıl 39 yaşında baba olur.
• Nâzım Hikmet 'Vasiyet' şiirinde Anadolu'da bir köy mezarlığı ister. Necip Fazıl 'Vasiyet' şiirinde ''tam inanmış 4 adam'' tercih eder. İkisi de 'Vasiyet'inde tören provalarına karşıdır.
• İkisi de şiir dışında birçok alanda ürün verir.
• İkisinin de kendi seslerinden şiir kasetleri vardır ve şiirlerinin yanında sönük kalan ses tonuna sahiptirler.
• İkisi de İsmet İnönü döneminde hapse girer. İkisi de Adnan Menderes döneminde çıkarılan aflarla özgürlüklerine kavuşur.
• Nâzım Hikmet ‘Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’ romanında, Necip Fazıl ‘Aynadaki Yalan’ romanında otobiyografik ögeler kullanmıştır. İkisi de hayatını romanına taşır.
• Nâzım Hikmet 11 kez yargılanır. 14 yıl, 4 ay hapis yatar. Necip Fazıl 11 kez yargılanır. 3 yıl 8 ay 3 gün hapis yatar.
• Nâzım Hikmet'in Rusya'da bulunduğu yıllarda sınıf arkadaşı Fahri Korutürk ''Büyükelçi''dir. Fahri Korutürk, Necip Fazıl ile Bahriye Mektebi''nden okul arkadaşıdır.
• 5 Nisan 1928 tarihli Akbaba dergisinin ekinde ikisinin şiirleri eski harflerle, aynı sayfada ve yan yana yayımlanır.
• Bülent Ecevit, gençlik döneminde ''sıkı'' bir Nâzım Hikmet okuru ve hayranıdır. Necip Fazıl'ın ise Robert Koleji'nden net hatırlayamadığı bir öğrencisidir.
• Nâzım Hikmet, Bahriye Mektebi'nde Yahya Kemal'in öğrencisidir. Elle yazılmış, tek nüsha isimsiz bir dergi çıkarır. Necip Fazıl, Bahriye Mektebi''nde Yahya Kemal'in öğrencisidir. Elle yazılmış tek nüsha ''Nihal'' adlı bir dergi çıkarır.
• Nâzım Hikmet Bâbıâli'de gazetecilikle uğraşır. 1928'de Cumhuriyet gazetesinde yazardır. Necip Fazıl, Bâbıâli'de 43 yıl gazetecilikle uğraşır. 1928'de Cumhuriyet gazetesinde yazardır.
• Nâzım Hikmet 12 yıl kalp hastası olarak, Necip Fazıl 35 yıl şeker hastası olarak yaşar.
• Nâzım Hikmet; Orhan Selim, Mümtaz Orhan gibi takma adlarla, Necip Fazıl; Ahmet Abdulbaki, Neslihan Kısakürek gibi takma adlarla metinler kaleme alır.
her iki şairi tüm yönleriyle buluşturduğu,
aynı zamanda ülkenin açılımına dair çağrışımlar içeren bu titiz çalışması için kutlarım.