2023/05/29

28 Mayıs'tan Kalanlar

Dün hava kapalıydı yine. Her iki oylama için de durum değişmemiş oldu. Nadiren çıkan güneş oldukça cimri davrandı. Ne denizde ışıltı ne gökyüzünde kar beyaz bulutlar vardı. Anaç martılar asık suratlarıyla insanın yaşam enerjisini emiyor, üstelik çığlık çığlığa kavga edip duruyorlardı. Sahi, asık surat ne insana ne de martıların bir damlacık suratlarına yakışıyordu. Misal, kumruların adeta gülümseyen sevimli suratları ve munis halleriyle hiç alâkaları yoktu. 

Sonradan da dedim ki, ''Hiçbirinin elinden gelen bir şey yok. Yaradılışları öyle.'' Ve tek kavgaları bir lokma ekmek parçası uğruna. Ama insanda öyle mi ya? Kalbinin (ya da huyunun) güzelliği yüzüne vurmuş derler. Gerçekten de asık suratlı insanların çoğunluğu kavgacı, geçimsiz ve memnuniyetsiz oluyor. Bu tezin sağlamasını yapmak için de tanıdığınız kişilerin suratlarını ve huylarını birleştirerek gözünüzün önüne getirmeniz yeterli. ''Nur yüzlü'' ya da ''şeytan suratlı'' deyimlerimiz vardır hani.  Gözünüzün önünden geçen kişi hangi deyime uygunsa aynen öyledir. Oy verdiğiniz kişi için bile değişmez bu.

Pek çok insan hazır oy vermek için dışarı çıkmışken günü balık tutmak üzere değerlendirmek istemişti yine. Oltalar bu şekilde sabitlenip sahipleri epey uzakta ve bir arada muhabbet ediyor, her biri arada gelip kendi oltasını kontrol ediyordu. Aaa? Ben balık tutmak ve olta ile ilgili şaşırtıcı bir şeyler yazacaktım sahi. 
Bundan yıllar yıllar önce Sinop'ta Amerikan Üssü yani Amerikalılar varken şahit olmuştum. Onlar da balık tutmayı çok seviyorlardı. Lakin oltaları bizim bildiğimiz oltalara hiç benzemiyordu. Kullanımı inanılmaz kolaydı ve en beceriksizi bile balık tutabiliyordu. Oltanın kamış kısmında bir yere basıyorlar ve o an misina en uç kısımda iğneye takılı olan yemle birlikte kendiliğinden çıkıp kocaman bir yarım daire çizerek en az 100 metre ileriye şahane bir şekilde iniyordu. Aradan onca yıl geçti öyle bir oltaya rastlamadım bir daha. Anlattığım kişilerden çoğu inanmadı üstelik. Neymiş, yanlış görmüşüm. Geçen gün konuyu neden hiç araştırmadığımı sorgulayıp işe başladım. Hem de çok büyük bir heyecanla. Evet ya, ben hayal falan görmemişim. Amazon benzeri teknoloji şirketlerinde var öyle olta takımları. Uzun menzilli diye geçiyor. Fiyatı da kalitesine göre 3 binden başlıyor. Fakat hâlâ bilene rastlamak zor.

Kapalı havada irili ufaklı yük gemilerini ve martıları seyrettim biraz. Kilitbahir Kalesi ve Kilitbahir Köyü yakınlarına ulaşmış orta boy bir yük gemisi geçerken. Güneşli ve aydınlık gün gibisi var mı? Bakınız, fotoğraf makinesi bile sevmiyor böyle havaları.

Kordona inip de dondurma yemeyen kimse göremezsiniz. Daha geçen sene topu 7,5 TL olup 3 topuna 20 TL ödenen dondurma bu yıl 35 TL oldu. Bir de, daha iki yılı dolmamış yazılarımdan birinde kıymanın 100 TL olduğunu yazmıştım şaşkınlıkla. Şimdi ise neredeyse 100x4. Fiyatların bu denli hızlı artışı hiçbir dönem görülmemiş, duyulmamıştı gerçekten. Sonumuz hayrolsun...

Neyse, dönüşte çiçeklerle hemhal oldum yine. Misler gibi kokan güzeller güzeli Lilyum (beyaz zambak) ile hanımeli insanın içini açmakla kalmayıp mest ediyor.

Bodrum papatyası ve kırlarda kendiliğinden büyüyen papatya ne hoş...

Kordonda bu yılın ilk manolyasını gördüğümü eklemeyi unutmuşum. Bir süre önce üç ay süren soğuk katlamadan sonra saksıya alıp çimlenmesini beklediğim ve halen kıpırdamayan manolya tohumlarımın durumunu anlamak için kaynak aldığım kişinin Twitter hesabına bakmak gelmişti aklıma. Bir de ne göreyim onunkiler iki ay önce mis gibi filizlenmişler. Panik oldum elbette ve kendisine hemen durumumla ilgili tweet attım. Ağaç tohumlarında bu türden gecikmeler normalmiş, bekleyecekmişim. Hatta boş saksıyı sulayıp durmamam için sukulent benzeri bitkiler ekebileceğimi yazdı sağ olsun. İçim rahatladı. Merak edenler için gelişmeleri buraya aktaracağım. Mayıs ayının serin geçmesi de etkilemiş olabilir tabii. Diğer fotoğraf da komşunun mandalina ağacındaki son durum. Meyveler mercimek ile nohut arası büyüklükte:)

''Bataklık ebegümeci'' anlamındaki hatmi çiçeğinin ''marshmallow'' sözcüğünden geldiğini hatırlayalım mı? Marshmallow ya da diğer adı chamallow olan süngerimsi şekerleme eskiden hatmi bitkisinin kökündeki jelatine benzeyen beyazımsı, yapışkan maddeden yapılıyormuş. Hatmi çiçeği, yani marshmallow boğaz ağrısı için kullanılmaktaymış. Ne kadar ilginç değil mi? Son olarak, eski model olmasına rağmen gördüğümde bayıldığım şu harika maviş jeep'le noktayı koyayım.

Kalın sağlıcakla...