27/04/2025

Güler Misin Ağlar Mısın?

PC'deki dosyalara el atıp gereksiz fotoğrafları temizlerken karşıma çıkan bir fotoğraf geçen yıl 30 Ağustos'ta yaşadığım aşırı ilginç bir anıyı getirdi aklıma. Daha doğrusu yüzlerce insan ''Güler misin, ağlar mısın?'' türünden bir olay yaşamıştık, hep birlikte. Pazar günü ev işlerinin yorgunluğuyla mola vermişken, o anıyı unutmadan buraya yazmaya karar verdim bugün. Blog yazmak tescilli bir terapi yöntemi ne de olsa. 😇

Malumunuz geçen yaz  havalar aşırı derecede sıcak. Afrika sıcaklarıyla boğuşuyoruz. Evdeki klimalar, vantilatörler kimseyi kesmiyor. Akşama doğru yola çıkıp Özgürlük Parkı'nda deniz + çam havası serinliğinde kendine gelmek herkesin en büyük hayali. Günlerden 30 Ağustos. Akşama Kurtalan Ekspres'in konseri de var. 
Katlanır sandalyelerimizi alıp 18.30'a doğru soluğu parkta alıyoruz. Konser platformu çoktan kurulmuş, hatta sahne de hazır. Grubun üyeleri günlük kıyafetleriyle prova yapıyorlar. Üstelik bir miktar seyirci de yerleşmiş ön kısımlara. Bu demektir ki biz de konseri yakından izleme imkânına sahibiz. Biraz bekleyip insanlar çoğalmaya başlayınca sandalyelerimizi baştan üçüncü sıraya yerleştirmeye karar veriyoruz. Hem serinliyor hem grup üyelerini yakından görüyor hem de ön konser niteliğinde parçalar dinliyoruz. Keyifler şahane.

26/04/2025

Çanakkale Kara Savaşı'nın 110. Yıl Dönümü


25 Nisan 1915 Çanakkale Deniz Savaşının bitip yaklaşık dokuz ay sürecek Kara Savaşlarının başladığı tarihtir. Cephede en önde savaşı yöneten Yarbay Mustafa Kemal cesurdu, titiz ve düzenli bir komutan, askeri bir dehaydı. ''Çanakkale Geçilmez!'' dedi ve geçilemedi.
Atatürk'ün asıl hikâyesi 25 Nisan'da Çanakkale'de başlamış, Atatürk Çanakkale'de doğmuştur.
 Mustafa Kemal ATATÜRK 🇹🇷

 "Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarının başlangıcı ve ilk örneğidir." 
Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo Miki

Oysa Çanakkale Savaşı başladığında İngilizler zaferden o kadar emindi ki. The Manchester Guardian, okurlarına üzerinde Çanakkale haritası bulunan bir mendil hediye etti. O mendilde Osmanlı için sömürge bayrağı bile hazırdı.

20/04/2025

Troya Yarı Maratonu - 20 Nisan 2025

Bugün hava çok güzeldi. Sabah yürüyüşümü maratonun yapılacağı saate göre ayarlayıp yola çıktım. Starta 1 dakika kala oradaydım. Keşke 5 dakika kadar önce çıksaymışım. Çünkü ben daha durup da nefes alamadan geri sayım başlamıştı. Neyse, yine de kordondaki o heyecanlı atmosfere şahit oldum. Rengârenk giysili sporcuların heyecanlarını gözlemledim.

Böylece ilk parkurun sporcuları koşuya başladı. Onların ardından 10.30'da ikinci gruba start verileceği duyurulunca bekleyip onları en baştan fotoğraflamaya karar verdim. İnsan hayatında kaç kez maratona rastlayabilirdi ki. İlk startın başlatıldığı yere ulaşmama 3 dk kala ''Hazır ol!'' komutu verilmiş, ardından İstiklal Marşımızı okumuştuk hep birlikte. Heyecanlı bir ortam vardı kordon boyunca. Sporcular ısınma hareketleri yapıyor, hatta bazıları koşuyordu. Peki ama enerjisini şimdiden harcamak değil miydi bu? Bir de çift gördüm. İkisi birden sigara içiyordu. Neredeyse uyaracaktım. Kendimi zor tuttum. ''Yahu sizin sondan birinci olma ihtimaliniz daha yüksek,'' deseydim keşke:)

19/04/2025

Nehir Akansu Viyola Resitali | Troya Yarı Maraton Hazırlıkları

Yaylı çalgıları (özellikle de viyolonseli) çok sevdiğimi bloga epeyce yazmışlığım var. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Nedime Hanım Konağı Yerleşkesi'ne, viyola ve doğaçlama sanatçısı Dr. Nehir Akansu'nun viyola resitaline gittik bugün. Sanatçının ''Viyola İle Sınırların Ötesine'' şeklinde bir mottosu vardı. Son derece güler yüzlü bir hanım olan Akarsu, çaldığı parçaların her biri için ön açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 1 saat süren resitalin ilk bölümünü kaçırmıştık. Çünkü navigasyona rağmen, 2023'te Nedime Hanım Konağı'na taşınmış olan konservatuvarı bulmakta biraz zorlandık. Sıra dışı bir deneyim oldu bizler için. Tınılarla birlikte ruhumuz başka diyarlara doğru akıp gitti. 

Yurt dışında kariyerini sürdürmekte olan Nehir Hanım'ın başarılarının daim olması dileğiyle.

16/04/2025

Bilim İnsanımız Buluşunu Atatürk Fotoğrafıyla Uzaya Gönderdi

Canan Dağdeviren 1985 yılında İstanbul'da doğdu. 2007'de Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. 

2009 yılında Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı'nda yüksek lisansını tamamladı. Bugüne kadar pek çok başarıya imza atan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi'nin prestijli Junior Fellow programına seçilen ilk Türk bilim insanı. 

Lisans eğitimini 2007'de Hacettepe'de tamamlayan ve 2014 yılında Illinois Üniversitesi'nde Malzeme Bilimi ve Mühendisliği doktora programındaki stajı sırasında kimya, fizik, elektronik gibi alanları harmanlayarak multidisipliner bir yaklaşım geliştiren Canan Dağdeviren giyilebilir, esnek ve katlanabilir elektronik aletler üzerine çalıştı. Giyilebilir kalp pili, cilt kanseri teşhis cihazı, giyilebilir ultrasonik sütyen. Bugüne kadar sağlık alanında pek çok başarılı buluş gerçekleştiren ve malzeme bilimi, fizik mühendisliği, biyomedikal mühendisliği alanlarında uluslararası düzeyde tanınan bir bilim insanı olan Dağdeviren, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Media Lab'de Medya Sanatları ve Bilimleri alanında LG Kariyer Geliştirme Profesörü olarak görev yapıyor.

13/04/2025

Cumartesiden Kalanlar

Dışarıda havanın buz gibi olduğu bir geceden sonra dün sabah uyanıp telefona baktığımda ekranda az sonra yağmur başlayacağı, saat 14.15'te sona ereceği bildirimi vardı.

Birebir tutan bir bildirimdi bu. Dakikasına kadar gerçek oldu. Dışarıda yapılacak bazı işler, alışverişler vardı. Evden hemen çıkmalıydı.

Alt yoldaki ayva ağacı çiçek açmıştı. Ayva kış meyvesiydi ama ''Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek?'' diye başlayan o şarkı aklıma geliverdi hemen. Gülümsedim. Üzerindeki yağmur damlalarıyla muhteşem bir görüntüsü vardı ayva çiçeğinin. Değme çiçeklere taş çıkartırdı.

Yağmur bitmiş, güneş çıkmış, ayva çiçek açmıştı. Demek ki yaz başlangıcıydı artık. Bu kesindi. Hava sıcaklığı olması gerektiği gibiydi. Ne çok soğuk ne çok sıcak. Mart ayı kaç yıldır ılıman geçerken bu yıl tamamen tersi oldu. Keşke doğru orantı benzeri birşeyler gerçekleşip yaz günleri bezdiren Afrika sıcakları da bahara dönüşseydi.

12/04/2025

Adaletin Terazisi Mi Şaştı?

Şehrimiz Adalet Parkı'nda bulunan ve Eskişehir'in bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in elinden çıkmış olan Adalet Tanrıçası Themis Heykeli'nin duruşu; kadın ile bağımsızlık, kılıç ile doğruluk ve güç, göz bağı ile tarafsızlık, terazi ile de denge, eşitlik ve adil yargılanmayı betimliyor. Ana yapısı tuğlalardan oluşan ve 6 adet sütun ile güneşin betimlendiği heykeldeki tema ''din, dil, ırk, cinsiyet, düşünce'' ayrımı olmaksızın tüm insanların birlik ve beraberlik içinde adaleti yüceltebileceği. 

Adalet figürü bedenini örten giysisi, Amazon'muş gibi güçlü yapısı, kılıç ve terazi sembolleri taşıyan bir kadın olması bakımından geleneksel. Duruşu uzun ve simetrik. Örtüsünün çizgileri ince vücudunu saran tek bir giysi. Kollu olan üst kısım ayakları örtmek için aşağıya doğru uzun bir etek oluşturuyor. Biraz asimetriye sahip olsa da figürün soldan sağa dengesini vurgulamak için yeterince sıkı sarılmış. 

Adalet'in sağ elindeki her zamanki kefeli ve zincirli terazi. Sol elindeki ince kılıç görsel olarak baskın olmayan hafif bir yapıya sahip. Kılıcın çok büyük olmaması gerek, aksi halde tek elle tutulması doğru görünmez. Kılıçın ilk bakışta yalın devlet gücünü ve iktidarı temsil ettiği zannedilse de asıl temsil ettiği şey ''adaletin hükümlerini uygulayan ve onun güvencesi olan otorite''dir. Adaletin hâkim olabilmesi adalet mekanizmasını uygulayacak manevî ve icraî otoritenin mevcut olmasına bağlıdır. Kılıç, devletin yargısal süreci koruma kararlılığını da ifade eder. Kılıç ile sembolleşen otorite aynı zamanda masumun koruyucusu. Gözündeki bağ, hâkimin sadece “vicdanî kanaati’’ne göre hüküm vermesini ifade eder.

09/04/2025

Kartal İstimbotu Çanakkale Müzesi'nde

Cuma günü ''Deniz Şehitlerini Anma Günü'' kapsamında denizaltıların geçiş törenini izlemek için gittiğim ve her karışını ezbere bildiğim Deniz Müzesi'ne girişte görkemli biçimde sergilenmekte olan bir istimbot* görmüş ve çok şaşırmıştım. Atatürk’ün 1918’de işgal altında olan İstanbul Boğazı’ndan geçiş esnasında güvertesinde tarihe geçen ünlü “Geldikleri gibi giderler” sözünü sarf ettiği ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaretini verdiği Kartal İstimbotu idi gördüğüm.

Bir yıllık restorasyon çalışması tamamlandıktan sonra 2018'de umudun, direnişin, yeniden ayağa kalkış ve yenilmezliğin sembolü olarak Levent Akson ve ekibi tarafından restore edilen istimbot Tuzla'daki Çiçek Tersanesi’nde düzenlenen törenle Deniz Kuvvetleri’ne teslim edilmişti. Milliyet Gazetesi muhabiri Gökhan Karakaş tarafından Tuzla'da yarı batık bir enkaz halinde bulunan 107 yaşındaki bu ünlü istimbot (romörkör), Tümamiral Cem Gürdeniz başkanlığındaki “Kartal İstimbotunu Kurtarma ve Yaşatma Platformu’ tarafından “ilk günkü yeniliğine” geri döndürülmüştü. 

Platformun başkanı olan Emekli Tümamiral Gürdeniz'in törendeki konuşmasında sarf ettiği “Şu andan itibaren platformumuz görevini tamamlamanın onuru ve mutluluğu içinde kendini lağvetmiştir,” ile başlayan sözleri karşısında duygulanmamak mümkün değildi. Gürdeniz ''Anıt Gemi'' olarak sergilenecek olan Kartal istimbotu ile ilgili sözlerini şöyle sürdürüyordu:
 “Çubuk baraj gölünde Atatürk tarafından kullanılan ve halen Anıtkabir’de sergilenen Sarı Zeybek Tenezzül Motoru, Çanakkale Deniz Müzesi’nde sergilenen Acar Devlet Başkanlığı Makam Motoru’ndan sonra Kartal İstimbotu Atatürk ve gemileri kapsamında üçüncü tarihi varlıktır. Bundan sonra dileğimiz Atatürk’ün son Bakanlar Kurulu toplantısını yaptığı salonun ve yatının Dolmabahçe Sarayı yanında müze gemisi statüsünde yer almasıdır. Onun Teşkilat-ı Mahsusa’dan Balıkçı Salih Reis’e, Rumelili Deli Ömer’e, Kehribar Ali’ye, Doktor Fahri'ye, Kuva-i Milliye donanmasının denizcilerine emanet ediyoruz.”

Aradığım sorunun yanıtı ise Milli Savunma Bakanlığı'nın 22 Mart'ta X hesabından yaptığı paylaşımda idi: 
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 13 Kasım 1918 tarihinde işgal günlerinde Haydarpaşa'dan Galata'ya intikalde kullandığı ve düşman donanmasına bakarak 'Geldikleri gibi giderler' sözünü söylediği 'Kartal İstimbotu Rekreasyon Alanı' çalışmaları tamamlanarak Çanakkale Deniz Müzesi'nde sergilenmeye başlandı."

04/04/2025

4 Nisan Deniz Şehitlerini Anma Günü

Bugün, 4 Nisan 1953 tarihinde uzun ve yorucu bir NATO tatbikatından dönen Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısının, İsveç bandıralı Naboland adlı şileple çarpışmasının 72. yıl dönümü.

O gece saat 02.10’da Nara Burnu açıklarında yaşanan şiddetli çarpışmadan sonra Dumlupınar denizaltısı başından aldığı şiddetli bir darbeyle kısa süre içinde sulara gömülmüştü. Çarpışma anında 59 denizcimiz şehit oldu. Geminin kıç bölümündeki 22 denizci torpido dairesine sığınarak bir süre hayatta kalmayı başardı. 

Hayatta kalan denizciler dış dünyayla telefon bağlantısı aracılığıyla iletişim kurmaya devam etti. Onları kurtarmak için seferber olundu. Oksijeni idareli kullanmaları için gerekmedikçe konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri, hatta sigara içmemeleri söylendi. Ancak, saatler süren kurtarma çalışmaları sonunda, umutlar tükenmişti. O an karanlıkta bekleyen 22 kişiye her şey yine aynı kelimeler kullanılarak anlatıldı: ''Konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, hatta sigara bile içebilirsiniz...'' 😥

Güçlü akıntılar ve olumsuz hava şartları nedeniyle kurtarma çalışmaları yetersiz kalmış, torpido dairesindeki denizciler de oksijen tükenmesi sonucu şehit olmuşlardı. Son sözleri “Vatan sağolsun!” oldu. 😥 Toplam 81 denizcimizin şehit olduğu 4 Nisan günü “Deniz Şehitlerini Anma Günü” olarak ilan edildi.

Bu facianın 72. anma yılında Çanakkale Boğazı'nın derinliklerinde yatan Dumlupınar ve Atılay denizaltılarında şehit düşen denizcilerimizi anmak üzere bugün Deniz Müzesi'nde "Çanakkale Boğaz Geçişi" icra edildi. Geçişe 12 denizaltının katılacağı ve saat 12.30'da Deniz Müzesi'nden izlenebileceği önceden duyurulmuştu.

02/04/2025

Güle Güle Kuzeyin Oğlu... ❤️😢

Uğurlar olsun, mekânın cennet olsun. 
Sevgi, saygı, rahmet ve minnetle... 
💐🙏

@futbolarena